Güncelleme Tarihi:
CHP’nin Esenler Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği üye katılım töreninde konuşan ve yeni partililere rozetlerini takan Kemal Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi: “Bugün bizim açımızdan çok önemli bir gün. Neden önemli bir gün? Çünkü haksızlıklara karşı mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizde geçmişte AK Parti’ye veya bir başka partiye oy veren kardeşlerimiz bizim bu mücadelemizin yanında olacaklar. Dolayısıyla bu mücadelemiz kutsal bir mücadeledir, mübarek bir mücadeledir. Dünyanın temeli adalet üzerine kurulmuşsa ve adalet devletin temeliyse ve adaletin eğer terazisi bozulmuşsa, o teraziyi düzeltmek için buradayız.
HALKIN PARTİSİ OLMAK İSTİYORUZ
Cumhuriyet Halk Partisi gerçek anlamda halkın partisi olmak için mücadele ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisi olacak. Fakirin partisi, fukaranın partisi, yoksulun partisi olacak. Hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında inancından ötürü, kimliğinden ötürü yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmeyecek. Herkesi kucaklayacağız, herkesle beraber yaşayacağız. Herkesin sorunu, benim sorunummuş gibi üzerinde duracağız ve o sorunu çözmeye çalışacağız. Hiç kimseye tepeden bakmayacağız. Hiç kimse derdini anlatırken lafını ağzını tıkamayacağız ve herkesin yoldaşı olacağız. Bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluğu vardır. Beraber olmak zorundayız, birlikte olmak zorundayız. Sorunları birlikte aşmak zorundayız. Mücadeleyse mücadeleyi beraber vermek zorundayız. Ve bunu demokratik ölçüler içinde yapmak zorundayız.
KOMŞUMUZUN YAŞAM TARZINI SORUYORUZ
Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişte hiç kusur olmadı mı? Kabahati olmadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu, kusuru da oldu. Biz ne yaptık? Başörtüsünü Türkiye’nin bir numaralı sorunu hale getirdik. Senin başka bir derdin yok mu kardeşim? Bak bakalım o başörtülü kadına. Bir şey var mı? Gücü var mı? Evinde yemeği var mı? Yiyeceği var mı? Karnı doyuyor mu? Siyasetin konusu bu. Buraya siyaseti getireceğiz, buraya. Hatırlarım, ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’ derlerdi. Her birimiz komşularımızla iyi geçinirdik. Eğer bir güzel yemek yapıyorsak komşumuza da götürürdük. Bayramlarda otururduk, kucaklaşırdık, dertlerimizi anlatırdık, sevinçlerimizi paylaşırdık. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, komşumuzun kimliğini soruyoruz, komşumuzun inancını soruyoruz, komşumuzun yaşam tarzını soruyoruz. Yani toplum ayrıştı. Ayrıştırdılar toplumu. Buradan çekip çıkarmak lazım.”