Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, Habertürk Tv'de konuk olduğu programda soruları yanıtladı ve gündeme dair açıklamalarda bulundu.
"BU ÜLKENİN İSTİHBARATI NEREDE, GÜVENLİĞİ NEREDE?"
Doğubayazıt'taki terör saldırısıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin iktidar olduğu dönemde Türkiye'de terörün olmadığını, Abdullah Öcalan'ın yakalanarak hapse atıldığını belirterek, son günlerde şehit haberleri geldiğini ve ailelerin büyük acı yaşadığını söyledi.
Bütün vatandaşların "13 yılda ne oldu da analar ağlamasın diye başladık, şimdi analar ağlıyor" sorusunu vicdanlarına sorması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "İki ton patlayıcıyla bir karakola saldırılıyor. Bu 50 kilo, 20 kilo değil. Bir kişinin üstünde taşıyacağı bir bomba değil. İki ton patlayıcıyla gidiyorsunuz, bu ülkenin istihbaratı, güvenliği nerede?" dedi.
Kürt sorunun çözülmesi için dört temel koşula uyulması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "samimi ve dürüst olunması, gizli ajandanın olmaması, millete izah edilemeyecek angajmanlara girilmemesi ve muhalefete bilgi verilmesi" gerektiğini, ancak bunların hiçbirinin yerine getirilmediğini dile getirdi.
"ERDOĞAN AÇIKÇA KARŞI ÇIKTI"
"Çözüm Süreci'nin bozulmasındaki en önemli aktör Sayın Erdoğan, açıkça karşı çıktı. Hangi gerekçeyle karşı çıktığını çıkıp topluma anlatması lazım. Her bir şehidin hesabını vermesi lazım" diyen Kılıçdaroğlu, ülkeye ve ülkenin gençlerine yazık olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Kan siyaseti yapılarak seçime gidilmesi isteniyorsa eğer böyle bir amaç güdülüyorsa, bunun bedeli çok ağır olur. Bütün analara söylüyorum, sizin çocuklarınız bizim çocuklarımızdır. Bu ülkenin geleceğini öngöremeyen siyasetçi, sizin çocuğunuz üzerinden siyaset yapmasın. Buna izin vermeyin. Sizin çocuklarınız değerli, bu ülkedeki bütün çocuklar değerli" dedi.
Bazı siyasilerin "Evlatların feda edilebileceği bir dönem" yönündeki açıklamalarına dair görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Kimin evladını feda ediyorsunuz? Kendi evlatlarını mı feda ediyorlar? Konuşan asıp kesen, vururuz, kırarız diyen bütün siyasetçilerin çocuklarına bakın, hangisi evladını askere gönderiyor doğru dürüst" değerlendirmesinde bulundu.
PKK İLE OLAN ÇATIŞMASIZLIK HALİNİN BİTMESİ
Kılıçdaroğlu, "Ne oldu da PKK çatışmasızlık halini bir anda kaldırdı?" sorusuna şu, yanıtı verdi:
"Bu sorunun cevabını verebilecek şu anda iktidarda olanlar. Ne oldu da süreç bu hale geldi, bizde merak ediyoruz? Düne kadar sorun yoktu, bugün neden sorun bu kadar büyüdü. Birilerinin bu soruya açık ve net cevap vermesi lazım.
'Ben tek başıma iktidar olamadım, ülkede kaos çıktı, şimdi bana tekrar oy verin, tek başıma iktidar olayım, ben bu sorunu çözeyim' diye yola çıkacaksanız, yani şehit kanları üzerinden siyaset yapıp tekrar iktidar olma yolunu arayacaksanız bu doğru değildir. Sade vatandaşın çocuğu üzerinden, onun kanı üzerinden siyaset yapılmaz. Hangi gerekçeyle bu siyaseti yapıyorsunuz? Bunun topluma çok ağır bedelleri olur.
Endişeliyim. Hiç bir çocuğumuzun kanın akmasını istemem bu ülkede, nasıl endişe duymazsınız? İki ton patlayıcıyla karakola saldırılıyor. Biz endişe duymayacağız da kim duyacak? Yolların büyük kısmı kapalı, PKK terör örgütü militanlarıyla yolları kapatıyor, araçları yakıyor, insanları öldürüyor, askerlerimizi öldürüyor. Nasıl huzursuz olmazsınız, nasıl başınızı akşam başınızı yatağa huzur içinde koyabilirsiniz. Böyle bir tabloyu ortaya çıkaran anlayışı nasıl sorgulamazsınız?"
Türkiye'de siyasetçinin görevini yapmadığını, herkesin bir sonraki seçimleri düşünerek görevini yerine getirdiğini savunan Kılıçdaroğlu, gelecek seçimleri düşünmeden ülkenin yüksek çıkarları için politika oluşturanların kendileri olduğunu söyledi.
"MHP HAYAL KIRIKLIĞI OLUŞTURDU"
"Gelinen noktada MHP sizin için bir hayal kırıklığı oluşturdu mu?" sorusuna Kılıçdaroğlu "Evet" karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, "Hem teröre karşı en sert demeçleri vereceksiniz, hem de TBMM'de 32 çocuğunuzun hayatını kaybettiği terör olayı dolayısıyla araştırmaya gerek yoktur diyeceksiniz. Ben bunu anlayamıyorum. Bunun adı siyaset olamaz" ifadesini kullandı.
"Ölenlerin siyasi tutumları, siyasetçilerin meseleye bakarken farklı tavır almasına mı yol açıyor?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Asla" dedi.
"Sayın Bahçeli'nin söylediği bir cümle vardı, ne işleri vardı orada... Ya da HDP mitinginde bomba patladığında bütün siyasilerin aynı anda tepki göstermesi gerekmiyor mu ya da PKK askerlerimizi şehit ettiğinde tüm partilerin bir araya gelip ortak bir tavır alması gerekmiyor mu?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Davutoğlu dedi ki '4 siyasi parti bir araya gelip teröre karşı ortak bir bildiri hazırlayıp imzalayalım.' Ben de 'Olur' dedim. HDP ve MHP, 'Hayır, biz altına imza atmayız' dediler. Şimdi ben bu siyaseti anlayamıyorum, emin olun anlayamıyorum. Biz ülkemizin çıkarlarını mı savunacağız, kendi ikbalimizi mi savunacağız. Gencecik çocuklar hayatını kaybederken biz ne yapacağız, koltuk derdine mi düşeceğiz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ölenler bizden değil ya da benimle aynı dünya görüşünü paylaşmıyor, olabilir efendim. O insan benim insanım, bu ülkenin insanı mı? Bir insanın hayatı böyle bir kaosun içinde yok edilemez, edilmemeli. Buna siyasetçi olarak, bırakın siyaseti insan olarak isyan etmeliyiz, bu yanlıştır demeliyiz."
"TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE ETMELİYİZ"
Kılıçdaroğlu, "HDP'nin terör olaylarının yeteri kadar kınamadığı ve PKK'ya silahı bırak çağrısı yapmadığı şeklinde hem MHP, hem AK Parti ve hem de toplumda genel bir kanaat oluşmaya başladı. Bu konuda sizin bir tavrınız var mı? Bir çağrı yapmayı düşünür müsünüz?" sorusuna, demokrasiyi, insan haklarını ve parlamenter düzeni savunan, halkın iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde siyaset yapan tüm siyasetçilerin teröre karşı açık ve net tavır takınmaları gerektiğini belirterek, "HDP'nin de MHP'nin CHP'nin de AKP'nin de teröre karşı ortak tavır takınması, terörü lanetlemesi, terörün bir insanlık suçu olduğunu söylemesi lazım. Terörü asla bu topraklarda yaşatmamalıyız. Teröre karşı ortak mücadele etmeliyiz. Bunu yaptığımız zaman zaten teröre karşı mücadelede başarılı oluruz" diye konuştu.
Türkiye'nin güvenlikçi politikaların ağır bastığı bir sürece doğru gittiği değerlendirmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Bizim dediklerimiz yapsalardı bu olay çoktan çözülmüştü. Ama bizim önerilerimizi hiç dikkat almadılar" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da CHP'nin bu konudaki bazı yaklaşımlarının doğruluğunu kabul ettiğini bildirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 40 yıllık deneyimin, terörün silahla önlenemeyeceğini gösterdiğini belirterek, "O zaman oturup akılcı yöntemlerle bizim bunu çözmemiz lazım. Bir araya gelmemiz, ortak aklı oluşturmamız lazım. Bir şekilde Türkiye'yi bu beladan kurtarmamız lazım" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ülkeyi yönetenlerin herhangi bir hamleye karşı nasıl tavır takınacaklarını düşünüp ona göre davranmaları gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Siz burnunuzun dibindeki olayları görmezden geldiniz. Ta en başından beri Suriye politikasının yanlışlığını söyledik. 'Orta Doğu bataklığıdır buraya girmeyin' dedik. 'Girerseniz çok ciddi sorunlar çıkar' dedik. 2 milyon Suriyeli var Türkiye'de kimin yüzünden? Uyardık, yapmayın dedik, yaptılar. IŞİD olayı gündeme geldiğinde buna karşı çok net tavır takınılması gerektiğini söyledik. Yine görmezlikten geldiler. Şimdi olayın boyutları büyüdü. Şimdi siz eğer geleceği iyi görmez ve ona uygun politikalar geliştirmezseniz kaybeden Türkiye olur. Bakın tüm dış politikada kaybeden Türkiye oldu. Hangi başarınız var. Soyutlanan bir Türkiye çıktı. Türkiye yalnız kaldı dendi. Çıktılar dediler ki 'Bizim yalnızlığımız değerli bir yalnızlıktır.' Hangi ülke tüm dünyadan soyutlandığı zaman bunu değerli olarak tanımlar. Türkiye yalnız. Biz Mısır ile niye kavga ediyoruz, Irak ile hangi gerekçeyle kavga ediyoruz. AB ile ilişkilerimizi niye donduruyoruz. Kazandığımız bütün birikimleri, tüm saygınlığımızı yitiriyoruz. Yazık günah değil mi bu ülkeye."
"TABLO ÇOK FAZLA DEĞİŞMEYECEK"
Koalisyon görüşmelerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "Milli iradeye saygılı mıyız? Hepimiz saygılıyız. Ama bunu söylemek ayrı, milli iradenin gereğini yapmak ayrı" dedi.
Seçimlerden koalisyon tablosu çıkınca CHP'nin sorumlu bir parti olarak 14 maddeyi içeren bir koalisyon ilkelerini açıkladığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu ilkelerin hiçbir siyasal partinin reddedemeyeceği evrensel ilkeler olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin önünde 5 temel sorun alanı var. Birincisi, dış politika, yeni, güven veren bir dış politikaya ihtiyacımız var. İkinci sorun alanımız, ekonomi. Geldik duvara dayandık. Yeni bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. Üçüncü sorun alanı, eğitim. Hangi veli çocuğunun eğitiminden memnun? Türkiye'de hangi eğitim politikası var? Bana izlenen politikasının eğitim politikası olduğunu kim söyleyebilir? Bakana göre değişti. Dördüncü alanı, Türkiye darbe hukukuyla yönetiliyor. Anayasanın değiştirilmesi lazım. Darbe hukukunun arındırılması lazım. Özgürlükçü ve demokrasiyi derinleştiren yeni bir Anayasaya ihtiyacımız var. Beşinci sorun alanımız, Kürt sorunu. Beş temel sorun alanını çözmek için güçlü yüksek profilli bir hükümete ihtiyaç var. Geçici bir hükümete değil, 4 yıllık bir hükümete ihtiyacımız var. Eğer biz bunları yapabilirsek, bu hükümetin 4 yıl olması, bu hükümetin bu sorunları çözmesi için de koalisyonu oluşturacak partilerin birbirlerine güvenleri lazım, samimi olmaları lazım."
Devam eden koalisyon görüşmelerinde belli başlıklar altında görüşlerinin sorulduğunu, kendilerinin de bu görüşlerini aktardıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Biz şunu düşünüyoruz, CHP hiçbir zaman erken seçimden kaçmaz ama bu sorunlar eğer kurulacak bir koalisyonla çözülemezse yarın tek başına bir iktidar geldiği zaman çözmesi çok daha zor olacak. Tek başına yüksek profilli bir iktidar çıkma şansı da sıfır. Tablo çok fazla değişmeyecek. Seçim maliyetini bu ülkenin insanlarının sırtına vuramayız. Siyaset sorunları çözmedir, siz sorunları çözmek için iktidar oluyorsunuz sorun yaratmak için değil. Türkiye için 5 temel sorun alanının içinde bocalıyor" değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN İZİN VERMİYOR
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koalisyon kurulma süreciyle ilgili açıklamalarını eleştirerek, şöyle konuştu:
"Arkadaş, sen başbakan mısın, cumhurbaşkanı mısın? Başbakanın görev alanına niye müdahale ediyorsun? Bütün samimiyetimle söylüyorum, Sayın Davutoğlu gerçekten de oturup bir koalisyon kurmak ve ülkeyi sorunlardan arındırmak istiyor. Bakın samimi olarak ben bunu hissediyorum. Fakat Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi izin vermiyor. Ortalığı karıştırıyor. Çin'e, Endonezya'ya gidiyor Türkiye'nin iç işlerini konuşuyor. Konuştuğu bütün alanlar Başbakanın görev alanlarıyla ilgili. Ülkeyi yöneten başbakan, izin ver bir yönetsin, izin ver o konuşsun. İzin ver o konuşsun. Sabah, akşam niye konuşuyorsun arkadaş sen? Öyle bir noktaya geldi ki bütün sorunların kaynağı oldu. Kendi iktidarı için, kendi pozisyonu için, kendi koltuğu için ülkeyi ateşe atmak gibi bir şey. İnsaf ya, insaf."
Hükümeti kurmak için gereken idareyi Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sergilemesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz, sayın Davutoğlu'na görev verilmeden önce ilkelerimizi açıkladık. Gayet açık. Koalisyon konusunda en hazırlıklı partiyiz. Neleri yapmak istediğimiz konusunda en hazırlıklı biziz. İlk sürede neler yapılabilir, son sürede neler yapılabilir, arada neler yapılabilir, anayasa değişikliklerinde neleri istiyoruz, eğitimde neleri istiyoruz. Bütün bunları tamamını bu süre içinde bize sordular. Biz hepsinin cevabını verdik. Biz bunları istiyoruz dedik. Bunların tamamı zaten bizim seçim bildirgemizde vardı" dedi.
Kılıçdaroğlu, koalisyon görüşmeleriyle ilgili CHP'ye yönelik hiçbir suçlamanın olmamasına gayret gösterdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Efendim biz bilgi istedik, vermediler şeklindeki bir sözü kimse dememeli, diyememeli. Sayın Cumhurbaşkanı yetkiyi, Sayın Davutoğlu'na vermiş. Sayın Davutoğlu da iyi niyetlerle yola çıkmış durumda. Kurulur veya kurulmaz o kendilerinin bileceği iş. Biz, Türkiye'yi çağdaş bir toplum yapma, uluslararası arenada yeniden saygın bir zemine oturmak konusunda kararlıyız. Elbette arada tartışılacak konu olacak. Şu gerçeği hem bizim hem kamuoyunun bilmesi lazım. AKP için bir koalisyon kurmak zordur, CHP için de zordur. AKP için niçin zordur? 13 yıldır ülkeyi tek başına yönetiyor ama şimdi tek başına yönetemeyecek ve kendisine 13 yıldır muhalefet eden bir partiyle yan yana gelecek. Bizim için şundan zor, 13 yıldır 'şu yanlıştır, bu yanlıştır' dedik, şimdi 'yanlıştır' dediğimiz o politikaları uygulayan bir partiyle yan yana geleceğiz. Dolayısıyla bütün mesele şu. Biz Türkiye'nin ortak çıkarlarında bir araya gelecek miyiz, gelmeyecek miyiz?"
Türkiye'nin sorunlarının çözüm yolunun erken seçimden geçtiğini bilmeleri halinde yarın sabah erken seçime gidilmesini isteye bileceklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye öyle bir sorunlar yumağıyla iç içe ki bu sorunları ancak güçlü bir iktidar çözebilir. Bunun farkına hepimizin varması lazım. Bu temel sorunları çözmesi için parlamentonun yeniden Türkiye'nin gerçeklerine dönmesi lazım" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, koalisyon kurulmaması halinden kurulacak bir seçim hükümetinin ülkeyi seçime götürmesi gerektiğini belirterek, bu konuda teamüllere aykırı hareket edilmesinin Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratacağını kaydetti.