Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda 2016 Yılı Bütçe Tasarısı üzerinde yaptığı konuşmada, 2002'den beri parlamentoda bulunduğunu, ilk kez bir bütçenin bu kadar heyecansız geçtiğine tanıklık ettiğini belirtti. Bütçeyle ilgili söz alan bir grup sözcüsünün, muhalefete muhalefet yaparak kendisini savunduğuna ilk kez tanık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunu anlamakta zorluk çektiğini kaydetti.
Vatandaşların vergi ödediğini, Ermenekli Recep ustanın, taşeron işçinin, mevsimlik işçilerin, sınırları koruyan Mehmetçik'in, merdiven altı atölyelerde sigortasız çalışanların hakkı bulunduğunu, bu nedenle bütçelerin önemli olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütçeler bu kadar önemliyken, parlamentonun kısır tartışmaların içine iktidar kanadı tarafından sokulması vahimdir. Daha olayın ciddiyetinin bile farkında değiliz. Biz nerelere paraları kullanacağı konusunda yetki veriyoruz, aynı zamanda denetliyoruz. Bütçe hakkı budur, bu asla devredilemez. Yasama organı, anayasanın kendisine verdiği yetkiyi bir başka organa ister yürütme, ister yargı olsun devredemez. Bu yetki millet adına parlamentoya verilmiştir.
Anayasanın bize, yani parlamentoya, yasama organına verdiği bir yetki var. Bu yetki açıkça yürütme organına devrediliyor. Anayasaya açıkça aykırı."
'SAYIŞTAY KAÇ KURUMU DENETLEDİ?'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda, TBMM adına kamu harcamalarını denetleme yetkisinin Sayıştaya
verildiğini anımsatarak, şöyle konuştu: "Bakanlıklar dahil kamu kurumlarının mal varlıkları nedir? Ne ben ne siz ne de vatandaş biliyor. Hangi kamu kurumunun ne kadar borcu var? Ne ben ne siz ne de vatandaş biliyor. Bu kamu kurumlarının yükümlülükleri ne kadar? Ne ben biliyorum ne vatandaş biliyor ne de siz biliyorsunuz ama siz bu bütçeye 'evet' demeye kendinizi hazırlıyorsunuz. Bu ne demektir? 'Parlamentonun iradesini ben de yok sayıyorum' anlamına gelir. Yürütme organı var, ister asarlar, ister keserler, ister harcarlar, ister yerler, ister yolsuzluk yaparlar. Bu o anlama geliyor. Hesap vermek onurlu insanların görevidir. Onurlu insanlar şunu söylerler: 'Bizim hesap veremeyeceğimiz hiçbir konu yoktur.' Onurlu insanların görevi budur. Bana hesap vermeyen bir çağdaş demokrasi gösterin. Kesin Hesap Kanununu görüşeceğiz şimdi. Kaç kamu kurumu var biliyor musunuz? Bunlar bilmezler, emin olun, bu yürütme organı bilmez ama ben size söyleyeyim. Bin 330 kamu kurumu var. 2014'te bin 330 kamu kurumunun kaçı denetlendi Sayıştay tarafından? Bunlar yine bilmezler. Sadece 480'i denetlendi. 2014'ün kesin hesabı geliyor, 850 kamu kurumunun hesabı denetlenmemiş. Güzel bir söz vardır, ele verir talkını, kendi yutar salkımı."
'DAVUTOĞLU'NDAN 2 SORUYA NET CEVAP BEKLİYORUM'
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Sayın Davutoğlu'ndan iki soruya net cevap bekliyorum. Saray yapıyorsunuz, güzel. Ben vergisini ödeyen bir vatandaş olarak o sarayın maliyetini öğrenmek istiyorum. Buraya gelin ve o sarayın maliyetini anlatın. Kendi grubunuza, tüyü bitmemiş yetime, Ermenek'teki lastik ayakkabı giyen Recep amcaya saygınız varsa onun maliyetini gelin, burada bana söyleyin, Meclis de öğrensin. Ben önemli mevkilerde bulunan kişilerin, devlet adamlarının Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarını her zaman korumaları gerektiğini hep söyledim ve söylemeye de devam ediyorum ama bulundukları konumun hakkını vererek. İkinci sorum da şu Sayın Davutoğlu: Şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakanı Libya'ya gitti, Kaddafi kendilerine İnsan Hakları Üstün Hizmet Ödülü'nü verdi. Hiçbir eleştiri getirmedik. Ayrıca 250 bin dolar para verdiler. Havuz medyası yazıyor, ben söylemiyorum. Soruyorlar: 250 bin doları ne yapacaksın? 'Bir şehit veya gazi derneğine vereceğim.' diyor. Dernekler masası İçişleri Bakanlığına bağlı, siz de Başbakansınız, bir telefonla bu paranın hangi derneğe, hangi vakfa bağışlandığını öğrenmek istiyorum. O para bir kişinin şahsına değil, onun şahsında Türkiye Cumhuriyeti'ne verilmiştir. O parayı hangi derneğe verdiyseniz, ben sizden çok açık, çok net bir yanıt bekliyorum veya hiç verilmedi."
Orta Vadeli Program yapıldığını, bir hükümetin hedefini tutturmak için plan yaptığını, 2012'deki hedeften sapma oranının yüzde 23, 2013'te yüzde 48, 2014'te yüzde 63, 2015'te yüzde 76 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Gerçekten bunlar Türkiye'yi mi yönetiyor? Yönetme iradesini kaybetmiş irade var. Program yapıyorsunuz hedeften sapma yüzde 76. Ahlaki değerleri yüksek bir ülke olsa istifa eder" dedi.
Kimsenin, "İşsizlikle mücadele edeceğiz" demediğini öne süren Kılıçdaroğlu, işsizliğin 2000'de yüzde 6,5, 2001'de yüzde 8,4, 2002'de yüzde 10,
bugün ise 10,6 olduğuna dikkati çekerek, "Bu mu başarı?" dedi.