Sefa ÖZKAYA / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2011 00:00
Başbakan Tayyip Erdoğan, Alman vakıfları ile CHP ve BDP’li belediyeler ile ilgili olarak sözlerinin yanlış aktarıldığını belirtti.
Erdoğan, “Belge göstersinler” diyen Kılıçdaroğlu’na da, “Şu anda ana muhalefet partisi kendi belediyelerini bir araştırsın. Bu konuda bilgi isterse lütfederse kendisi ile bu konuda ayrıca görüşürüz” dedi. Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti’ne resmi ziyareti öncesi
Atatürk Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında özetle şöyle konuştu:
Şu firma diyor “Konuşmam medyada tam manasıyla yansıtılmadı ve bazı cımbızlamalar oldu. Bakın görüşme teyp kaydına alındı. Gazeteciler vakıfların hangileri olduğunu sordu. Bu vakıfların altında kendi fonları var. Bu tür yatırımlar için krediler veriyor. Bazı yerlere hibeler yapıyor. Bu kredi borçlandırmadır. Hibe tabii ki borç değildir. Türkiye’de de bazı CHP belediyeleri ki kredidir ve bu kredi ile ilişkilerde hazine teminatı gerektiği için hazineye müracaat etmişlerdir. Hazine, henüz bunlara teminat verdi mi vermedi mi, süreç devam ediyor ayrı bir konu. Ama dediğim gibi diğer BDP’li belediyeler noktasında aldıkları krediler vardır ve yatırımı devam ediyor. Bir gazeteci ‘PKK’ya para gönderiyorlar’ ifadesini kullandı. Ben ne diyorum? Belediyeyle kredi sözleşmesi yapıyor. Diyelim ki su kanalizasyon işi. ‘Şu müteahhit firmaya verilecek’ diyor. Sözleşme o şekilde yapılıyor. ‘O müteahhit firma da şüpheli bir firma değil mi efendim?’ diye soruyor yine bir gazeteci arkadaşımız. Benim de onlara işte, ‘Onlar işi o şekilde bağlıyorlar. Yani işlere yasalar uygun düşecek şekilde muvazaalı yapılıyor. Tabii bundan sonra bunlar yakalanınca tespit edilince işte teknik tapeler, şunlar bunlar vesaire diyorum. Konunun çerçevesi bu.
Uzun zamandır varBu söylenen vakıflar, benim konuşmamla da gündeme gelmedi. Türkiye’de daha önce medyamız vasıtasıyla gündeme gelmiş konular. Alman vakıflarının uzun zamandır Türkiye’de buna benzer bazı girişimleri var. Hatta ana muhalefet partisine bu şekilde yardımı, tartışma konusu da olmuştur. Medyada bu yayınlanmıştır. Fakat tabii o gündür bu gündür, bu iş üzerine gidilmediği için belki belli noktada kalmıştır.Şu anda ana muhalefet partisi, kendi belediyelerini bir araştırsın. ‘Sizin hanginiz Alman vakıflarından herhangi biriyle bir kredi görüşmesi içerisindesiniz’ diye bir sorsun. Bunlar ufak belde belediyesi de değil. İlçe belediyesi de değil. Bu kadarını bir kenara koyuverdim. Çalışma zeminini daha da daralttım. Ama bu konuda bilgi isterse, lütfederse kendisi ile bu konuda ayrıca görüşürüz. Onu da medya aracılığı ile yapmaya gerek yok. Çoğu zaman kendilerine çok daha farklı şekilde yardımcı oluruz. Kapıya koyup koymaması kendi bileceği iştir. Ama bu tür şeylerin olduğunu bilmeleri lazım. Ve Türkiye’de bu tezgah yeni çalışmıyor. Bu oyun yeni çalışmıyor. Benim anlattığım konu budur ve özellikle ağırlıklı BDP’li belediyelere bu söylediğim vakıflar, bu tür kredi mekanizmasını hibe mekanizmasını, çok çalıştırıyorlar onu da ayrıca burada ifade etmiş olayım.
İstihbarat paylaşımı(NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in açıklamaları ile ilgili olarak) Zaten NATO üyesi olarak, anlık istihbarat paylaşımı gibi çalışmalarımız, NATO ve ABD ile devam ediyor. Son sayın Obama ile yaptığımız görüşmede de ‘Bundan taviz yok, kararlı şekilde devam edecektir’ mutabakatını kendileriyle, sağ olsun, sağladık. Yine Rasmussen’in açıklamalarını okudunuz. Bunlar aynı kararlılıkla devam edecektir. Akdeniz’de bizimle mutabakatını gördünüz. Bir mutabakat halinde de oradaki çalışmalarımız aynen devam ediyor. NATO mensubu ülke olarak, Türkiye’ye takınması gereken tavır budur. Buradaki süre Türkiye-İsrail ile Türkiye-Güney Kıbrıs ile ilgili bir sorunudur. Çünkü burada Güney Kıbrıs yanlış hareket içindedir. Bu müzakere sürecini adeta sabote eden bir süreçtir. Burada İsrail’i seçmesi ayrı bir sabote sürecidir. Yanına farklı güçleri almak için attığı bir adımdır.”