Güncelleme Tarihi:
Meselâ, “VJ Bülent’in albümünün ismi nedir?” sorusunun doğru şıkkı “Kalbimde Hayat Buldum”, ama Aziz Kedi’nin yazdığı seçenekler arasında “Lokumda Boncuk Buldum” veya “Votkanda Red Buldum” gibi absürd cevaplar var. Henüz 30 yaşında. Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken internetteki ekşisözlükte yazar olmuş, ekşisözlük dergisinin editörü olarak sivrilmiş. Okan Bayülgen tarafından keşfedilmiş, dört yıldır onun tüm yazılı metinlerinden sorumlu. Aziz Kedi isminin bir yazar için çok albenili olduğunu düşündüğü için gerçek ismini söylemiyor. Arka arkaya espri yapıp sizi gülmekten kırmıyor, “komiğim ben komik” diye kendini paralamıyor. Hayatla mücadelenin en şahane yolunun, kendisiyle dalga geçmek olduğunu keşfetmiş. Allı pullu bir kariyer planı yok. Tek istediği, sakin bir yazar olmak.
* * * Aziz Kedi çakma ismi nereden aklınıza geldi?
-Antalya’da üniversite sınavına hazırlanırken yerel radyoda DJ’lik yapan birini bir yıl boyunca bir arkadaşımla birlikte işlettik. İki karakter olmuştuk. Arkadaşım kendine güvensiz, peltek, ezik bir aşık rolündeydi ben de saldırgan bir deli. Canlı yayına ilk bağlandığımızda önce arkadaşım konuşacaktı ama ne diyeceğini bilemeyince ahizeyi bana fırlattı. DJ ismimi sorunca, ağzımdan Aziz Kedi çıktı. 2001’de ekşisözlüğe yazar olurken nick soruluyordu, bu ismi hatırladım oraya da Aziz Kedi yazdım. Sonra sözlükçüler, ekşisözlük dergisini çıkardılar. Benden de editörlük yapmamı istediler. Derginin künyesine de Aziz Kedi olarak girdim. Aziz Kedi bir yazar için çok güzel bir isim bence. Ciddi mi şaka mı bilemiyorlar. Kedi Bey diye telefon geliyor, bundan daha saçma ve harika bir şey olabilir mi?
* * * Cüneyt Arkın’ın aslında Fahrettin Cüreklibatur olması gibi bir şey yani sizinki?
-Aynen öyle. Emin olun Fahrettin Cüreklibatur, Cüneyt’i çok benimsemiştir. Meselâ Fikret Hakan da aslında Bumin Gaffar Çıtanak. Hep merak ederdim, “Bu adam hiç mi hayır ben aslında Bumin’im” diye haykırmak istemez? İstemiyormuş, insan çok kolay adapte oluyormuş böyle isimlere. Ben de 2005’ten sonra herkes için Aziz’im.
* * * “Elim kalem tutuyor galiba” demeye ilk ne zaman başladınız?
-Klozet değil, lazımlık kullandığım dönemlerdi galiba... Daha okuma yazma bilmeden çizgi romanlara hayrandım. Bir insanın hem yazıp, hem çizebilmesi ne müthiş bir şey diye düşünüyordum. İlkokulda ben de hem yazı yazabildiğimi hem resim yapabildiğimi fark ettim. Bunun sayesinde burslar kazandım. Antalya birincilikleri, Türkiye ikincilikleri aldım. Lisede ilk Stephen King taklidi kötü romanlarımı yazdım. Üniversitede ise bundan sonraki hayatımda yazar olarak yaşayacağımı biliyordum.
* * * Biliyordunuz da, niye hukuk fakültesine girdiniz?
-Ailem yazı çizi işini hobi olarak görüyordu. “Sırtını sağlama al, yine yazarsın” dediler. Kimseyle savaşmayı sevmem, Gandhi’vari bir pasif direnişe girdim. Dedim ki, istediğinizi yapacağım ama sonuçta benim istediğim olacak. Öyle oldu. Okula gitmek yerine sokaklarda avarelik yaptım, davul çalarak hayatımı kazandım. Fakültede 13. senem ve hâlâ bitiremedim.
* * * Nasıl oldu da bu avarelikle Türkiye’nin en büyük şov programlarından birinin editörü oldunuz?
-Ekşisözlük dergisini yapıyorduk. Bir gün Okan Bayülgen, dergiyle ilgili birileriyle konuşmak istiyor dediler. Yarım saatlik görüşme 4,5 saat sürdü. Birbirimizi çok sevdik. İki gün sonra iş teklif etti. İki hafta sonra dergi kapanınca ben de onunla çalışmaya başladım. Ama yıllar önce ben Zaga’yı izlerken, Okan Bayülgen’le çalışacağımı biliyordum zaten. Bu Secret falan gibi bir şey değildi, basbayağı biliyordum işte.
* * * Nedir bu? Kendine fütursuzca güven mi, hedefe kilitlenme mi?
-Yoo, büyük bir amaçsızlığın neticesi. Hayatta hiçbir zaman meslek, mevki istemedim. İnsan hiçbir şey beklemeden bir noktaya erişince, her şeyi daha rahat yapıyor.
* * * Büyük kariyer planları yapan hırs küpü insanların arasında böyle nanik yapma gücünü nereden buluyorsunuz?
-Çocuktum, etrafımdaki herkes doktor olacağım, mühendis olacağım diyordu. Kimse “yapmak”la alakalı konuşmuyordu. Olmayı kafaya taktığında hayatta çok mutsuz oluyorsun. Bende o kadar bedel ödeyecek kredi yok. Dedim ki, namuslu olmak en önemli şey. Otur sakince bekle. Varolduğunu zannettiğin yetenekle meşgul ol, en doğrusu o.
* * * Ankara’da bir hukuk öğrencisiyken, Türkiye’nin konuştuğu bir şovun editörü oluyorsunuz. Hiç mi etkilenmediniz bu yükselişten?
-Evet bugün kuvvetli bir sektörde, göz önünde bir iş yapıyorum. Ama yarın bu kadar popüler bir işin içinde olmayabilirim. Ne yapayım o zaman öleyim mi? Ben evimde kendi kendime işimi yapıp, günün birinde de biri onu satın aldığında bu duyguyla idare edemeyeceksem, öbür türlüsü bir illüzyondur zaten. Kendini çok ciddiye almak
doğru değil.
HANGİ YAZAR NEYE BENZİYOR?
Ertuğrul Özkök Zeytinyağlı bir yemektir. Isıtmaya kalkışmadığınız sürece tadından yenmez.
Okan Bayülgen New York’tur.
Ahmet Hakan İl olmuş bir ilçedir. Komşuları böyle illeri manasızca yadırgar.
Hasan Cemal Neden Daniel Craig’den sonraki James Bond olmasın?
Oktay Ekşi “Emekli olduktan sonra Ekşi Sözlük’te moderatör olacakmış ehe” diye espri yapsanız kimseden reaksiyon gelmez.
Uğur Dündar Antik Yunan’da
yaşasa banko tanrı olurdu. En azından
yarı-tanrı. Dündeus.
Reha Muhtar Türkiye’nin en kır meni.
Teoman Kafası çok güzel. Tam büst yapmalık kafa.
Kaya Çilingiroğlu Kaya Şimşek diye
bir dizi yapsak, versek altına siyah Ferrari’yi... Hiç tereddüt etmeden yeni Michael Knight
olur bence.
Hüseyin Üzmez Ben kendi hükmümü veriyorum: Hüseyin üzer.
Müjde Ar Gülerken döven kadın.
Döven bayan.
Mahsun Kırmızıgül Türk sinemasının medar-ı intiharı.
KEDİ’NİN SÖZLÜĞÜ
* * * Hırs: Birçok berbat insanı uçurur. Ama uçmak berbat insanlara yakışmaz.
* * * Ego: Bütün kötülüklerin teyzesidir. Teyze ana yarısıdır.
* * * Risk: Risk alırken para üstünü saymayı unutmayınız.
* * * Kariyer: Platon’un, Selahaddin Eyyubi’nin ya da Newton’un kariyerleri yoktu. Onların hayatları vardı.
* * * Korkaklık: Bir alışkanlıktır. Vazgeçilebilir.
* * * Şöhret: Havada süzülen bir kuş tüyü gibidir. Tutmak için debelenirseniz maskara olursunuz. Öylece durursanız gelip omzunuza konabilir.
* * * Huzur: Hagi orta sahada topla buluştuğunda hissedilendir.
* * * Kadın: Stockholm Sendromu’nun günlük hayattaki en yaygın tezahürüdür.
* * * Erkek: Yetişkin, baba ve lider taklidi yapan canlılara zoolojide verilen isim.
* * * Aşk: Aşkla ilgili yanlış şu ki, bu konuda her kim ne söylüyorsa doğru çıkıyor.
SANATÇI OLACAKKEN MÜHENDİS OLANLARA MENAJERLİK YAPMAK İSTİYORUM
Benim sanatına hayran olduğum bütün yakın arkadaşlarım ya mimar, ya doktor. O arkadaşım olmasa bir başkası o mesleği doldurur. Oysa adam sanat alanında doldurulamaz bir yere sahip. İşte böyle birçok talihsiz var. Onları uğraşmak zorunda kaldıkları meslekten koparıp, bu tarafa çekecek bir sistem kurmayı hedefliyorum. Bu bir okul, akademi ya da bedava menajerlik olabilir.