Kebapçıların simsarı Bahri

Güncelleme Tarihi:

Kebapçıların simsarı Bahri
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2000 00:00

Haberin Devamı

Simsar Bahri adıyla anılan Bahri Jandarma, yıllardır kebapçılara eleman buluyor, danışmanlık yapıyor. Ziya Şark Sofrası, Namlı, Tatlıses Lahmacun gibi ünlü müşterileri de var.

İki arkadaşım sohbet ediyor. Biri yeni açacağı lokanta için elamana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Diğeri ‘‘Sana lazım olan elamanları tespit et. Aksaray'da Simsar Bahri var. Ondan elaman iste. İşine yarayacak nitelikli elamanı Bahri'de bulursun’’ diyor.

Onlar konuşurken benim dikkatimi Simsar Bahri ismi çekiyor. İstanbul'da çeşitli iş kollarına elaman bulan profesyonel simsarları biliyorum ancak bu işin kebap ve ocakbaşı sektörüne kadar uzandığını yeni duyuyorum.

'Simsar' denilince zihnimde, insanları sömüren, elinde 33'lük tespihi, ağzında sigarası, gaddar bir portre canlanıyor.

Simsar Bahri'yle Aksaray'da mekan tuttuğu kıraathanede buluşuyoruz. Beklediğim gibi biri değil. Önce simsar olarak anılmaktan rahatsız olup olmadığını soruyorum.

‘‘Kelimelerin bence çok önemi yok’’ diyerek başlıyor söze. ‘‘Kimi bizim yaptığımız işe simsarlık diyor, kimi komisyonculuk, kimi de arabuluculuk.’’

Urfalı Bahri Jandarma, soyadı için gülerek, ‘‘Sorulmayınca söylemiyorum. Söyleyince bazıları gerçekten jandarma sanıyor’’ diyor.

11 yaşında şehre gelmiş

1973'de 11 yaşındayken geldiği İstanbul'da tutunabilmek, kendi ifadesiyle 'rızkını helalinden kazanabilmek' için zorlu bir mücadele ortamında bulmuş kendini.

İlk işine Bayrampaşa'da bir lokantada bulaşıkçı olarak başlamış. Bir süre kahvelerde çalışmış. Lokantalarda garsonluk yapmış. Bir muhasebe şirketinde getir götür işlerine bakmış. İplik fabrikasında gece vardiyasında çalışmış uzun süre. Bir yandan da amatörce futbol oynamış.

Simsarlık işine nasıl bulaştığına geliyor sıra. Piyasada dönen çarkı anlatıyor:

‘‘Bir arkadaşım bu işi yapıyordu. Ama çok ilkel bir biçimde yapıyordu. Ona yardımcı oluyordum. En kötüsü insanları hakir görüyordu. 1984'te ondan ayrılmaya karar verdim. Kısa sürede zengin oldu. Sonra ‘ben bu insanlarla uğraşmaktan bıktım’ dedi. Arkadaşlarım sen devam ettir diye ısrar ettiler. O arkadaşımın yanlış tutumu beni bu işi itti. İnsanlara hem yardımcı olabilirim hem de para kazanabilirim diye düşündüm ve işe başladım.’’

Ünlü zincirler

Bahri, işe başladıktan sonra arkadaşında gördüğü hataları yapmamaya çalıştığını söylüyor:

‘‘İşin derinine inmeye çalıştım. Hizmet sektöründeki kuruluşlarla ilgili gözlemler yaptım. Giyim, kuşam, temizlik, davranış, konuşma nasıl olmalı? Dükkan nasıl olmalı? Personel nelere dikkat etmeli? Birçok lokantaya danışmanlık yaptım. Kebap salonu, lahmacun salonu ya da lokanta açanlar gelip bana soruyor. Onlara hem eleman temin ediyorum hem de yardımcı oluyorum. Mesleği basit görenleri bu işten vazgeçirmeye çalışıyorum.’’

Bahri'nin eleman gönderdiği kuruluşlar arasında Tatlıses Lahmacun, Ziya Şark Sofrası, Namlı Kebap gibi birçok lokanta zinciri var.

Ençok Güneydoğu'dan

İstanbul'a ilk defa gelip ekmek derdine düşen yüzlerce gencin ilk umudu Bahri'nin Aksaray'daki kahvesi. Bahri Jandarma, Horhor'la Sofular arasındaki Soner Kıraathanesi'ni mekan tutmuş. Bahri'nin yanına gelenlerin çoğunluğu Güneydoğu'dan. Özellikle Şanlıurfa'dan gelenlerin çoğu soluğu Bahri'nin yanında alıyor.

Bahri'yle yaptığımız sohbet sırasında hem sık sık çalan telefonlara cevap veriyor hem de ‘‘Selamünaleyküm, beni falan kişi yolladı’’ diyerek masaya oturanlarla ilgileniyor. Kimin nesi olduklarını, referanslarını öğreniyor. Gelene çay, kahve ikram ediyor.

‘‘Referansı sağlam olmayan zaten bizim yanımıza gelmez’’ diyor. ‘‘Bizim gönderdiğimiz elemanlar dürüst olmalı. İşine dört elle sarılmalı. Temiz, titiz olmalı. Buraya gelenlere gittikleri yerde tutunabilmeleri için gerekli uyarıları yapıyorum.’’

Kendisine başvuran birini nasıl işe yerleştirdiğini anlatıyor:

‘‘Herkesi kendi niteliğine göre işe yerleştiriyoruz. Amaç hem işçinin hem işverenin memnun olması. Gönderdiğimiz işçinin maaşını, yatacağı yeri, yapacağı işi, herşeyi konuşuruz.’’

16 yaşındaki Urfalı

Urfa'dan yeni gelmiş 16 yaşındaki genci gösteriyor:

‘‘İstanbul'a daha yeni adım atmış. Gelirken Bahri'nin yanına git demişler. Tutunacak yeri yok. Belki okuma yazması da yok. Bu çocuğa birileri sahip çıkmazsa kurdun, çakalın eline düşecek.’’

Kahveyi dolduran işsiz kalabalığın kimi kebap ustası, kimi fırıncı, kimi garson, kimisi de vasıfsız.

Lokantacılık, kebapçılık yapmak, lahmacun salonu ya da ocakbaşı açmak için ayrı bir hünere sahip olunması gerektiğine inanıyor Bahri. Daha çok tahsilsiz ve vasıfsızların bu sektörde çalışmak istediğini söylüyor: ‘‘Bu meslekte sıfırdan gelen çok iyi bir konuma yükselebilir. Ama yükselen de yerini muhafaza edemeyebilir.’’

İki yevmiye

İş bulduğu kişilerden ne ücret alıyor? ‘‘Bir zorlama olmaz. Ücret karşılıklı anlayış içinde olur. Bizde pazarlık yapılmaz. İşçi gider işine başlar. Getirir, hediye babında bir katkı yapar. Genelde bu iki yevmiyedir. Az olur, çok olur. Sorun olmaz.’’

16 yıldır yaptığı iş bugüne kadar ona ne kazandırdı? ‘‘Annemi Hacca gönderdim. Banka kredisiyle aldığım bir evim var. Hapisten çıkan kardeşime mütevazı bir dükkan açtım. Yürütemedi, kapandı. Hepsi bu. Kimseye muhtaç olmadan geçiniyoruz. Bu yetiyor.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!