Kazım Kartal

Güncelleme Tarihi:

Kazım Kartal
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2003 00:00

KAZIM Kartal ölmüş. Türk Sineması'nın sayılı kötü adamlarından biriydi. Cihangir'de oturduğum dönemde ara sıra görürdüm.Her gördüğümde de yanına gidip ‘‘Siz bence çok iyi bir oyuncusunuz’’ demek ve Kazım Kartal'ın da oynadığı ve çok sevdiğim filmler üzerine muhabbet etmek isterdim.‘‘Yapsaydın ya, niye yapmadın ki?’’ diyeceksiniz. Onun nedenini biraz sonra açıklarım.Filmlerinden bahsedecektim Kazım Kartal'ın. ‘‘Yırt Kazım’’ veya ‘‘İsmet Bu Ne Kısmet’’ gibi 1970'lerin ortalarında veya sonlarında yaptığı soft-porno filmlerden bahsetmiyorum.Benim esas sevdiklerim ‘‘Zagor’’, ‘‘Zagor Kara Korsanın hazineleri’’, ‘‘Tarkan Güçlü Kahraman, Kolsuz Kahramana Karşı’’, ‘‘Kilink Ölüm Saçıyor’’, ‘‘Battal Gazi Geliyor’’ veya ne bileyim işte ‘‘Cilalı İbo Teksas Fatihi’’ gibi filmleri.Cihangir sokaklarında gördüğümde, Kazım Kartal'ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu düşünürdüm hep. Çünkü bu kadar babacan tavırlı bir adamın filmlerdeki sert ve acımasız ifadeyi oturtabilmesi için hakikaten iyi olması gerekir.‘‘Yeşilçam Emekçisi’’ kalıbının gerçek bir örneğiydi. Onur Üyesi olduğu Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği'nin internet sitesindeki biyografisinde sadece doğum yılı, boyu göz rengi ve kilosu yazıyor mesela.250'nin üzerinde filmde rol almış, Türkiye'nin her köşesinde tanınan bir oyuncuyla ilgili bulup bulabileceğiniz tek bilgi boyu, posu ve doğum tarihi.Burada ‘‘Amerika'da 250'yi bırak, 25 filmde oynasa nasıl yaşardı biliyor musun?’’ geyiğine girmeyeceğim. O başlı başına bir konu. Fakat 250 film çevirmiş biri hakkında bulup bulabileceğiniz bilgi bu kadar mı olmalı?Yeşilçam'a gayet kabarık bir vefa borcumuz olduğunu ve bu borcu kapatmak için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyorum.Kazım Kartal'ın ölümünün ardından eski oyuncu dostlarından görüş almış Magazin Servisi'ndeki arkadaşlar.Eşref Kolçak şöyle demiş: ‘‘Ben neye üzülüyorum, eksik olan sinema kanunumuz, hiçbirimiz göremedik. Gözlerimiz açık olarak gideceğiz’’‘‘Sinema kanunu’’ nedir biliyor musunuz? Biliyorsanız güzel, ben bilmiyorum çünkü. Yani, yıllardır filmleriyle güldüğümüz, heyecanlandığımız, ağladığımız sanatçıların ne istediğinden bile haberimiz yok.Neyse, ben size niçin Kazım Kartal'ın yanına gidip muhabbet etmediğimi anlatayım. Yıllar önce, Boğaz vapurundayım. Hava çok güzel, ben de dışarı oturmuşum.Bulunduğum bölüme tanıdık yüzlü biri geliyor. Aaa! Cevat Kurtuluş. Beni hayatta en fazla güldüren 3-5 kişiden biri.Fakat Cevat Kurtuluş yalnız değil. Etrafına 3-4 tane benim yaşlarımda genç takılmış, ‘‘Taklit yapsana, bizi biraz güldürsene’’ diye takılıyorlar Cevat Kurtuluş'a.Aldığım Türk filmi eğitimine göre o anda Cüneyt arkın olmam ve ‘‘Dağılın, rahat bırakın adamı, yieeeyt!’’ diye fırlamam ve uçan kafayla dağıtmam gerekiyor çocukları.Fakat ne ben Cüneyt Arkın'ım, ne de hayat bir Türk filmi. Dörde karşı bir, adamın asfalt ederler.Çaresizce Cevat Kurtuluş kaçıyor, bunlar peşinden gidiyor. Sonunda çıldırdı ve bağırdı çocuklara tabii.O günden sonra ünlü bir insan gördüğümde bırakın yanına gitmeyi, yönümü bile değiştiriyorum, ne olur ne olmaz rahatsız etmeyeyim diye.Ama yine de en azından bir Zagor muhabbeti yapmak isterdim.Nur içinde yatsın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!