Kazı başkanı Hürriyet’e anlattı: Taş Tepeler’in şifreleri

Güncelleme Tarihi:

Kazı başkanı Hürriyet’e anlattı: Taş Tepeler’in şifreleri
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2023 07:00

Tarihin sıfır noktası sayılan Taş Tepeler’de son bulunan gerçek boyutlu insan ve hayvan heykelleri, tüm dünyayı heyecanlandırdı. Ancak buluntular, beraberinde 11 bin yıl öncesine dair birçok soru işaretini de getirdi. Taş Tepeler’in kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, Hürriyet’e merak edilen soruları yanıtladı...

Haberin Devamı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde tarihin sıfır noktası olarak adlandırılan Göbeklitepe ve Karahantepe’de yapılan kazı çalışmalarında heyecanlandıran buluntular ortaya çıkarıldığını açıkladı. Bu eserler arasında yer alan Karahantepe’deki bir insan heykeli araştırmacıların dikkatini çekti. Heykelin bazı görüntülerinde fallusunun (erkeklik organı) yer alması, bazılarında ise bulunmaması da tartışma konusu oldu. Hürriyet’in ulaştığı Taş Tepeler Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, hem iddiaları hem de bölgenin 11 bin yıllık yolculuğunda merak edilen soruları yanıtladı:

‘FALLUS KIRILDI’ İDDİALARI

* Sosyal medya platformlarında, insan heykelinin fallusunun arkeologlar tarafından özellikle kırıldığına yönelik iddialar yer aldı. Heykelin fallusu neden kırıktı?

Haberin Devamı

Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarında, yerleşmelerde özel yapılar ve konutlarla karşılaşıyoruz. Her ikisinin de hem özel yapıların hem de konutların işlevi bittikten sonra, bilinçli bir şekilde gömüldüklerini görüyoruz. Bu işlem zarfında, heykel de üç büyük parçaya bölünmüş. Hemen arkasındaki dikili taşı yıkmışlar, kırmışlar, onu onun üzerine devirmişler. Böylelikle heykel parçalanmış. Ama öncesinde heykel yerinde özgün konumundayken burun, çene ve fallusunu bilinçli olarak kırmışlar. Bu uygulamayla biz ilk kez karşılaşmıyoruz. Bugüne kadar açığa çıkardığımız heykellerin neredeyse tamamı, burnu ve fallusu kırık şekilde bulundu. Sadece bir iki tanesinde, fallusu üzerinde kırılmadan bulundu. Heykelin ana, büyük parçalarını bulduk. Yerleştirdik. Vali Bey’in ziyareti nedeniyle o sırada çekilen fotoğraflar var. Ardından fallusu o gün veya ertesi gün bulduk. Yerine yerleştirdik. Dolayısıyla heykelin fallusunu monte edilmeden önce çekilen fotoğraflarla, monte edildikten ve kamuoyuna duyurulduktan sonra çekilen fotoğrafları birbirleriyle karşılaştırıyorlar. Bu sözünü ettiğimiz binanın yirmi metre ötesinde, ‘Falluslu Yapı’ binası bulunuyor. Bu binanın içerisinde tam 11 tane boyları iki metreye varan falluslar var. Aynı zamanda duvarda bir kabartma mevcut. Orada oturan bir adam fallusunu tutuyor. Yani burada bir fallus saklama, kırma yok.

Haberin Devamı

ESKİ İKTİDARI YIKMAK İÇİN

* Sizce neden kırılmış falluslar?

Bir şeyin varlığını, iktidarını ortadan kaldırmak istiyorsanız, yeni bir uygarlık geldiğinde ne yapar? Eski toplumun tapınağını yıkar. İktidarını yok eder. Bunlarda da uzuv kırmanın belki de o binanın işlevi bittiyse, o yapının içerisindeki yaşanmışlıklar sona erdiyse, onu sembolize edecek şekilde tahrip edilmelerini bir olasılık olarak görebiliriz. Heykeller düştüğünde çıkıntı yapan fallus gibi kısımları kolay kırılabilir. Ama kesinlikle bilinçli şekilde kırıldıklarına eminim. Dolayısıyla kazı sırasında, bilinçli şekilde kırılmış bu tür parçaların farklı yerlerde bulunması, zaman içerisinde bulunması olağan. Bugün de zaten fallusuyla birlikte orada duruyor. Böyle bir endişemiz olsaydı 20 metre ötedeki binayı ‘Falluslu Yapı’ olarak tanımlamazdık. İki metre boyunda 11 tane fallus orada. Dünyadaki benzeri yok. Bir arkeolog bu fotoğraflara baktığı zaman eski kırık olduğunu yüzde yüz anlar. Eski kırıklarla yeni kırık birbirinden farklıdır. Yeni kırıksa arkası bembeyaz çıkar.

Kazı başkanı Hürriyet’e anlattı: Taş Tepeler’in şifreleri


Haberin Devamı

HAYVAN FİGÜRLERİ HİKÂYE ANLATIYOR

* Hayvan figürleri ve dikili taşlar ne anlama geliyor?

Bu betimlerin oluşturduğu birtakım sahneler var. Mesela Göbeklitepe’de olduğu gibi bir sürü hayvan, geometrik desenler dikili taşın üzerine işaretle betimlenmiş. Dolayısıyla bunlar ancak o dönemde bu betimlerin anlamını bilen insanlara bir şey ifade eder. Dolayısıyla bunlar bir nevi yazı tahtası gibi kullanılmış. Mitolojik hikâyelerin anlatıldığı donatılar. Bu da bize o binalarda bulunan insanların kollektif bir hafızaya sahip olduklarını gösteriyor. Çünkü geçmişten bilmesi lazım. Yoksa benim gibi bakacak. Tilkiye, benim tilkiye yüklediğim anlamla bakacak. Ama onun için başka bir şey ifade ediyor. Hele hayvanları, desenlerle bir araya getirdiği zaman, orada bir hikâyenin anlatıldığını varsaymamız lazım. Dolayısıyla bunlar yazı tahtası gibi kullanılan, hikâye anlatıcılarının olduğunu kanıtlayan mekânlar. Bu mekânlar da bu yeni toplumun inşasında çok önemli araçlar diyebiliriz.

Haberin Devamı

* Hep eril heykeller bulunuyor. Kadın heykeli neden az?

Fallik semboller, Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarında bu bölgede önemli bir yer tutuyor. Bir sürü fallus buluyoruz. Ama kadın figürlerini az buluyoruz. Örnekler bize şunu gösteriyor. Erkeklik, erillik özellikle sert nesnelerle sembolize ediliyor. Dişi vurgusu ise daha çok organik malzemeyle yapılıyor. Dolayısıyla kadın sembolizması, organik malzemelerle yapılmış ama ne yazık ki günümüze ulaşmamış olabilir. Yani, bu kadının olmadığı anlamına gelmiyor. Günümüze ulaşmamış olma olasılığını da cepte tutmamız lazım. Hatta biz bu fallusu, altında işte yumurtalıkları var. Ortada bir yarığı var. Bunu gördük, üstteki o kırık kısmı ilk başta ayırt edemedik ve dedik ki ‘Aaa bu sefer kadın heykeli bulduk. Süper.’ Ama biraz daha temizleyince oradaki fallusu kırık görünce, ‘Tüh yine erkek çıktı’ dedik.

Kazı başkanı Hürriyet’e anlattı: Taş Tepeler’in şifreleri


Haberin Devamı

KABURGALAR ÖLÜMÜ MÜ SİMGELİYOR

* Taş Tepeler’de bir dinden söz edilebilir mi?

Bu dönemde bir dinden bahsetmenin henüz mümkün olmadığını düşünüyorum. Ama kısa bir süre sonra din olarak tanımlayabileceğimiz, yani dine dönüşecek güçlü ritüellerin gerçekleştiği bir dönem olarak görüyorum. Bunlar, doğayla bütünleşik katı kurallar içeren ritüellere sahip topluluklar. Burada dini daha sonra konuşabiliriz.

* Kaburgalarla ne demek istemişler?

Heykele ilk bakıldığında kaburgalarının olması, onu o şekilde böyle gerçek anlamda bir iskeleti tanımlar gibi görülmesi, ancak bir iskeleti gördüğünüz zaman olur. Dolayısıyla insanlar tabii iskeletleri biliyorlar. O ölümü sembolize ediyor. Yani kaburgayı vurgulamanın, ölümü sembolize etme olasılığı çok yüksek. Ama aynı zamanda erekte ve oturur vaziyette bir erkek birey de yaşamın ta kendisi. Canlılığı ifade ediyor. Bu heykelde, ben iki kavramı bir arada ölüm ve yaşamın bir arada, en azından bunun vurgulandığını görebiliyorum. Bu siyahla beyaz gibi yani.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!