Güncelleme Tarihi:
Alerji uzmanı Doç. Dr. Fatih Özkaragöz, şikayetlerin gözle görülmesi mümkün olmayan polenlerden kaynaklandığını, kavak ağaçlarından yayılanların ise ‘polen’ değil ‘tohum’ olduğunu belirtiyor. Kavak tohumlarının solunum yollarından içeri giremeyecek kadar büyük olduğunu, bu nedenle de herhangi bir soruna neden olamayacağını söyleyen Özkaragöz tohumların alerjik özelliği bulunmadığını vurguluyor.
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ülker Öneş de bahar aylarında artan alerjik şikayetlerden kavak ağaçlarının sorumlu olmadığını düşünüyor. Baharda tüm bitkilerin polen yaydığını, özellikle akkestane, söğüt, çınar gibi ağaçların polenlerinin tehlikeli olduğunu vurgulayan alerji uzmanı Prof. Dr. Ülker Öneş şu bilgileri aktarıyor:
"Kavak ağaçlarının suçlanması yanlış. Kavaktan yayılan tohumların içinde de polen bulunabilir ancak diğer bitkilerin polenleri daha tehlikeli. Örneğin temmuz ayında Trakya'dan tarla polenleri yayılıyor. Yeşil çimen ve yabani ot polenleri de aynı derecede zararlı. Yeşil çimenler için yapacak bir şey yok ama yabani otlar temizlenebilir. Kavakları kesmek işe yaramaz. Yapılabilecek tek şey bundan sonra ağaç dikerken polen açısından çok zararlı olmayan mazı, selvi, çam gibi türlere ağırlık vermek olabilir."
Öneş, havada uçuşan kavak tohumlarının sağlıklı insanlarda bile kaşıntıya neden olduğu konusuna ise, "Tamamen psikolojik. Zaten bir insanın hastalanmasına, alerji yapan maddeyle karşılaşması neden olmaz, muhakkak genetik bir yatkınlığının olması gereklirdir. Eğer kişi genetik olarak astım ve benzeri hastalıklara yatkın değilse polenlerden rahatsız olması pek mümkün değil" sözleriyle açıklık getiriyor.
Öneş astım hastalığı olanlara ise polenlerden korunmak için sabah saatlerinde dışarı çıkmamalarını Öneşiyor. Bu saatlerde polenlerin daha yoğun olduğunu hatırlatan Öneş'e göre evi havalandırmak için en uygun saatler ise öğleden sonraları.
1 MİLYON KAVAK AĞACI
Doktorlar solunum yolu şikayetlerine neden olmayacağını söylese de İstanbullular her bahar biraz daha artan kavak tohumlarından şikayetlerini her fırsatta dile getiriyor. Bilinçsiz ekim yapmak ve İstanbul'u kavak tohumuna boğmakla eleştirilen Belediye yetkilileri ise suçlamaları reddediyor.
Peki İstanbul’da sayısı 1 milyona ulaşan kavak ağacını kim dikti?
Hürriyetim’in sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanı Mustafa Öztürk, hiç bir belediye başkanı döneminde kavak dikimi yapılmadığını belirterek yaşanan sorundan İstanbul'a göç edenleri sorumlu tutuyor.
"Anadolu'da kavak ağacı çoktur, hızla büyüdüğü, fidanları kolay bulunduğu ve ucuz olduğu için tercih edilir. Anadolu'dan gelenler alışkanlıklarını burada da sürdürüyor. Gecekondu yaptıkları yere kavak ağacı dikiyorlar" diyen Öztürk, kavağın aslında ‘endüstriyel bir ağaç’ olduğunu, kentlerde tercih edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
KAVAK KESME SEFERBERLİĞİ
Şikayetlerin artması üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna geçtiğimiz günlerde Kadıköy'deki bir parkta kavak ağacı keserek, 'kavak kesme seferberliği' başlattı.
Çevre Koruma Daire Başkanı Mustafa Öztürk ise, vatandaşların polenlerden rahatsız olduğunu ancak önlem olarak belediye ağaç kestiğinde de buna tepki gösterdiğini ifade ediyor. Belediye içinden bile “ağaç kesilir mi” diye tepki geldiğini anlatan Öztürk, şimdiye dek yaklaşık 20 bin kavak ağacının budandığını söyledi.
Yerlerine yenileri dikildikçe kavakların kesileceğini söyleyen Öztürk vatandaşların kendi diktikleri kavak ağaçlarını kesmek için gerekirse belediyeden yardım alabileceklerini de sözlerine ekledi.
TOHUMUN KAYNAĞI DİŞİ KAVAKLAR
Kavak ağacının hızla büyümesi ve gelir kaynağı olması nedeniyle kırsal bölgelerde tercih edildiğini hatırlatan Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nihan Gülmen ise kentlerde kullanılmaması gereken kavağın başka tehlikelere neden olabileceğine dikkat çekiyor:
"Kavak ilerleyen yaşlarda gövde ve dal çürükleri yapar. Rüzgarlı ve fırtınalı havalarda aniden devrilerek veya kırılarak tehlikeli kazalara neden olabilir. Sık bir kök gelişimi oluşturduklarından pis su ve drenaj kanallarını kolaylıka tıkayabilir, beton kaplamalarını kaldırarak problemler yaratabilirler. Ayrıca kavak ağaçları yazın ortasından itibaren yaprak dökmeye başlar ve sonbahar sonuna kadar devam eder. Bu yüzden de sürekli budanması gerekir."
Tohumları sadece dişi kavakların yaydığını, erkek kavakların tohum üretme kabiliyetleri olmadığını anlatan Gülmen, ‘pamuk bulutu’ndan kurtulmak için ne yapılabileceği konusuna ise şöyle açıklık getiriyor:
"Kavak ağaçlarının yerlerine yeni ve uygun türler ekerek, bunlar geliştikçe mevcut kavakları etap etap kesmek yoluna gidilmeli. Pamuklu tohumların zararlı olmaması için özellikle dişi kavak ağaçlarından başlamak gerekli. Budamalar zamanında yapılmalı ve budama sırasında çürümeye zemin oluşturabilecek yaralara neden olunmamalı. Yaşları ilerlemiş kavaklar ise geç kalınmadan kesilmeli.”
PLANLAMA EKSİKLİĞİ
Yaşanan sorunun planlama eksikliğinden kaynaklandığını belirten Şehir Plancısı Gül Tüzün de çoğu kez ağaçlandırmanın bilinçsiz bir 'maksat yeşillik olsun’ mantığıyla yapıldığına dikkat çekiyor:
"Ağaçlandırmanın belli bir amacı vardır. Örneğin bir mekan, rüzgar ya da ses perdesi oluşturmak için ağaçlandırılıyorsa, ona göre bir tür seçilir. Her türün kent yaşamına katacağı şeyler vardır. Ağaçlandırma yapılırken bunlara dikkat edilmiyor, örneğin refüjlere gül dikiliyor. Görüntüsü güzel olabilir ancak amaca hizmet etmiyor.”
Tüzün, kentlerde bakımı kolay, hava kirliliğine dayanıklı, su isteği çok fazla olmayan ağaçların tercih edilmesi gerektiğini belirterek bunlara örnek olarak akasya, çınar, erguvan, dişbudak gibi ağaçları gösteriyor.