Katliam gecesi

Güncelleme Tarihi:

Katliam gecesi
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2004 01:16

Son yılların en korkunç cinayetini işleyen Selahattin Yıldırım, annesi, babası, eşi ve 2 çocuğunu öldürdüğü geceyi anlattı.

KATLİAMDAN sonra gözaltına alınan Selahattin Yıldırım, eşi ile annesi arasında bitip tükenmeyen kavgaların yarattığı birikim yüzünden cinayetleri işlediğini öne sürdü. Yüksek tansiyon hastası babasının da bu kavgalar yüzünden felç olduğunu iddia eden Selahattin Yıldırım, dün çıkarıldığı Küçükçekmece Nöbetçi 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. İşte Yıldırım’ın ifadesine yansıyan katliamdan satırbaşları:

O gece kız arkadaşımla yemeğe çıkmayı düşünüyordum. Daha önce evdekilere, Florya'dan almayı düşündüğüm evi anlattım. Oturduğumuz semtte huzurlu değildik. Eşim ile annem arasında sorunlar vardı. Yeni bir ev alırsam eşya alma ve taşınma telaşıyla araları düzelir diye düşünmüştüm.

Babam olumlu baktı, annem ve çocuklarım sevindi. Bir tek eşim olumlu bakmadı, ‘‘Ne yaparsanız yapın’’ dedi.

Üzüldüm, bu yüzden telefonuma çağrılar bırakan kız arkadaşımla yemeğe çıkmaktan da vazgeçtim. Eşimin ikram ettiği kahveyi içtim, anneme, babama ve çocuklara da portakal suyu ikram etti.

ÖLÜRLERSE ÖLSÜNLER

Biraz sonra, koltukta annemin başı babamın omzuna yaslanmış vaziyette uyuduklarını gördüm. Oğlumun da yalpalayarak yürüdüğünü fark ettim, kızım ise odasındaydı, yanımıza gelmek istedi yürüyemedi, geri döndü.

Eşim kendisine doldurduğu portakal suyunu içmemişti. Eşimin, meyve sularına zehirli bir madde koyduğundan şüphelendim.

11 Ocak akşamı oğlum Sercan yine bu şekilde yalpalayarak yürüyüp şuurunu kaybetti. H astaneye kaldırdım, 5 gün tedavi gördü. Teşhis konamadı.

Oğlumu o tarihte eşimin zehirlemiş olabileceğini düşündüm. Olay gecesi eşime neden böyle yaptığını sordum, ‘‘Ölürlerse ölsünler’’ dedi. Babamın bastonu ile kafasına vurdum. Sendeleyerek yere düştü. Boğazına ayağımı bastırdım, sonra da başındaki eşarbı boğazına dolayıp sıkıp öldürdüm.

Bir kovaya su koyup annemin ve babamın üzerine döktüm. Hiçbir reaksiyon yoktu. Annemi tutup kaldırdım, sorularıma cevap vermedi. Banyoya götürüp başını su dolu küvete soktum, yine ayılmadı.

Babamın durumuna bakarken oğlum geldi. Bağırmaya başlayınca paniğe kapılıp boğazını sıkarak öldürdüm. Kızım, bizim odada, yatağımızda yatıyordu. Kendisinden geçmiş ve halsiz bir vaziyetteydi. Yaşananları fark ettiğine emindim. Bu yüzden kızımı da atkısıyla boğdum.

Sonra annemin yanına giderek evdeki münakaşaların sebebi olduğu için boğarak öldürdüm.

BABAM GÜNAHSIZ

Babamın başında oturarak yaklaşık 1 saat ağladım. Çünkü babamın bu olaylarda hiçbir günahı yoktu. Kendisini çok seviyordum. O da beni çok severdi. Bana son derece güvenirdi, çünkü bütün malının mülkünün vekáletini bana vermişti. Babamın vücuduna iğne batırıyorum reaksiyon vermiyordu. Nabzı atıyordu. Ona kıyamadım.

Evden çıkıp depoya gittim. Depodan 3'er litrelik 6 veya 9 kutu tiner aldım. Eve çıkıp tinerleri her tarafa döktüm. Önce çakmakla holü ateşe verdim, ama ayağımla söndürdüm.

Tek sağ kalan babamdı, onu da öldürdükten sanra kaçmaya karar verdim. Babamın boynuna bir bez parçası geçirip sıktım ve evin salon perdelerini açtım, amacım komşular evdeki yangını görsün ve gelsin diyeydi, hatta mutfaktaki fırının düğmelerini de açtım, ancak ocağı yakmadım.

Mutfaktan iki adet siyah plastik saplı bıçak aldım. Babamın ruhsatlı bir tabancası vardı, bulsaydım bu tabancayla intihar edecektim.

Portakal suyunu pet şişeye doldurdum. Pet şişeyi ve bardağı alıp evi ateşe verdikten sonra evden çıktım. Arabama bindim ve herhangi bir yön belirlemeden şuursuzca hareket ettim.

Soğuksu (Mahallesi) sahiline indim, oradan E-5 karayoluna çıkıp Tekirdağ istikametine gittim. Yolda portakal suyunu içtim, şişeyi de attım.

Babama, eşime ve kendime ait cep telefonlarını yolda kırıp attım. Portakal suyundaki ilaç etkisini gösterdiği için sonrasını hatırlamıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!