Katil taksici seviyor

Güncelleme Tarihi:

Katil taksici seviyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ender Urtenur adında bir taksi şoförü iki yıl önce öldü. Cesedi Haliç'te bulundu. Otopsi raporunun 1.5 yıl sonra verilmesi, katilin aranmamasının tek suçlusu aileye göre yoksulluk. Ender Urtenur, taksici ölümlerinde ne ilk ne de son. Önceki gün de İstanbul'da Nihat Savayı, İzmir'de Şemsettin Aksungur isimli taksiciler öldürüldü. Tabii insan düşünmeden edemiyor: Katiller neden taksicileri bu kadar seviyor acaba?

Kapı çalındı. Yüreği ağza getiren cinsinden. Uykusu ağırdı, ama kalktı. Hava ağarmak üzereydi. Abartılı bir kalp çarpıntısı yaşamadan yürüdü kapıya. Gelenin yüzü ifadesizdi. İlk kelimelerden sonra uğuldamaya başlayan kulakları birkaç kelimeyi seçebildi yalnızca. Kardeşi ölmüştü ve cesedi Haliç'te bulunmuştu.

Bu sahnenin yaşanmasından 9-10 saat öncesi. Saat 22.30 suları. İnanılmaz bir yağmur yağıyor İstanbul'a. Kadıköy rıhtımındaki taksi durağının telefonu çalıyor. Arayan Kadıköy-Eminönü arasında motor işleten Mustafa Lefkur; Ender'i istiyor telefona. Arkadaşı Ender'in müşteri götürdüğünü söylüyor. ‘‘Peki o zaman’’ diyor Mustafa: ‘‘Dönünce bizi Eminönü'nden, her zamanki yerden almaya gelsin!’’ Bir saat sonra Ender Eminönü'ne doğru hareket ediyor. Ve bir daha dönmüyor. Ender Ertenur'un öldüğü gece yaşananların özeti bu. Ailesinin ve taksi durağındaki arkadaşlarının gözünden.

Takside cinayet sohbeti

Birazdan anlatacağımız Ender Urtenur'un öyküsü kadar bize geliş şekli de ilginç. Geçtiğimiz hafta fotomuhabiri arkadaşımız Senih Gürmen bir taksiye bindi. Çoğunlukla olduğu gibi taksi şoförüyle (İsminin sonradan Cemil Urtenur olduğunu öğrendik) sohbet etmeye başladı. Senih'in Hürriyet İstanbul'da çalıştığını öğrenen taksici birden heyecanlandı. Yarı yalvarır bir ifadeyle kardeşinin iki yıl önce öldürüldüğünü, cesedinin Haliç'te bulunduğunu ama katillerinin ortada olmadığını anlattı. Hatta polisin katil aramadığını bile... Senih, aynı gün öyküyü gazetede anlattı. İki gün sonra taksici Cemil Urtenur'un Sahrayı Cedit'te kalabalık ailesiyle birlikte yaşadığı evindeydik.

Urtenur ailesi Karslı göçmen bir aile. Aynı evde yaşlı anne ve baba, Senih'le görüşen Cemil Urtenur, karısı ve iki çocuğu, ölen Ender'in karısı ve iki çocuğu kalıyor. Yani tam dokuz kişi aynı çatı altında yaşıyor. Urtenur ailesi kısıtlı imkanlarına rağmen Ender'in karısı ve iki çocuğuna bakmaya devam ediyor.

Cemil anlatıyor önce: ‘‘Kadıköy'deki taksi durağında çalışıyorduk. Olay günü saat 22.30 civarında kendisini Eminönü'ne çağırmışlar. Ender, motor kaptanlarını her gece Eminönü'nden alıp Anadolu Yakası'ndaki evlerine taşırdı. O gece de Ender'i Muharrem Lefkur aramış ve kendilerini Eminönü'nden almasını istemiş. Geceyarısına doğru yanlarına gitmiş. Uzun süre birlikte oturmuşlar. Sonra Ender, Şaban Kaptan'ı evine bırakmak için ayrılırken, Muharrem Lefkur kendisine ‘Gitme, ortalık çok kötü’ demiş. Ama Ender, Şaban Kaptan'ı bırakıp geri dönmüş. Bundan sonrası ise karanlık. Ne olduğuna dair hiçbir şey bilinmiyor. Sabah saatlerinde cesedi bulundu. Aradan iki yıl geçti ama kimse nasıl öldüğünü bile araştırmadı. Polise, savcılığa yaptığımız başvurular sonuçsuz kaldı.’’

Taksi de ortada yok

Cemil'in kafasını kurcalayan sorulardan biri ise Ender'in çalıştığı taksi. 34 TEZ 39 plakalı ticari taksi Ender'in öldüğü gece ortada yokmuş. Aradan geçen iki yıla rağmen taksiden herhangi bir ize rastlanmamış: ‘‘Taksi bulunamadı. Ender trafik kazası geçirdi desek, ortada ne kaza izi ne de taksi var. Taksinin de suda olması gerekirdi ama yok. Olay gasptı desek parası ve değerli birkaç eşyası bulunduğunda cebindeydi. Gerçekten perişanız. Yalnızca kardeşime ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.’’

ADLİ TIPÇI RAPORA ŞAŞIRDI

ENDER Ertenur'un ailesi en çok Adli Tıp raporunun üstünde duruyor. Ailenin kuşkusunu arttıran neden raporun Ender'in ölümünden 1.5 yıl sonra verilmiş olması. Bunun yanında kim olduğunu bilmedikleri bir resmi giyimli zabıta memurunun ara sıra raporu sorması ailenin kuşkusunu daha da arttırmış. Bütün bunların dışında Ender Ertenur'un otopsi raporunu bir Adli Tıp uzmanına yorumlattık. Raporu inceleyen uzmanın anlattıkları olayı daha ilginçleştirdi:

‘‘Ölen kişinin kanında yüzde 28 oranında etil alkol bulunmuş. Yani ölmeden önce az miktarda da olsa alkol almış. Oysa en son gördüğü kişilerden biri alkol almadıklarını yalnızca çay içtiklerini söylüyor. Dikkatimi çeken ilk şey morgla birinci rapor arasında uyumsuzluk olması. Birinci kurul morgta yapılan otopside bulunan travmayı devre dışı bırakmış. Bu tip bir durumda vakanın Genel Kurul'da görüşülmesi gerekirdi. Rapor incelendiğinde bana göre de ölüm nedeni suda boğulma. Gerçi cigerlerinde su bulunmamış ama yaz aylarında bu tip vakalar olabiliyor. Ama morg raporunun teyit ettiği bir başka şey var ki, bu kişi travmaya da maruz kalmış. Kişide sıyrıklar, ekimozlar var. Sırtında derin bir iz var. Ben olsam bu duruma kuşkulu yaklaşırdım. Raporda ayrıca kişinin kalbinden bir parça alınmış ve kalp hastalığı olduğu sonuca aktarılmış. Ama rapora aktaracak kadar önemli bir durum yok ortada.’’

İFADELER ÇELİŞKİLİ

ENDER Urtenur'un öyküsünde olay gecesi onunla birlikte olan kişilerin ifadeleri dikkat çekiyor. Ender'in taksici arkadaşları ve motor kaptanlarının anlattıkları şöyle:

MUHARREM LEFKUR: ‘‘Ender'i 15 yıldır tanırım. Bu mevsimde gece geç saatlere kadar boğaz turu düzenlendiği için motoru Eminönü Ticaret Odası önüne bağlayıp eve gitmek için Ender'i çağırdık. 00.30 sıralarında geldi. Saat 01.30 sıralarında Şaban Kaptan'ı evine götürüp geldi. (Burada bir parantez açmak gerekiyor. Çünkü Ender'in Kadıköy'deki taksi durağında çalışan arkadaşlarından biri Ender'i sabah 05.00 sularında Boğaz Köprüsü'nde Avrupa Yakası'na geçerken görmüş. Yani Şaban Kaptan'ın eve bırakılma saatinde çelişki var.) Süleyman İyidere, İsmail İnanlı, Zeki Kaptan ve Yavuz Tüfekti ile birlikte oturup muhabbet ettik. İçki içmedik. Saat 03.00'e doğru Süleyman İyidere kendi arabasıyla gitti. Bu sırada karnımız acıktı ve sigaramız bitti. Ender sigara ve yiyecek almak üzere yanımızdan ayrıldı. Sabah 07.00'ye kadar bekledik. Gelmeyince de motorla Kadıköy'e geçtik.’’

SÜLEYMAN İYİDERE: ‘‘Olay akşamı içki içmedik. Yalnızca çay içtik. (Adli Tıp raporuna göre ise Ender'in kanında alkol bulundu.) Ender, çok yorgun olduğunu söyledi. Hatta halat yığınlarının üstüne oturup dinlendi. Hava çok yağışlıydı. Arabasını benim arabamın yanına parketmişti. Oradan çıkmak için manevra yapması gerekiyordu ve orası çok karanlıktı.)

TAKSİCİ ARKADAŞI: ‘‘Ender, her zaman motor kaptanlarını gece Eminönü'nden alıp Anadolu Yakası'na getirirdi. O gece de onları almak için gitti. Sabah 05.00 civarında da Ender'i Boğaz köprüsü'nde yeniden Avrupa Yakası'na geçerken gördük. Daha bu saatte birini bırakmış diye düşündük.’’

TAKSİCİ ARKADAŞI: ‘‘Ender'in cesedini onu çağıran Muharrem Lefkur'un motoruna sandığını bırakan boyacı çocuk bulmuş. Sabahın 7'sinde o yağmurda herhalde çocuk boyaya çıkmayacaktı.’’

TAKSİ DURAĞINDAN ÇOCUKLUK ARKADAŞI: ‘‘Hiçbir düşmanı, hastalığı yoktu. 25 yaşındaydı zaten. O gece İstanbul'da inanılmaz bir yağmur yağıyordu. Eğer kaza yaparak Haliç'e uçmuşsa camlarının kapalı olması lazım. Nasıl su üstüne çıkacak. Üstelik herkes bilir ki, suda boğulan bir adam balon gibi olaydan bir saat sonra su üstüne çıkmaz. Zaten ciğerlerinde de su bulunmamış. Olayı duyar duymaz bütün Eminönü sahilini arabalarla dolaşıp kaza izi aradık bulamadık. Zaten arabası da ortada yok.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!