Güncelleme Tarihi:
Katalonya'daki en büyük siyasi parti olan ve bu zamana kadar İspanyol devletine bağlı siyaset yürüten Yönelim ve Birlik (CIU) Partisi, ekonomik krizin etkisiyle ilk kez bağımsızlık yanlısı bir politika yapmaya başladı.
CIU lideri Artur Mas, seçim kampanyası sırasında “bağımsızlık” ifadesini kullanmaktan çekinip, bunun yerine “halkın kendi geleceğine karar verme hakkı” demeyi tercih etti. 2014 yılında hedeflediği bağımsızlık yanlısı referandum sürecini güçlü bir şekilde yürütebilmek için 135 sandalyeli Katalan parlamentosunda mutlak çoğunluk isteyen Mas, azınlık hükümeti kurma olasılığına ilişkin de açık kapı bıraktı.
Mas, Katalan parlamentosunda mutlak çoğunluğu elde edecek bir seçim sonucu çıkmaması halinde bile, “Katalonya'nın egemenliğine yönelik Katalanların kendi geleceklerine karar verme hakkının sağlanacağı bir kamuoyu yoklaması yapılmasını garanti edeceklerini” savundu. Mas, ekonomik krizle ilgili olarak ise “iktidara kim gelirse gelsin yeni kesintiler yapmak zorunda kalacaktır” diyerek, önümüzdeki dönemde Katalonya'da yeni kemer sıkma politikaları uygulanacağının sinyalini verdi.
Mas, son bir haftadır ortaya atılan, kendisinin ve eski CIU Başkanı Jordi Pujol'un “İsviçre bankalarında hesabı olduğu” iddialarından dolayı İspanya merkez hükümetini suçlayarak, böyle bir banka hesabının olmadığını ve gerekirse iddiayı ortaya atanlara karşı dava açacağını söyledi.
ERC, AB'NİN KATALONYA'YI ALACAĞINDAN EMİN
Öte yandan, bağımsızlık yanlısı politikaya geçmişten bu yana en fazla desteği veren, CIU'yu “bağımsızlık fikrini çalmakla” suçlayan Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) partisinin Pazar günkü erken seçimlerde oylarını artırması bekleniyor.
AA muhabirinin aldığı görüşlerde, ERC Genel Sekreteri Lluis Salvado, “Madrid'e çok fazla vergi ödüyoruz ve bunun geri dönüşümü yok. Biz zengin bir ülkeyiz ama gayri safi yurt içi gelirimizin yaklaşık yüzde 9'unu İspanya'ya veriyoruz. Bu ekonomimize çok zarar veriyor. Buna daha fazla tolerans gösteremeyiz. Katalonya'nın, Danimarka, İsveç gibi kendi ekonomisini yürütecek kaynakları var. Diğer yandan biz kurulduğumuzdan bu yana Avrupacı bir ülkeyiz. Avrupalı ortaklarımızdan bizim aldığımız bilgilere göre, AB'de hiç kimse bağımsız bir Katalonya'ya karşı girişim başlatmıyor. Bunu yaparlarsa saçma olur çünkü AB her geçen yıl yeni üye ülkelerle büyüyen bir kurum” ifadelerini kullandı.
SOSYALİSTLER, BAĞIMSIZ DEĞİL, FEDERAL BİR KATALONYA İSTİYOR
Katalonya'da ikinci büyük siyasi parti olan ancak parti içi yaşanan sorunlardan dolayı son yıllardaki oy kaybının bu seçimlerde devam etmesi beklenen Katalonya Sosyalist Partisi (PSC), bağımsızlık yerine özerklik hakları daha gelişmiş, federal bir Katalan talep ediyor.
PSC lideri Pere Navarro, seçim öncesi açıklamalarında şu noktaları ön plana çıkardı:
“CIU yaptığı hataları bağımsızlık referandumunu ortaya atarak örtmeye çalışıyor. CIU, 2010 yılında seçimleri kazandığında işsizliği yarıya düşüreceğini, ekonomiyi tekrardan canlandıracağını vaad etti. Ama Katalonya'da her gün ortalama 837 kişi işini kaybeder duruma geldi. Katalonya ekonomisi, 2010'da yüzde 0,1'lik büyüme, 2011'de ise yüzde 1,5'lik küçülme kaydetti. Mas, yeni bir mali anlaşma için Madrid'e her gidişinde eli boş döndü. Katalonya'da şu anda daha az öğretmen, daha çok öğrenci var. Üniversite öğrencileri harçlara yapılan yüzde 65'lik zammı ödeyemiyor. Sağlık sistemi çöktü, eczacılar grevde, ameliyat sırası bekleyenler arttı. PSC olarak bizim istediğimiz Madrid ile daha dengeli, saygılı yeni bir anlaşma yapmak. İspanya Anayasası'nda derin değişiklikler yapılmalı. ABD, Kanada veya Almanya'daki gibi bir federal yapı getirilebilir. Bu seçimlerde Katalonya'da bir kimlik sınavı yapılmamalı. Katalanların 3'te 2'si kendisini hem Katalan hem de İspanyol hissediyor”.
Katalonya'da, İspanyol milliyetçiliğinin tek savunucusu olarak gözüken Katalonya Halk Partisi (PPC) ise mevcut İspanya Anayasası'nda bir değişikliğe gitmeden, İspanyol devleti ile hiçbir şekilde bağları koparmadan, Katalonya'nın özerklik statüsünün “güncelleştirilmesini” istiyor. PPC'nin lideri Alicia Sanchez-Camacho, Katalonya içindeki İspanya karşıtı söylemleri “İspanyol hükümetinden 12 milyar avrodan fazla para alırken, (İspanya, bizden çalıyor) denilemez” diyerek eleştirdi.
Siyasi parti olarak 6 yıllık çok kısa bir geçmişi olan ancak yükselen bir grafik çizen, Katalonya'nın İspanya'ya bağlı olarak yoluna devam etmesini savunan “Ciutadans” partisinin sözcüsü Jordi Canas da “Katalonya'da bağımsızlık isteyen siyasi partiler, ekonomik krizi kullandılar. Onlar, ekonomik krizden dolayı umutsuz olan insanlara fantezi satıyor. Oysa, Katalonya'daki şirketlerin birçoğu, olası bir bağımsızlığın kendileri için felaket olduğunu biliyor. Halk, olası bir bağımsızlıkta, emekli maaşlarını, işsizlik paralarını kimin ödeyeceğini, bitecek AB fonlarının yerinin nasıl doldurulacağını bilmeli. Katalonya ayrılırsa İspanya pazarı 40 milyonluk bir pazar olarak kalmaya devam edecek, öyle olunca büyük fabrikalar neden Katalonya'da kalmaya devam etsin? Bunları konuşmak korku yaratmak değil, sorumlu olmaktır. Diğer yandan bağımsızlık konusu toplum içinde de tehlikeli bir hal almaya başladı. Çocukluk arkadaşlarımla artık bir araya geldiğimizde politika konuşamaz olduk. Çünkü her seferinde kavgayla bitiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Yaklaşık 5 milyon 250 bin seçmenin kayıtlı olduğu seçimler öncesinde, Sosyolojik Araştırmalar Enstitüsü'nün (CIS) yayınladığı son anket sonuçları ve partilerin mevcut durumda sahip olduğu milletvekilleri şu şekilde oluşuyor:
"Yönelim ve Birlik CIU 63-64 (62), Katalonya Sosyalist Partisi PSC 19 (28), Katalonya Cumhuriyetçi Solu ERC 17 (10), Katalonya Halk Partisi PPC 16-17 (18), Yeşiller ve Birleşik Sol ittifakı ICV-EUIA 11 (10), Ciutadans 7 (3), Bağımsızlık için Dayanışma SI 1 (4)."