Mekke’de karşılaştıkları baskılarından kurtulmanın bir yolu olarak, Medinelilerle yapılan II. Akabe Biatı’nın hemen ardından Hz. Muhammed, Müslümanların hicret etmelerini istedi. Medineliler, “Hz. Muhammed’i ve diğer Müslümanları koruma, gerekirse savaşma” sözü vermişlerdi. Rivayetlere göre 622 yılının Nisan aylarında başladı hicret süreci.
Cebrail’in uyarısıHemen hemen tüm Müslümanların Mekke’den ayrılmalarını bekleyen, Hz. Muhammed’e hicret emrini ise Cebrail iletti. Kimi kaynaklara göre 9 Eylül akşamı, Cebrail’in “Bu gece, her zaman yatmakta olduğun yatağında yatmayacaksın, evini terk edeceksin” uyarısıyla evinden ayrıldı; yatağına Hz. Ali’yi yatırarak. Hz. Muhammed’in hicretinin ilk günlerinde yanında sadece Hz. Ebubekir vardı. Hz. Muhammed’in “Acele etme, belki Allah sana bir arkadaş bulur” diyerek beklemesini söylediği Hz. Ebubekir, bu yolculuğa iki deve alarak hazırlanmıştı.
Rehberleri Uraykıt
13 Eylül akşamına kadar Serv Dağı mağarasında saklandılar. Bu süre içinde Hz. Ebubekir’in kızı, oğlu ve yardımcısı Amir b. Füheyre zaman zaman mağaraya geldi. Sonrasında henüz Müslüman olmamış Abdullah b. Uraykıt’ın rehberliğinde yola çıkıldı. Uraykıt yanında Ebubekir’in aldığı develeri de getirmişti.
Hz. Muhammed bedelini ödeyerek develerden birini aldı ve ismini “Kasva” koydu. Ki “Adba” ve “Cedva” olarak da anıldı İslam tarihinde. Hemen hemen tüm Müslümanların bildiği bir meseldir; Hz. Muhammed Medine’ye vardığında Kasva’nın ilk çöktüğü yere Mescid-i Nebi (Peygamber Mescidi) yapıldı. Hz. Muhammed, mescit tamamlanana kadar da Kasva’nın çöktüğü en yakın evde; Zeyd oğlu Halid’in evinde konakladı.
Maide suresi ve Kasva
Kasva’yı Müslümanlar için ölümsüz kılan bir başka rivayet de Maide suresiyle ilgilidir. Maide Suresi’nin büyük bir kısmının Hz Muhammed’e Kasva’nın sırtındayken indiğine inanılır. 112 ve 114. ayetlerde, Hz. İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sureye bu isim verilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı yapılan “Kuran Yolu Türkçe Meali ve Tefsiri” adlı eserin “Maide Suresi’nin Fazileti” bölümünde Abdullah b.Amr b.As’ın rivayeti şöyle aktarılır: “Hz. Peygamber bineği üzerinde iken ona Maide suresi indi. Binek taşıyamadı, bunun üzerine Hz. Peygamber bineğinden indi.”
Surelere isim veren ayetler:
MAİDE Suresi: Mushaftaki sıralamada 5, iniş sırasına göre 112. olan ve 120 ayetten oluşan sure, ismini 112 ve 115. ayetlerde geçen “Maide -
yemek sofrası” sözcüğünden alır. Ayette, Havarilerin isteği üzerine Hz. İsa’nın gökten bir “yemek sofrası” yani “Maide” indirilmesi için ettiği dua konu edilir:
“...Hani havariler de, ‘Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?’ demişlerdi. İsa da, ‘Eğer müminler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının’ demişti... Allah da, ‘Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkar ederse artık ben ona kainatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim’ demişti.”
Aralıksız oruç olur mu
DİN İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’ndan:
Soru: Üç Aylar olarak adlandırılan, Recep, Şaban, Ramazan aylarının aralıksız olarak oruçla geçirilmesinin sakıncası var mıdır?
Yanıt: Halk arasında bilindiği şekilde üç aylar orucu olmayıp ancak Recep ve Şaban aylarında; Hz. Peygamber’in diğer aylara göre daha fazla nafile olarak oruç tuttuğu hadis kaynaklarında yer alır. Ramazan ayında oruç tutmak ise farzdır. Bunun dışında Pazartesi, Perşembe günleri ile Hicri ayların 13, 14 ve 15’i gibi belirli günlerinde nafile oruç tuttuğu bilinmektedir. Ancak Recep ve Saban aylarında Hz. Peygamber’in aralıksız oruç tuttuğuna dair sahih kaynaklarda herhangi bir rivayet bulunmamaktadır.
Ramazan SözlüğüMAŞAALLAH: Üç bölümden oluşur; ‘Şey’ anlamına gelen ‘mâ’ ile ‘istedi, diledi’ anlamına gelen ‘şâe’ fiili ve Allah ismi ve? ‘Allah’ın istediği şey’ demektir. Maşallah, “Allah’ın istediği şey olur, istemediği şey olmaz” yargısının kısaltılmış hali olarak kullanılır. Türk toplumunda “Allah’ın dediği olur” şeklinde de kullanılır. Maşallah, halkın dilinde bir güzellik, iyilik, nimet ve başarı karşısında hayret ve takdir ifadesi olarak kullanılır. Bu kullanım ise Araf Suresi’nin “(Ey Rasûlüm!) De ki: Ben kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim elbette çok hayır elde ederdim ve bana kötülük dokunmazdı...” ayetiyle, Kehf Suresi’nin “Bağına girdiğin zaman maşaallah, kuvvet yalnız Allah iledir demen gerekmez miydi?...” ayetlerine dayanır. (Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Kavramlar Sözlüğü)
Klimalı camide ramazan uykusuAli LEYLAK/ŞANLIURFA, (DHA)
ŞANLIURFA’da hava sıcaklığı 45 dereceye ulaşırken, susuzluk çeken oruçlular, serinlemenin yolunu klimalı camilere sığınmakta buluyor. Öğle namazı için Hasan Paşa Camii’ne gelen çok sayıda kişi iftar vaktine kadar seccadelerin üzerine koyun koyuna uzanıp uyuyor. Cami içerisinde onlarca kişinin yüzüstü ve sırtüstü yatıp horlayarak uyuması, namaz kılmaya gelenlerin tepkisini çekerken turistleri şaşırtıyor. Hasan Paşa Camisi avlusunda bulunan tahliye kanalında çocukların yüzerek, büyüklerin ise ayaklarını suya batırarak serinlemesine, Balıklıgöl’de devriye görevi yapan polis ekipleri de hoşgörüyle yaklaşıyor.
Nihat Hatipoğlu: Soralım öğrenelim1- Büyük günah işleyenler imani açıdan ne durumdadır?/REMZİYE ÇAKIR/ İSVEÇ
İslami esaslara eksiksiz inandığı halde, çeşitli sebeplerle şirk, küfür dışındaki büyük günahlardan birini işleyen bir kişi günaha girer. İşlediği günahı helal saymadıkça mü’mindir. Bu günahından dolayı ceza görecektir. Ancak bu kişiye tövbe kapısı açıktır. Allah dilerse affeder, dilerse cezalandırır. Ama imanı açıdan mümin olduğu için sonunda cennete girer.
2- Şirk ile küfür arasında herhangi bir fark var mı?/VELİ KARALI/BİLECİK
Küfür şudur: Peygamberimizin Yüce Allah’tan getirdiği kesinlikle sabit olan dini esaslardan birini veya birkaçını inkar etmektir. Şirk ise; Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber ilahlığında, isim, sıfat veya fillerinde Allah’a ortak koşmaktır. Küfür genel, şirk ise daha dar kapsamlıdır. Bir Müslümanın küfre düşmesi zor, şirke düşmesi ise daha kolaydır.
3- Şu anda mucize olabilir mi?/ FATİH ADIVAR/KAYSERİ
Mucize aslında Peygamberlere verilen olağanüstü güç ve haller ile, harikulade şeyleri başarmasıdır. Bu gücü Allah verir ve verilmesi amacı peygamberliğin ispatıdır. Peygamberlerin olacak hakkında -Allah’ın bildirdiği kadar- verdikleri bazı
haberler ileride vuku bulabilir. Mesela; kıyametin alametleriyle ilgili haberler ileride vuku bulacaktır. İşte bunlar da mucize sayılır. Ama bunun dışında bir insanın mucize göstermesi mümkün değildir.
4- Zekâtımı ramazanda çıkarmak zorunda mıyım?/BERNA YILDIZ/ÇORUM
Zekâtınızı istediğiniz zaman hesaplayabilirsiniz. Önemli olan zekât için gerekli olan nisab -80 gr altın ölçüsü- olduktan sonra bir yılı hesap edip zekâtı çıkarmaktır. Ramazan dışında da bu mümkündür.