Güncelleme Tarihi:
ECEVİT ŞAPKASIYLA SELAMLAMIŞTI - FOTO GALERİ
BÖYLE KASKET GİYDİ / WEB TV
İŞTE Ege'desonsöz'den HASAN DALGIÇ'IN YAZISI
Kasketteki büyük sır
Tarih, 20 Mart 1994. Yerel seçimler hemen öncesi…
Yer, Bornova.
DSP’nin Bornova Belediye Başkan adayı Aysel Bayraktar’a destek mitinginden önce kurulan bir stant var.
Standı bizzat kuran ve başında satış yapan kişi Rahşan Ecevit.
DSP’nin kuruşa muhtaç olduğu dönem. Parti gelir bulmak için kıvranıyor.
Rahşan Hanım canına dişine takmış partiye gelir için eşi Bülent Ecevit’in imzalı kartpostallarını, parti rozetlerini ve onunla simgeleşen kasketleri satıyor.
***
O dönemde DSP Gaziemir İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Tülü ve eşi Ayşe Tülü de miting alanında.
Bülent Ecevit’in imzalı bir fotoğrafı ile bir kaşkol ve bir de kasket alıyorlar.
Aldıklarını da birer ‘kutsal emanet’ gibi evlerinde saklıyorlar.
***
Tarih, 20 Mayıs 2010. CHP’nin şimdiden tarihe geçen kurultayının öncesi…
Ankara’da olan CHP Gaziemir İlçe Başkanı Yüksel Demirsoy, İzmir’de olan İlçe Sekreteri ve Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’un eşi Birsen Şenol’u arıyor.
Herkesin Bülent Ecevit’e benzerliğini konuştuğu Kemal Kılıçdaroğlu’na vermek üzere bir hediye almalarını rica ediyor.
Düşünülen hediye, Bülent Ecevit’le simgeleşmiş olan bir kasket.
Birsen Hanım gençlik kolları üyesi bir gence kasket alması için talimat veriyor.
***
O genç CHP’li tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın yolunu tutuyor.
Ancak, hüsran.
İstenilen kasketi bulamıyor. Çünkü şapkacılar kışlık ürünlerini depolarına kaldırmışlar.
Zaman dar olduğu için panik halinde aramayı sürdürürken aklına 2004 seçimleri öncesi CHP’ye katılan Aydın Tülü geliyor.
“Bilse bilse o bilir nerede satıldığını” diye düşünüyor.
***
Aydın Bey’in aklına 1994 yılından beri gardırobunda sakladığı ‘kutsal emanet’ geliyor. İkilemde kalıyor.
Büyük saygı duyduğu Rahşan Hanım’ın elinden bizzat satın aldığı kasketi vermek hiç de kolay değil.
Ancak hediyenin, “Duruşu, söylemi, tavır ve davranışlarıyla” çok benziyor dediği Kemal Kılıçdaroğlu’na gidecek olması da önemli.
Kendisi için zor olan kararı veriyor ve “Gelin buraya aradığınız bende” diyor.
***
1994 yılında Aysel Bayraktar ve diğer adaylara seçim kazandıran ‘uğurlu kasketin’ Ankara yolculuğu başlıyor.
***
Tarih, 22 Mayıs 2010. Yer, Ankara Spor Salonu.
CHP’nin 33. kurultayının yapıldığı salonda heyecanı herkesten fazla olan bir kişi var.
O kişi, CHP Gaziemir Yüksel Demirsoy.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı tarihi konuşmanın bitmesini beklerken platforma ilerliyor.
Merdivenlerde polislerden, özel güvenlik görevlilerinden ve gençlik kollarından oluşan müthiş bir koruma duvarı var.
Bu duvarı aşmak kolay değil.
***
Önce, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’a anlatıyor durumu.
Sav, yüreklendiriyor kendisini, “Çok iyi olur” diyerek.
Ardından koruma duvarındakileri tek tek ikna etmeye başlıyor.
Platform üzerindeki son görevliyle konuşurken, Gandi Kemal konuşmasını bitiriyor ve divan görevlileri ile tokalaşmaya başlıyor.
Demirsoy, adeta bir vücut çalımıyla son görevliyi aşıp Kılıçdaroğlu’na ulaşıyor.
“Bir hediye getirdim size İzmir’den” diyor.
***
Paketi açan Gandi Kemal hediyeye bayılıyor ve onlarca kamera ve foto muhabirinin önünde kasketi başına geçiriyor. Ardından elinde kasketle salondakileri selamlıyor.
Salondan müthiş bir alkış ve uğultu yükseliyor.
Alkışlayanların arasında o kasketi 1994 yılında Aydın Tülü’ye satan Rahşan Ecevit de var.
***
Aynı anda İzmir’de televizyon başında Tülü çifti gözyaşları içinde izliyor bu müthiş anları…
Ağlıyorlar.
Çünkü o kasketin onlar için anlamı kelimelerle anlatılacak gibi değil.
Ağlıyorlar.
Çünkü adeta aşık oldukları Karaoğlan’ın kutsal emaneti, daha şimdiden en az onun kadar halkın gönlünde taht kuran bir başka liderin başında.
Ağlıyorlar.
Çünkü Rahşan Hanım’ın canını dişine takarak partisine gelir getirmek için bizzat sattığı kasket, belki de Türkiye’de yeni açılacak bir dönemin simgesi olacak.
***
O kasket Demirsoy’un aracılığıyla Kılıçdaroğlu’na verilirken, Rahşan Hanım’ın “Buraya Bülent Ecevit’in ruhunu getirdim” sözü de gerçekleşmiş oldu.
Ve o kasketin 1994’ten 2010’a uzanan müthiş hikayesini Yüksel Demirsoy ile Birsen Şenol da tüm Türkiye gibi bu satırlardan okuyacak ve belki onların da gözleri yaşaracak.