Güncelleme Tarihi:
Kaset savaşlarına, bir bomba da CHP'den geldi. Çok sayıda CHP milletvekili ile dün Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyen Fikri Sağlar, çete lideri Çakıcı ile işadamı Korkmaz Yiğit'in telefon konuşmalarının bandını basına açıkladı. Sağlar, kasedin kendisine postayla geldiğini söyledi.
Kasette işadamı Yiğit, Türk Ticaret Bankası'nı almak istediğini belirterek, Çakıcı'dan diğer isteklileri devreden çıkarmasını istiyor. Sağlar, ‘‘Bu konuşmaları, belli ki devletini seven kamu görevlileri kaydetmiş. ‘Temiz toplum yolunda CHP'ye güvendiğimiz için kasedi size gönderiyoruz' diye bir not da vardı’’ dedi.
Basına açıklanan kasedin devlet yetkililerinin de elinde olduğunu söyleyen Sağlar, ‘‘Burada önemli olan, neden bu kaset konusunda gerekenlerin şimdiye kadar yapılmadığıdır’’ dedi. Sağlar, kasedin birer kopyasını da Başbakan Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Ecevit ve TBMM Başkanı Çetin’e vereceğini bildirdi.
CHP İçel Milletvekili Sağlar, kasedin CHP Meclis Grup Yönetim Kurulu'nda değerlendirildiğini söyledi. Sağlar, Meclis'e verilecek bir araştırma önergesi ile birlikte kamuoyuna açıklanmasına karar verdiklerini de bildirdi.
1. konuşma
İşadamları canını seviyorsa bankaya girmesin
Ç: Abi merhaba, nasılsın?
Y: Sağol canım iyiyim, ne yapalım paldır küldür çalışıyoruz. Şimdi ben sana burayla alakalı son tablo hakkında bir bilgi vereyim. Şu ana kadar 10 kişi dosya aldı. Ancak biz yetkililerle de konuşuyoruz, 25-30 kişinin alacağını söylüyorlar. Bu 10 kişi, Türkiye'nin ilk 10 büyüğüdür.
Ç: İsim verebilir misin abi.
Y: Ben isimleri sonra alacağım. Çünkü şimdi burada şöyle bir sorun var. Bazıları isimsiz aldılar. Onların arkasında da kuruluşların olacağı belli, söyleniyor. Ve şimdi şöyle birşey yapıyorlar. Hazine, bu insanları çağırıp, tek tek görüşecek. Bu nedenle resmen dosya alınması lazım. Mesala ben şu anda kendi adıma dosyayı almadım, başkasının adına aldım.
Ç: Evet abi.
Y: Şimdi bir hafta sonra Hazine bu insanları çağıracağı için hakikaten ilgilenen, hakiki kuruluşların isimleri çıkacak. Bir Hollanda bankası dosya aldı yabancılardan. Bir de Citibank'ın olduğu söyleniyor. Citibank, resmen şu anda almadı ama birisinin Citibank olduğu söyleniyor. Şu anda Koç ve Sabancı kesin. Efendime söyleyeyim, sanıyorum ki 4 Haziran'da teklifler verilecek.
Ç: Evet abi.
Y: Senin de konuya el atacağın zaman o zamandır diye düşünüyorum. Şu anda alacağımız insan dosyayı almış olabilir de, ilgilenmez. İlgilenmeyecek insanla, gereksiz yere konuşmayı akılcı bulmuyorum.
Ç: Anladım abi.
Y: Anlatabildim mi hayatım?
Ç: Anlıyorum.
Y: Biz içerden de bilgi alıyoruz, sevgili kardeşim.
Ç: Yani yabancılar giremez, gazeteye bir yazı veririm ben, yani hangi ülkenin bankası girerse deriz ki, 'Onların elçiliğini...' anlıyor musun, duyururuz. İşadamları da canını seviyorsa bu bankaya kimse gitmesin.
Y: Bravo. Bir kere biz şimdi kimlerin hakiki ilgili olduğunu öğrenelim.
Ç: Evet.
Y: Peki içerden kim dosya alıyor, kim hangi soruları soruyor, mesela Çukurova çok ciddi ilgileniyor.
Ç: Kim o şey mi...
Y: Mehmet Karamehmet. Onun adına Ali İhsan Karacan ilgileniyor tabii.
Ç: Kimdir bu?
Y: Bu eski SPK başkanıydı. Şimdi Çukurova'da çalışıyor. Yani Mehmet Ali Karamehmet'tir, o memur önemli değil.
Ç: Anlıyorum. Peki sen kesinsin bu konuda değil mi abi?
Y: Şu anda eğer Allah bir mani, keder vermezse kesin gibi gözüküyorum. Tabii bunun için de senle benim önceden bir konuşmam lazım. Bunu da önümüzdeki haftasonunda belirlememiz lazım, nasıl konuşacağımızı.
Ç: Ben bir yerden sizi aradım, yenge hanım falan çıktı.
Y: Biliyorum, biliyorum.
Ç: Oraya geçerseniz, oradan ben hemen sizinle irtibata geçerim.
Y: Tamam canım. Şimdi önümüzdeki haftasonunda bunu öyle organize edecek şekilde sen de kendini hazırlamalısın. Hem olay ortaya çıkar hem ben senle görüşecek hale gelirim. Sen nasıl istiyorsan, ben oralarda olurum, oradan senle temasa geçerim.
Ç: Oldu abi, ben size hürmet ediyorum.
Y: Sağol canım, sağol teşekkür ediyorum.
2. konuşma
Y: İyiyim canım, sen nasılsın?
Ç: Teşekkür ediyorum, ne yaptınız?
Y: Ben bankanın yönetim kurulundaydım. Nasılsın, iyi misin?
Ç: İyiyim vallahi Korkmaz Abi, sağlığına duacıyım.
Y: Vallahi iyisin, vallahi iyisin. Buyur canım.
Ç: Şimdi bu Ali Balkaner. Ben dün avukatı aradım.
Y: Dün ben onunla yemekteydim. İşte nereden kuşlar mı söylemiş, kim söylemişse ki, biz bunları hep saklı tutmaya çalışırız efendim...Sen burayı mutlaka almalısın. Acaba beni mi yokladı, ağzımı mı yokladı, sen burayı mutlaka almalısın. Hatta orada senin adını vererek, o kardeşimin de sana yardımcı olmasını sağlarım gibi birtakım gevezelikler yaptı. Ben de dinledim.
Ç: Şimdi ordan birine diyor ki, 'Ben buraya gireceğim, kardeşim girdiği sürece girmem. Ama başka bir arkadaşım var. Bir arkadaşım, eğer kardeşim isterse o girer.' Anladım burada bir ibnelik var. Şimdi gerçi bana bunu Kamuran Çörtük de haber gönderdi. O ne istiyorsa o olur. Onun doğrultusunda giderim... Çağırsa ben ne dersem o, onu yapar. Herkes burda panik içinde. Belki farkındasın, belki değilsin.
Y: Tabii, tabii.
Ç: Yani herkesin... Ben de ona şöyle bir cümle dedim: 'Benim birinci tercihim, dostum Korkmaz abi dedim. O olduğu sürece ben kimseyle diyaloğa giremem. Yeri geldi mi herkese telefon açacağız, herkes bu işten çekilecek.' Tabii yeri gelirse de, onun için onu aradım, sana bilgi vereyim.
Y: Sağol, varol canım.
Ç: Ben şu ana kadar bana, Bak Kamuran ne isterse ne o olur diyor. Yahya Demirel haber gönderdi bana, ben mesajı bugün verdim Ali Şener'e dedi. Ben Yahya'yı aradım dedim ki; bu ahmak dedim, bu Ali Şener'i dedim bayıltırım. Kimin neyi olursa olsun, ona mı kalmış dedim... Şimdi bak dedim, bu yeri de alacağız, sakın bir yere falan dedim, bak Murat'a da söyle bu bankaya ilgi falan duymayın. Şimdi o, bugün kardeşimi aramış, demiş ki; ben lazım gelen mesajı verdim. Ben ona bir hafta evvel işleri vermiştim.
Y: Hı, hı..
Ç: Herkeste bir panik var tabii.
Y: Şimdi biz, şu anda bekliyoruz. Kimin gireceğini tam öğrendikten sonra görüşüyoruz. Ona göre senle konuştuğumuz şekilde ona göre hareket planımızı belirliyoruz.
Ç: Evet abi. Yani ben kimseyle görüşmüş değilim. Herkese verdiğim...
Y: Hayatım, kimseye şu anda hiçbirşey söyleme. Tamam mı canım?
Ç: Anladım abi. Korkmaz abi, ben kimseyle muhatap olmadım, haberler geliyor, onun için size bilgi verdim.
Y: Ben sana inanıyorum. Peki canım, sağol, varol.
Ç: Bu sanıyorum, Ayhan Şahenk olabilir. Onun bir arkadaşının dediği. Yakın mı onlar abi?
Y: Sanmıyorum, sanmıyorum.
Ç: Bilemiyoruz tabii.
Y: Sen şu anda onu dikkate alma.
Ç: Kimseyi dikkate almıyorum.
Y: Tamam canım. Biz kimlerin gireceğini öğrenelim hayatım.
Ç: Bak mesela, şey sürekli mesaj gönderiyor bana. Dediğim gibi bizim Yüksel Çağlar'a, Cavit. O ne istiyorsa o olur.
3. konuşma
Bir küfür ettim, 20 gün komaya girdi
Y: Efendim.
Ç: Abi merhaba.
Y: Canım, pilim çok zayıf heran kesilebilir, haberin olsun. Kesilirse 5-10 dakikada dolduracağım, tekrar telefonunu bekliyorum. Buyur canım, iyiyim sen nasılsın?
Ç: İyiyim, teşekkür ediyorum. Şimdi bu Sandık, bize haber gönderiyor. Bize diyor, ayın 20'sine kadar kesin bir sözverin ki diyor, biz diyor, sizin verdiğiniz güçlü desteklerle ortak hareket edelim.
Y: Bravo... Son derece, son derece güzel bir nokta bu. Çünkü sandık ve sendika ile bir el sıkışmak lazım.
Ç: Şimdi bir, ikincisi bu Aydoğan anlıyor musun, ben bunu sıkıştırdım abi haberin olsun.
Y: Hangi Aydoğan?
Ç: Bizim Aydoğan.
Y: Avukat...
Ç: Evet, evet o. Bak dedim, Egebank'ı, Yurtbank'ı, İnterbank'ı Cavit'e bütün bankaları bu aldıydı. Ama bu işte benim dediğim insanla ortak hareket etmezse, ben onu üzerim dedim.
Y: Şimdi, Aydoğan benim iyi arkadaşımdır, benim istediğim işe karşı çıkmaz o.
Ç: No, no... Anlamadın orada dediğimi abi. Haberin olsun, onları şimdiden bağladım ben.
Y: İyi yaptın, iyi yaptın.
Ç: Bak geçen gün, bunu bir daha aradım. Bu şimdi Ticaret Bankası konusu gündeme girdikten sonra bizim Erol'dan uzaklaşıyor. Telefonumu kapattı, bu bir daha aradım, buna dedim ki, bak dedim, biliyorsun bu iş için 2 senedir ben bir sürü sıkıntılar... benim halen Türk Ticaret Bankası konusunda 2 arkadaşım yatıyor içerde. Hatta o zaman bana dedi ki, Egebank'ı dedi, Murat Demirel'e aldım, şimdi imzalattım. Yani haberin olsun, onu da anlıyor musun şey yaptım.
Y: Teşekkür ediyorum canım. Şimdilik bu sözünü ettiğin kimlerin aranacağı belli olmadan isimi afişe etmemekte büyük yarar var. Ancak sandık ve sendika ile mutlaka görüşmekte fayda var. Nasıl görüşeceğimizi bir organize et ki, bir temas kuralım.
Ç: Tamam abicim. Yalnız şu 20'sine kadar bunlar kesin bir rant bekliyorlar ki, biz...
Y: 20'sine kadar veririz, veririz 20'sine kadar, tamam mı canım.
Ç: Tamam, abicim. Yani senlen, sandıktan kimlerle görüşeceğimizi bizim Erol arayacak, sizi biraraya getirecek sandıkla. Sandıkla muhatap olan öbür arkadaşımız. Anladın mı? Hatta onların, bazı şeyleri söylemiştim, Erol da..
Y: Tamam canım,
Ç: Evet abi. Aydoğan konusunu da hallettim abi.
Y: Peki canım, teşekkür ediyorum. İyi yaptın, iyi yaptın.
Ç: Zaten Aydoğan'a bir telefon biraz sert açayım, bütün vücut fonksiyonlarını kaybediyor.
(Karşılıklı gülüşmeler)
Ç: Ama fazla üzmüyorum onu. Fazla üzdün mü olmaz. Yalnız ben buna 2.5 sene önce bir küfür ettim, 20 gün anlıyor musun, komaya girdi.
(Gülüşmeler)
Hayatım, şu anda bir şey söyleme
4. konuşma
Abi, seni bu yolda bırakanın anasını...
Ç: İyi akşamlar.
Y: İyi akşamlar, nasılsın canım, iyi misin?
Ç: Sağol. Alirıza bey aramış bugün seni.
Y: Yarın görüşeceğiz. Saat 3 ile 4 arası diğer iki kişiye de getirecek, sandık ve sendika başkanlarını da.
Ç: Evet abicim. Ona lazım gelen öbür arkadaş tarafından konuşuldu, ama sen bu işi ben ona tembih ettirmiştim, senden bahsettirmeyecekler. Senden bahsettirmeyecekler ama, o işi şeyeden, yani ayarlayan. Ben tanımam onu.
Y: Şimdi tamam canım. Gelen insanlar doğru insanlardır, biri sendika başkanı, birisi sandığın başkanı, Alirıza da yönetim kurulu üyesi. O ikisini de alıp getiriyor yarın. Şimdi başka bir sorun var. Şimdi girenleri sana okuyorum. Aydın Bolak, Bayındır, Güriş, Koç, Sabancı, Citibank...
Ç: Evet abi, başka.
Y: Bayraktar, Cavit Çağlar, Başer Colgate...
Ç: Kim bu abi?
Y: Ökkeş Başer, Süzer.
Ç: Süzer mi abi?
Y: Süzer, Polat, Nurol.
Ç: Nurol kimdi abi?
Y: Nurettin ve Oğuz Çarmıklı.
Ç: Başka..
Y: Mehmet Nazif Günal.
Ç: Bu arkadaşım benim.
Y: Peki. Aydın Doğan, Ayhan Şahenk, Ceylan, Mehmet Karamehmet ve Erdoğan Demirören.
Ç: O da arkadaşım.
Y: Gördüğün gibi kimse kalmadı.
(Gülüşmeler)
Ç: Önemli değil.
Y: Şimdi bunların hepsi dosya alanlar. Daha bunların kaçı girer belli değil.
Ç: Öbürü kimdi abi?
Y: Öbürü dediğin ne?
Ç: Mehmet Karamehmet.
Y: Bir de Erdoğan Demirören dedim.
Ç: O da arkadaşım.
Y: Şimdi bunlar dosya alanlar. Kaçı girer, kaçı girmez belli değil. Bugün İstanbul'da bir görüşme oldu. Bu görüşmeye şey katıldı, adını sen söyle, Demirören katıldı, Koç katıldı, bir de Bayındır katıldı.
Ç: Anlıyorum.
Y: Bu bir. Ondan sonra şey aradı, adını sen söyle. Bu Bayındır, Kamuran Çörtük. Bana birisi ile haber gönderdi. 'Korkmaz ilgilenmesin, çünkü alırsa da ilerki tarihte, aldıktan sonra başı belaya girer. Şey, aldıktan sonra zorluk çeker' dedi. Efendim, bu ara şöyle bir mesaj gönderdi ki, 'Senle de bu işin diyaloğunu kurduğunu' ifade etti.
Ç: Neyle yani benlen?
Y: Yani. Sen de ona, tamam arkadaş sen alabilirsin anlamında bir konuşma ifade etti.
Ç: Onla konuşanın babasının ...ne koyayım.
Y: Neyse ben senle alakalı şeyi biliyorum. Ben de şöyle bir cevap gönderdim: 'Ben bu işe giriyorum, bu bir yarıştır, kendisi de girer, ben de girerim. Ha ben aldıktan sonra eğer bir sorun çıkarsa ben bilirim ki bu sorun ondandır.' İşte ben şunlarla diyalog halindeyim, bunlarla diyalog halindeyim gibi. Ben şimdi sana yarın bir başka..
Ç: Sana bir kelime. Seni bu yolda bırakanın anasının ...na sen koyarsın.
Y: (Gülüyor) Akşam bana Mustafa Kefeli geldi.
Ç: De sen ona ki, bu işin arkasında benim olduğumu söyleseydin.
Y: Yok ben onları söylemedim ama o bana yumuşak davrandı. İşte Bayındır ilgili dedi bu işle. Hatta bir ay önce de ben bir biçimde konuştum da senle konuştuğunu ifade etti. Efendim, ama sen bu işe ilgi duyuyorsan, senin de bana yardımcı olacağın yolunda mesaj verdi. Ben de dinledim.
Ç: Ben ona kardeşimle haber gönderdim. Bayındır'ın bana gönderdiği haber şu: O ne derse onun doğrultusunda hareket ederim.
Y: Hı, hıı, daha önce söylemiştin. Şimdi ben senden birşey rica ediyorum. Ben sana yarın bir başka şey bildireceğim, bir başka kanal bildireceğim, oradan görüşeceğiz.
Ç: Tamam abi, yalnız.
Y: Tamam mı canım.
Ç: Ben sana birtek şey söyleyeceğim. Bu benim onur meselem.
Y: Ben sonuna kadar gideceğim.
Ç: Ben de sonuna kadar seninleyim zaten.
Y: Sağol, varol canım
Ç: Ben ayın 29'unda bu işi çözerim.
Y: İnşallah canım.
Ç: Hayırlısı, şimdi Aydın Bolak, Bayındır, Güriş, Koç, Sabancı, Citibank, Bayraktar, Cavit, Ökkeş Başar. Nereli bu. Bu Antep'li mi?
Y: Ya bu Colgate Başar var. Nereli olduğunu bilmiyorum, öğreniriz.
Ç: Önemli değil. Süzer'e zaten bir bağırdın mı kenara çekilir. Polat, haber veririm Nurol'a, Mehmet bunlarda, arkadaşım benim.
Y: Şu anda bir şey yapma, bunlar dosya almış ama ilgilenmeyen olabilir. Dosya almak ilgilenmek değil.
Ç: Şimdi bak ben sana birşey anlatacağım abi. Şimdi burada bizi sıkıntıya sokacak olan insanları ben sana söyleyeyim. Yani çünkü bunlara Mesut yol veriyor. Biri Mehmet Karamehmet, öbürü de Bayındır.
Y: Öteki kim dedin, Mehmet?
Ç: Mehmet Karamehmet
Y: Evet aynen dediğin doğrudur.
Ç: Bunların ikisine Başbakan söz vermiş anladın mı dediğimi abi?
Y: Hı, hıı
Ç: Ama ben işimi biliyorum. Yani anladın mı benim dediğimi.
Y: Ben senden bir şey rica ediyorum. Bu konuşmayı bugün burada bırakalım, yarın yeni kanalda bir görüşelim oldu mu?
Ç: Tamam oldu abicim.
Yiğit: Türkbank ihalesine Çakıcı'yı karıştırmadım
Korkmaz Yiğit, CHP'li Fikri Sağlar ve arkadaşları tarafından basına dağıtılan telefon bantları ve Meclis araştırma önergesiyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
1. Türk Ticaret Bankası ihalesine katılmam, Alaattin Çakıcı'nın değil, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in, daha sonra da Güneş Taner'in yönlendirmesi ile olmuştur. Bu ihaleden önce, Fransa'da Societe Marscillaise de Credit Bankası'nın satın alınması konusunda yaptığım girişim neticesinde, prosedür gereği T.C. Merkez Bankası'na da bilgi vermek zorundaydım. Merkez Bankası Başkanı bu yatırımdan haberdar olunca, benim Türkiye'de banka almamın daha doğru olacağını, önümüzde Türk Ticaret Bankası ihalesi bulunduğunu ve bu ihaleye katılmamın yatırım olarak da çok daha doğru olacağını söylemiştir. Daha sonra Devlet Bakanı Güneş Taner ile yaptığım görüşme sonucunda Fransa'daki banka yatırımından vazgeçerek Türkbank yatırımına girdim.
2. Türk Ticaret Bankası ihalesine katılan herkes için gözden uzak tutulmaması gereken vakıa, Alaattin Çakıcı'nın kendisini Türk Ticaret Bankası ile özdeşleştirmiş olması ve bu işle ilgili olarak kendisi tarafından Adil Öngen'in öldürülmeye teşebbüs edilmesi ve iki adamının da bu yüzden tutuklanmış olmasıdır. Nitekim, CHP'nin araştırma konusu bantları dikkatle incelendiğinde, birçok işadamının banka ile ilgili olarak Alaattin Çakıcı ile görüşmek zorunda kaldıkları açıkça görülmektedir.
3. Türk Ticaret Bankası'nın, yapılacak olan yeni ihalesinde, Alaattin Çakıcı'nın yeni bir vukuata sebebiyet vermemesi için bir yandan kendisini dikkate alırken, yani işin içindeymiş gibi tutarken, diğer yandan Çakıcı'nın kimseyle görüşmemesini sağladım. Banttan geçen konuşmalar dikkatle izlenirse bu durum da açıkça tespit edilebilir.
1. Görüşme:
Korkmaz Yiğit: ‘‘Şu anda görüşmek doğru değil.’’
2. Görüşme:
A.Ç.: ‘‘Yani ben kimse ile bu konuda görüşmüş değilim.’’
K.Y.: ‘‘Hiç kimse ile şu anda hiçbir şey söyleme, hiç kimse üzerine bir şey konuşma.’’
A.Ç.: ‘‘Ben kimse ile muhatap olmadım, haberler geliyor, onun için ben size bilgi verdim.’’
4. ve son görüşme:
K.Y.: ‘‘Bir şey yapma.’’
4. Alaattin Çakıcı'nın bu ihaleye karışmadığı ya da bu akılcı strateji sonucunda karıştırılmadığı, ihaleye katılanların her birinden sorularak öğrenilebilir.
5. Uluslararası Mali Denetim Şirketi Arthur Andersen'in Türk Ticaret Bankası'na biçtiği değer 277 milyon US$'dır. Bu banka kamuoyu önünde yapılan TRT ve birçok özel televizyonun canlı olarak verdiği ihale ile 600 milyon US$'a satılmıştır.
İhaleye iştirak edenlerin sayısının yanı sıra, ihalede bankanın ulaştığı satış değeri de bu ihalede Alaattin Çakıcı'nın ne kadar ilgisinin bulunduğunu açıkça göstermektedir. Türkiye'nin önünü açan özelleştirmelerin her birine bir kulp bulup karalamaya çalışmak sadece ve sadece bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına zarar verir.