Kasayı açtık Menderes'in hediye titizliğini gördük

Güncelleme Tarihi:

Kasayı açtık Menderesin hediye titizliğini gördük
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2005 01:33

Eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine'de memurken iki arkadaşıyla Menderes'in kasasını açtıklarını ve Hazine'ye kaydettirilmiş bir saat bulduklarını Hürriyet'e anlattı.

Eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, bir anısıyla 'devlet büyüklerine hediye'ye yeni boyut getirdi. Erçel, "28 yıl önce eski Hazine binasındaki bir odada görev yapıyorduk. Oradaki dev kasayı merak ettik. Açtırdık, içinden küçük notla Adnan Menderes'e hediye edilmiş saat çıktı" dedi.

MERKEZ Bankası eski Başkanı Gazi Erçel, idam edilen eski başbakan Adnan Menderes'in, kendisine hediye edilen ve Hazine kasasına emanet olarak kaydettirdiği kol saatiyle karşılaşma öyküsünü Hürriyet'e anlattı. Erçel, bundan 28 yıl önce, bankalar yeminli murakıbıyken, hesap uzmanı Ali Kocatürk ve Maliye Müfettişi Haluk Serden Gürsel ile birlikte çalışırken yaşadıkları bu olaydan çok etkilendiğini söyledi. Halen Gümrük Müsteşarlığı olarak kullanılan, eski Başbakanlık binası ve sonraki Hazine Genel Sekreterliği'nde yaşanan gerçek öyküyü, önceki gün Sabah gazetesindeki köşesinde "Yaşamın yedi kuralı" başlığıyla aktaran Erçel, bu tarihi anekdotun ayrıntılarını, bizimle şöyle paylaştı:

KASANIN BOYU BENDEN UZUNDU:

Ulus'taki binada, kapıdan içeriye girince Hazine Genel Sekreteri'nin odası vardı. Onun karşısındaki küçücük bir odada; ben, şimdi New York'ta yaşayan hesap uzmanı arkadaşım Ali Kocatürk, ve halen WHO'da çalışan Maliye Müfettişi arkadaşım Haluk Serden Gürsel çalışıyoruz. Vanderbilt'teki master'ımı yeni tamamlamıştım. İlk bilgisayarlardan olan delmeli bir kompitürden, bütçe açığı ne olacak acaba, diye teorik bir formülü çözmeye çalışıyorum. Orada da bir kasa var. Ama o kadar büyük ve oda da o kadar küçük ki. Benim boyum 1.80, benden uzun. Eni de birbuçuk metre genişliğinde. Alman kasası olabilir.

KASAYI KALDIRMAYI DÜŞÜNDÜK:

Hani üç kişi zor sığıyoruz odaya, küçücük odada manzara da yok. Ankara'nın kötü manzarası karşımızda. Şu kasayı kaldırıp biraz genişletebilir miyiz diye bakıyoruz. Ama üç ay uğraştık, kasayı açamadık, içinde ne var, merak ediyoruz. Açalım ya da açtıralım dedik. Hazine Genel Sekreteri de -vefat etti- İsmail Hakkı Batuk, o da merak ediyor.

ŞİFREYİ BİLEN USTAYI BULDUK:

Önce anahtarı bulduk, kocaman bir anahtardı. Ama çevirdik, açamadık. Sonra şifreyi bilen ama emekli olan bir ustaya ulaştık. O geldi.Hem anahtarla hem de elle çevirerek, ama üç kanatlı bir çevirme işlemiydi, yani biri giderken, öbürü tersine ilerliyor gibi. Açtı kasayı, o kocaman kasanın içinde, neredeyse hiçbirşey yoktu. İki-üç kağıt bir de saat var. Kılıfı naylon. Kılıfın üzerinde, antetli filan değil öyle küçük bir not kağıdına el yazısıyla, "Bana hediye edilen saati saklanması kaydıyla emanete bırakıyorum" anlamında bir cümle. Altında yine el yazısıyla (Adnan Menderes) imzası. Nereden nasıl geldiğine ilişkin herhangi bir ibare yoktu.

NACAR SAATLERE BENZİYORDU:

Saat son derece mütevazı görünümlüydü. Biraz bizim Nacar'lara benziyordu. Çok etkilendik ve tekrar kapatıp yerine koyduk. Herhangi bir işlem yapılmadı. Ama sonra ne oldu bilmiyorum. Çünkü biz tayin olduk o odadan çıktık. En son ne zaman gördüm diye düşündüğümde. 1981 ya da 1982'ydi. Hazine Sekreteri Nazif Kocayusufpaşaoğlu'ydu. Orada çalışma yaparken gördüm. Evet yine aynı yerdi. Ama 1982'den sonra görmedim. Çünkü Hazine, şimdiki Maliye Bakanlığı olan yere taşındı. Sonra o kasayı birisi aldı mı taşıdı mı bilmiyorum. Belki hala orada duruyor bile olabilir. Çünkü çok ağırdı.

Bir cımbızdan 15 yıla mahkûm oldu

DEĞERİ
olmayan bir saati devletin kasasına koyarak, el yazısı ile tutanak tutup kayda alan Adnan Menderes, Cumhuriyet tarihinin en ilginç örtülü ödenek tartışmalarının ilkinin de "sanığı" olmuştu.

CIMBIZDAN 15 YIL:

Menderes "tahsisat-ı mesture"den (örtülü ödenek) cımbız aldırmakla yargılanıp 15 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılırken, suça konu olan para miktarını geri ödemeye de mahkum oluyordu. Mahkemede "kahvaltılarını bile örtülü ödenekten yapıyormuşun" azarlamasına da hedef olan Menderes ile ilgili bir anekdotu da avukatı Talat Asal, bir röportajda şöyle aktarmıştı: "17 Eylül 1961’de Menderes’in idam edilmesinden bir gün sonra Tahran Caddesi’ndeki Arman Apartmanı'ndaki dairede büyük hüzün vardır. Bir ara kapı çalınır. Gelen adli tebligat memurudur. Avukata uzatılan tebligatın konusu hiçbir dayanağı bulunmayan örtülü ödenek davasının kararındaki miktarın ödenmesidir. Halk daha sonra buna "cımbız davası" adını takar."

Hediyeyi kayda aldı yine idam edildi

GAZİ
Erçel, "Yaşamın yedi kuralı" yazısında anlatmaktan kaçındığı sekizinci kuralın ne olduğunu sorduğumuzda ise şu karşılığı verdi: "Kendisine hediye edilen saati el yazısıyla kayda alan bir kimsenin sonunda idama gideceğini herhalde kimse tahmin edemezdi. Herkes kendine göre yorumlayabilir kuşkusuz ama bence sekizinci kural 'kader' olmalıydı."

İpek halı, 001 diye devlet kaydına geçti

BAŞBAKAN
Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'a Rusya gezisi sırasında verilen hediyelerden gerdanlığı iade ederek, ipek halıyı da başbakanlık envanterine kaydederek son noktayı koymak istedi. Ancak ipek halının kayıt numarasının 001 olması akıllarda başka sorular yarattı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!