Karbondioksit karnemiz iyi çıktı

Güncelleme Tarihi:

Karbondioksit karnemiz iyi çıktı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2010 13:51

Bilim insanları, ülkelerin ekonomilerinin ve sanayilerinin gelişmesiyle atmosfere salınan karbondioksitin artacağı, dolayısıyla da küresel ısınmanın hızlanacağı görüşünde birleşirken, Türkiye'nin kişi başına yıllık karbondioksit salınımının, Almanya, İngiltere gibi ülkelere oranla 4 kat daha iyi düzeyde olduğu bildirildi.

Hidrojen ve hidrojen teknolojileri konusunda çalışmalarıyla tanınan, Kanada'daki University of Ontario Institute of Technology (UOIT) Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Dinçer, yaptığı açıklamada, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde kişi başına karbondioksit salınımının 20 tonlar, Türkiye'de ise 5 ton civarında olduğunu kaydetti.

Türkiye'deki oranın “makul' düzeyde bulunduğuna dikkati çeken Dinçer, “Şu anda teknolojik olarak gelişiyor, ekonomik olarak daha büyük açılımlara giriyor olmamız nedeniyle özellikle önümüzdeki 5-10 sene içinde karbondioksit salınım oranı daha da artacak. Tedbirleri şimdiden alıp sınırlama, kota koyma yollarına gitmek gerekiyor” dedi.

“Envanter çıkarılmalı”

Dinçer, Türkiye'nin bakanlıklar ve kurumlar düzeyinde bu konuda çeşitli atılımları bulunduğunu, programlar oluşturulmaya çalışıldığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Ama öncelikle envanter çıkarmak gerekiyor. Envanterle birlikte stratejik politikaları, ileriye yönelik yol haritalarını çıkarmak lazım. Elimizde şu anda hangi enerji kaynakları var? İleriye yönelik bu enerji kaynaklarının kullanımı sektörel olarak nasıl olacak? Bu noktada eksikliklerimiz ne? Ne kadar enerjiye ihtiyacımız var? Bunlar ne şekilde, nasıl giderilecek? Bunlara yönelik stratejik programlar ve yol haritalarını oluşturmak gerekiyor.”

Dinçer, çevreyle ilgili çalışmaların sadece devlet ya da hükümetle sınırlı kalmaması, sivil toplum örgütleri ve üniversiteler başta olmak üzere toplumun tüm bileşenlerinin işbirliği yapması gerektiğini de kaydetti.

Karbondioksit salınımında yaşanan artışın bir bölümünün doğal süreçlerle gerçekleştiğini, ancak insan kaynaklı artışın olumsuz etkilerinin çeşitli bilimsel çalışmalarla kanıtlandığını hatırlatan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzde kaçı doğal olarak gelmekte, yüzde kaçı bizlerin aktivitelerinden kaynaklanmakta? Bunu belirlemek zor. Ama bizim için öncelikli olan sorumlu davranmamız. Üretmekte olduğumuz ürünlerden tutunuz da kullandığımız enerji kaynaklarına, enerji çeşitliliklerine kadar çevre dostu teknolojileri uygulamaya almamız gerekiyor. Bunun için de benim öncelikli tanımladığım hedefler var. Enerjinin daha verimli kullanımı, sistemlerin daha ekonomik ve daha çevre dostu hale dönüştürülmesi, enerji kaynaklarının daha doğru kullanımı, enerji güvenliğine daha fazla önem verilmesi bu hedeflerin başında geliyor. Zaten bunları yapmak demek, sürdürebilirliğe olumlu etkide bulunmak, çevreye olan olumsuz etkileri azaltmak demek.”

Dinçer, ülkelerin karbondioksit salınımıyla ilgili çeşitli yol haritaları hazırladığını da ifade ederek, “özellikle Avrupa'nın şu anda karbondioksitin istenilen veya sınırlandırılan kotanın üzerine çıkmaması konusunda ticari programlar var.

Karbon ticareti, karbon vergisi adı altında programlar bulunuyor. Şu anda kısmi olarak uygulamada, ama tabii bunun yaygınlaştırılacağının işaretleri var. Yani önümüzdeki dönemlerde 'karbon ticareti' gerçekleşecek, karbon vergileri gelecek” dedi.

"Küresel ısınma diyeti”

Geçen iki yılda küresel ısınma konferanslarının gerçekleştirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Dinçer, şöyle devam etti:
“Geçen sene başkanlığını yaptığım konferansta ileriye sürdüğüm bir çözümler paketi vardı. Bunu ben 'küresel ısınma diyeti' adı altında vermiştim. Bu diyet çok önemli. Artık bizim alışılagelmiş davranışlarımızı, geleneksel fosil kaynaklara dayanan ekonomimizi değiştirmeli, daha çevre dostu ekonomilere ve daha doğal kaynaklara, rüzgara, güneşe, jeotermale öncelik vermeliyiz.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!