Güncelleme Tarihi:
Kritik Bakanlar Kurulu öncesi Demirel’den Ecevit’e hassas mesaj:
10 Aralık günü akşam saatleri yaklaştığında, Türk hükümetinin Helsinki'den gelen taslağı kabul edip etmeyeceği yolunda hiçbir işaret vermemesi ve Ankara'nın kararı kabullenmede ciddi sıkıntı içine düştüğünün anlaşılması, Batı'nın önemli başkentlerinin de telaşlanıp devreye girmelerine yol açtı.
Başbakan Bülent Ecevit'in makamındaki ön değerlendirme toplantısı sürerken, Başbakan'ın telefonu önemli AB başkentlerinden aranmaya başladı.
İlk arayanlardan biri Almanya Başbakanı Gerhard Schroder oldu. Saat 17.00 sularıydı. Schroder, Ecevit'e şunları söyledi: ‘‘Sayın Başbakan, bu tarihi adaylık fırsatını kaçırmayın. Avrupa'nın devleri sizin için uğraşıyor. Size tam üyelik yolunda bundan sonra Alman Şansölyesi olarak elimizden geleni yapmaya söz veriyorum. Hassasiyetlerinizi anlıyoruz. Biz dönem Başkanı Finlandiya ile gereken jestlerin yapılması için temasa geçtik. Sayın Ecevit, bu teklifi kabul edin ve Türkiye'yi 21. yüzyıla ümitle taşıyın...’’
Ecevit'i arayan yalnızca AB başkentleri değildi. Saat 17.25'e doğru devreye bu kez Washington girdi.
CLINTON ECEVİT'İ AIR FORCE ONE'DAN ARIYOR
O sırada Washington'dan Arkansas'a gitmekte olan Başkan Bill Clinton, Ecevit'i ünlü ‘‘Air Force One’’ başkanlık uçağından arıyordu.
Clinton'u Ecevit'i aramaya yönelten kişi, birşeylerin ters gittiğinden endişe eden ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'tan başkası değildi.
Albright, daha önce Dışişleri Bakanı Cem'i arayarak, kararın kabul edilmesi için teşvik etmiş, ancak Türk muhatabından net bir tutum alamamıştı. Cem, kararı hükümetin vereceğini bildirmişti.
Albright, bunun üzerine Başkan Clinton'u havada yakalayarak, Ecevit'i aramaya ikna etti.
Clinton, uçağı açık semalarda yol alırken Ecevit'e telefonda şu mesajı verdi:
‘‘Sayın Ecevit, Türkiye'nin AB adaylığını kutluyorum. Bazı endişelerinizin olmasını anlayışla karşılıyorum. ABD, tüm gücü ile Türkiye'nin AB üyeliği yolunda sıkıntıların aşılmasında sürekli yanınızda olacaktır. Sizi tüm Avrupalı meslektaşlarım da AB'nin içinde görmek istiyor. Türkiye'yi yeni yüzyılda belirleyici bir merkez olarak görüyoruz. AB adaylığı da bunu destekleyecektir.’’
DEMİREL’DEN ECEVİT'E ACİL VE HASSAS MESAJ
Saat 18.00'de açılacak olan Bakanlar Kurulu toplantısına az bir zaman kalmıştı. Bakanlar, Başbakanlığın girişindeki Bakanlar Kurulu salonunda toplanmaya başladıkları sırada saat 17.50'de Ecevit'in telefonu yeniden çaldı. Bu kez arayan iftar masasından yeni kalkmış olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di.
Demirel, ‘‘Sayın Başbakan, önemli bir dönemeçteyiz. Bu tarihi fırsatın kaçırılmaması gerekir’’ diye söze girdi.
Ecevit, ‘‘Gelen taslak üzerinde sıkıntılarımız var. Ama kabul etme eğilimindeyiz’’ diye karşılık verdi Cumhurbaşkanı'na...
Demirel, Ecevit'i cesaretlendirerek, şöyle konuştu:
‘‘Taslağın olumlu yanları da görelim. Üzümün çöpü, armudun sapı var demeyelim. Metinde, ne insan hakları, ne kendi deyimleri ile Kürt sorunu gibi bir ifade yer almamıştır. Eğer Kıbrıs Rum Kesimi ve Türk-Yunan sorunlarının çözümü için bir rahatsızlık varsa bu konuları, bundan böyle Avrupa'nın bir parçası olarak bunları çözmeliyiz. Önce Avrupa'nın resmen bir parçası olmalıyız. Sözümüzün etkinliği Avrupa platformlarında o zaman daha çok artar.’’
CHİRAC'TAN DEMİREL'E: SAKIN KABUL ETMEMEZLİK ETMEYİN
Demirel, telefonu kapamıştı ki, kendisini bu kez Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chiraq'ın aradığı bildirildi.
Bir taraftan Demirel, Ecevit'i cesaretlendirmeye çalışıyor, diğer taraftan da Ankara'nın kararı kabul etmesi için başlatılan uluslararası ikna kampanyası Demirel'e yöneliyordu.
Chirac, Demirel'e şöyle dedi:
‘‘Helsinki'de yazılan metin Avrupa için tarihi bir karardır. Bu, Türkiye için büyük bir başarıdır. Bu kararı kabul etmesi Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacaktır. Fransa bu kararın alınması için büyük çaba sarfetmiştir.’’
Demirel, Chirac'a Fransa'nın katkılarından dolayı teşekkür etti. Cumhurbaşkanı, ardından Chirac'ın mesajını aktarmak üzere Başbakan Ecevit'i aradı. Ecevit, Bakanlar Kurulu toplantısına yeni girmişti. Cumhurbaşkanı, bunun üzerine ‘‘O zaman beni İsmail Bey'le irtibatlayın’’ dedi.
Bakanlar Kurulu'nun tarihi toplantısı yeni açılmıştı. Başbakan, hükümet üyelerine şu sözlerle seslendi:
‘‘Arkadaşlar karar metnini inceledik. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken noktalar olduğu ortaya çıktı. En önemli konu da Lahey'e gidilmesi ile ilgiliydi. Ancak bunlar ne kadar aleyhimize görünse de, Finlandiya Başbakanı'nın bizim endişelerimizi gidermeye dönük bir faksı biraz önce elimize ulaştı. Bazı sorularımız olduğu belirtilince de, Sayın Solana buraya gelmeye karar verdi. Biz de konuyu Bakanlar Kurulu'na getirmeyi uygun gördük.’’
DEMİREL'DEN ECEVİT'E : ‘‘YARIN MUTLAKA HELSİNKİ'YE GİDİN’’
Ecevit, bu ön değerlendirmesiyle taslakla ilgili sıkıntıları kabul ediyor, ancak eğiliminin kararın kabulü yönünde olduğunu hissettiriyordu.
Başbakan Bülent Ecevit, sözü genel bir değerlendirme yapmak üzere Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e verdi. Tam bu noktada Cem, Ecevit'e Çankaya'dan telefon geldiğini aktarıp toplantı salonunun dışına çıktı.
Cumhurbaşkanı, Cem'e ‘‘Şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile görüştüm. O da metnin lehimize olduğunu, bunun Türkiye açısından bir başarı olduğunu düşünüyor. Benim de değerlendirmem aynı yönde. Ayrıca Sayın Başbakan'ın yarın Helsinki'ye gitmesi yerinde olur. Muhakkak gidilmelidir. Bu görüşlerimi lütfen Sayın Başbakan'a aktarın’’ dedi.
Cem, telefonu kapadıktan sonra doğruca Bakanlar Kurulu'na döndü ve Ecevit'in yanına giderek Demirel'in mesajını aktardı.
Cem, ardından yerine oturdu. Bütün dikkatler şimdi Dışişleri Bakanı'nın yapacağı teknik değerlendirmeye kalmıştı.
VE İSMAİL CEM SÖZ ALIYOR
Dışişleri Bakanı, ‘‘Arkadaşlarım konuyu teknik olarak incelediler. Bu haliyle metin üzerinde arkadaşlarımızın tereddütleri vardır’’ diye söze girdi.
Dışişleri Bakanı'nın yaptığı değerlendirme de en çok beş dakika sürdü. Cem, sözcükleri tek tek seçerek ağır bir tempoda konuşuyor ve bakanlığının özellikle Kıbrıs ve Lahey'e ilişkin tereddütlerini kayda geçiriyordu.
Cem'in yaptığı bu sunuş, daha önce Ecevit'e ön değerlendirme toplantısında aktardığı görüşlerden çok farklı değildi.
Dışişleri Bakanı, kararın reddi yönünde bir tutum almadı; ancak kabul edilmesini teşvik eden bir çizgi de çizmedi.
Cem'i dinleyen bakan arkadaşları, tereddütleri ağır basan bir bakan görüntüsü ile karşılaştılar.
FİKRET ÜNLÜ'DEN İRTEMÇELİK'E:
‘‘CEM NE DEMEK İSTİYOR?’’
Cem'in sunuşundan tatmin olmayan bakanlardan biri de DSP'li Devlet Bakanı Fikret Ünlü'ydü. Ünlü, bir iki sıra ileride oturan Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik'e dönerek, yakın çevredekilerin de duyacağı bir sesle şöyle dedi:
‘‘Sayın Bakan, neler oluyor? Bunlar ne demek? Siz de konuşur musunuz?
İRTEMÇELİK: HAYIRLI OLSUN EFENDİM
İrtemçelik, el kaldırıp Başbakan Ecevit'ten söz istedi. Ecevit, söz verince İrtemçelik, ‘‘Sayın Başbakanım, Sayın Dışişleri Bakanı ile aynı görüşte değilim’’ diye söze girdi.
İrtemçelik, şöyle devam etti:
‘‘Bu metin dikkatli okunursa, AB'nin Türkiye'den hiçbir şekilde özel şart istemediği görülür. AB, Lüksemburg'taki hatasını anlamıştır. Ayrıca sonuç bildirgesindeki Türk-Yunan anlaşmazlığının 2004'te Lahey'e götürüleceğine dair kesin ifadeler bulunmuyor. AB sadece bu sürede çözüm sağlanmazsa durumu gözden geçiririm diyor. Kıbrıs için de, mücadelemizi bundan sonra AB içinde sürdürme fırsatını yakalamış olacağımızı unutmamak gerekir. Bu son derece olumlu bir metindir. Kabul etmemiz, ülkemizin hayrına olur efendim. Şimdiden hayırlı olsun diyorum efendim.’’
MHP'Lİ DURMUŞ: APO'YU ASAMAYACAK MIYIZ?
İrtemçelik'in sunuşunun ardından kabinenin diğer bakanları, bu arada daha önce söz almayan MHP'li bakanlar da soru yöneltmeye, görüş belirtmeye başladılar. İrtemçelik'e peşpeşe soru gelmeye başladı.
En ilginç soru Sağlık Bakanı Osman Durmuş'tan geldi:
‘‘Sayın Bakan, bu metne göre biz Apo'yu asamayacak mıyız?.
İrtemçelik, şu karşılığı verdi:
‘‘Sayın Durmuş, taslağın hiçbir yerinde Apo, PKK ve Kürt konusu, idam gibi sözler geçmiyor. O tamamen ayrı bir konu...’’
Ve sıra şimdi Bakanlar Kurulu'ndaki tartışmalara son noktanın konulup, kararın alınmasına gelmişti.
Ancak söz isteyen iki kişi daha vardı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli...