Güncelleme Tarihi:
Özbek Türkü ‘Şakir Han’, Sovyet rejiminden kaçarak Türkiye’ye sığınmış, Adana’ya yerleşmişti. Sonradan ‘Altaylı’ soyadını aldı. Aynı dönemde Türkistan’dan kaçan ve Adana’ya yerleşen Abdurrahman (Kavuncu) Hoca’nın kızıyla evlendi. Enver Altaylı, 1944 yılında bu evlilikten doğdu. Rivayete göre baba Şakir Altaylı, Türkistan’da Enver Paşa’nın emrinde çalışmıştı. Oğluna da onun ismini vermişti. Diğer oğullarına ise o İttihat Terakki’nin diğer güçlü liderleri Cemal ve Talat’ın isimlerini verecekti.
RUZİ İLE TANIŞTI, KARİYERİ DEĞİŞTİ
Altaylı 1958 yılında askeri liseye başladı. Harp Okulu’na geçtiği dönemde dikkat çeken bir karakterdi. Ailesinin etkisiyle sıkı bir antikomünist idi. Albay Talat Aydemir’in darbe girişiminde Harp Okulu’ndaki tesirli öğrencilerdendi. Bu yüzden sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Harp Okulu’ndan atıldı. Hukuk Fakültesi’ne başladı. Bu süreçte Hergün gazetesine gidip geliyordu. Kendi anlatımına göre CIA’nın Türkiye yöneticisi Ruzi Nazar ile de orada tanıştı. Nazar ‘Özbek asıllı olduğunu söyleyince’ hemen kaynaşmışlardı. Altaylı’nın bundan sonraki kariyeri Ruzi Nazar’ın dokunuşuyla ilerleyecekti. Bir dernekte çalışırken Nazar onu MİT Müsteşarı Fuat Doğu’ya tavsiye etmiş, Doğu da Altaylı’yı MİT’e almıştı. Altaylı ‘Sovyetolog’ olarak eğitilmişti.
Altaylı yaklaşık 5 yıl görev yaptığı MİT’ten 1973’te ayrıldı. Önce Almanya’da sonra Orta Asya’da ‘sivil toplum’ alanında faaliyet gösterdi. Siyasetçilere de yakındı. Türkeş’e, Özal’a ve Demirel’e danışmanlık yaptı. Ama ismi hep karışık ve karmaşık olaylarla birlikte anıldı. 2013’te ‘CIA’nın Türk Casusu: Ruzi Nazar’ adlı bir kitap yazdı. Nazar’ı merkeze alarak soğuk savaş dönemini anlattı. Kitap yayınlandığında Ruzi Nazar 96 yaşındaydı ve Antalya’da Altaylı’nın komşusuydu. FETÖ’nün darbe girişiminden sonra Altaylı’nın ismi bir kez daha gündeme geldi. Zaten 90 yıllardan itibaren Gülen okullarının Orta Asya’daki okullarıyla yakından ilgilenmişti. İfadesine göre bunu kendisinden dönemin Başbakanı Turgut Özal istemişti.
FETÖ’nün ‘ikinci adamı’ kızını istedi
Bugün FETÖ’nün ‘ikinci adamı’ olarak bilinen Mustafa Özcan ile de o dönemlerde tanıştığını söylüyor. Özcan ile o dönem başlayan tanışıklığı hep devam etmiş. Öyle ki aynı davada yargılandığı damadı Metin Can Yılmaz için kızını istemeye gelenler arasında Özcan da vardı… Özcan FETÖ bağlantısı ve yardım iddiasını hep reddetti. Zaman’a verdiği bir röportajında ise Gülen’e ‘stratejik’ bir değer yükleyerek ondan "Orta Asya'da Türk jeopolitiğinin içini dolduracak insan" diye bahsediyordu.
Altaylı’nın ilk olarak Hecip Hablemitoğlu’nun Köstebek adlı kitabı hazırladığı dönemde tehdit edilmesiyle gündeme geldi. Eski milletvekillerinden Halil Şıvgın sonradan savcılığa verdiği ifadesinde Mustafa Özcan ve Altaylı’nın kendisinden Hablemitoğlu ile görüşmeleri için aracılık etmesini istediklerini anlattı. Şıvgın “Aracı olmamı istediler, kabul etmedim. Yapıya ilişkin Köstebek isimli kitabını yazıyordu. Bu kitabı engellemek istiyorlardı" dedi. Kimilerine göre Altaylı, cezaevinde hayatını kaybeden Kâşif Kozinoğlu’nun MİT’ten tasfiye edilip hapse atıldığı sürecin de arkasındaki isimdi. MİT’teki FETÖ yapılanmasına yardımcı olduğu da bir başka iddia. Zaten MİT’te görev yapan bazı FETÖ mensuplarının yurtdışına kaçırılmasına ilişkin bir soruşturmada tutuklandı.
“HALKI SOKAĞA DÖKME” PLANI
Bu soruşturmada FETÖ’nün üst düzey birçok ismiyle bağlantıları ortaya çıktı. Sıkı bağlantıda olduğu bazı isimlerin de bazı siyasetçilerin en yakınındaki isimler olduğu belirlendi. Hakkındaki iddianameye göre Türkiye’de iktidarı devirmek için ‘halkı sokağa dökmek’ gerektiğine inanıyor ve FETÖ ile iş birliği halinde bu yönde faaliyetler yürütüyordu. Amerika’da da 2017’nin yaz aylarında bu konuda temaslar yapmış, üst düzey bir FETÖ yöneticisi ile görüşmüştü. Bu görüşmede ‘Halkın sokağa dökülmesi için ekonomik kriz şart, bunun içinde Türkiye’ye para akışı kesilmeli’ gibi ifadeler kullandığı anlatılıyor iddianamede.
ŞİÖ’DEN DE RAHATSIZ
Altaylı, Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü’ne yakınlaşmasından da rahatsız olmuş. Bilgisayarından çıkan İngilizce bir mektupta muhatabını bu konuda uyarıyor ve bu uyarıyı da ‘saygıdeğer büyüklerim’ dediği Ruzi Nazar ve Duane Clarridge karşı taşıdığı ‘ahlaki sorumluğunun’ gereği olarak açıklıyor. Amerikan istihbaratının en meşhur isimlerinden olan ve bir dönem Türkiye’de de görev yapan ‘Karanlıklar Prensi’ lakaplı Clarridge Türkiye’de ve dünyada birçok örtülü CIA operasyonlarının arkasındaki isim olarak biliniyor.
Altaylı’nın Kavuncu ailesiyle akrabalığı annesiyle başlıyor. Kendi kız kardeşi de dayısının oğlu Orhan Kavuncu ile evli. Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Altaylı üzerinden itham ettiği İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da Orhan Kavuncu’nun oğlu…
Altaylı halen cezaevinde… Adının etrafındaki olaylara dair tartışmalar ise devam ediyor…