Güncelleme Tarihi:
KİEV CADDELERİNDE ÖZEL RÖPORTAJ
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katil zanlısı olarak aranan, Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ihraç edilmiş eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’da yakalandığı haberi gündeme bomba gibi düştü. Aslında Bozkır’ın tutuklanması yeni bir gelişme değildi. Bozkır bir süre önce tutuklanmış, ardından da ev hapsine çıkartılmıştı. Ev hapsi günlerinde ise Ukrayna’ya iltica başvurusunda bulunmuştu.
UKRAYNALI AVUKATLARI KARŞI ÇIKTI
Cezaevinden çıktığı bilgisine ulaşınca, bu karanlık isimle ropörtaj yapmak için peşine düştüm. Avukatları ile yaptığım görüşmede, Bozkır’ın Hürriyet’e konuşmayı kabul ettiğini bildirdiler. Hemen hazırlıkları yaptım ve cumartesi sabahı Kiev’e uçtum. Yanımda Nuri Gökhan Bozkır’ın Türk avukatları da vardı. Yaklaşık 1.5 saatlik uçak yolculuğunun ardından Kiev’deydik. Şehir sisli bir güne uyanmıştı.
Avukatlar, röportaj öncesi Ukraynalı meslektaşları ve Nuri Gökhan Bozkır ile toplantı yapmaları gerektiğini söyleyerek yanımdan ayrıldılar. Kaldığım otelde hem röportaj için hazırladığım soruların üzerinden geçiyor hem de heyecanla beni aramalarını bekliyordum. Ancak bu bekleyiş akşam saat 19.00’a kadar sürdü. O saatte otele gelen Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı, Ukraynalı meslektaşlarının söyleşiyi uygun bulmadığını iletti. Benim için büyük bir hayal kırıklığıydı.
Ukraynalı avukatlara göre, Nuri Gökhan Bozkır’ın röportajda söyleyecekleri Ukrayna’daki siyasi sığınma sürecini olumsuz etkileyebilirdi. Türk meslektaşları da Ukraynalı avukatların tezi ile ikna olmuştu. Onlar da görüşmenin olmasını istemiyorlardı. Türk avukatlarla uzun süre bu konuyu tartıştık. En sonunda Bozkır ile röportaj yapmama ikna oldular. Ancak dava süreci ile ilgili sorulara müvekkillerinin yanıt vermeyeceğini belirttiler.
RAMBO BEKLİYORDUM ÇELİMSİZ ÇIKTI
Nuri Gökhan Bozkır son mahkeme kararı gereği geceleri ev hapsinde tutuluyor, saat 19.00’dan sonra sokağa çıkamıyordu. Onu ilk kez Pazar sabahı saat 11.00’de, Kiev’deki otelimin önüne avukatları ve eşi ile birlikte geldiğinde gördüm. Tahminimden çelimsizdi. Eski Özel Kuvvetleri mensubu olduğu için karşımda Rambo benzeri, uzun boylu, kaslı bir eski asker bekliyordum. Oysa ki atletik bir vücuda sahip olmasına rağmen zayıf, çelimsiz denebilecek biri vardı karşımda. Başında özellikle operasyon bölgelerinde görev yapmış askerlerin tercih ettiği siyah bir bandana takılıydı. Son derece kibar ve saygılıydı. Beni en çok şaşırtan ise burnunun estetik olmasıydı. Genellikle tanıdığım askerler burun estetiğini çok benimsemezlerdi.
HABLEMİTOĞLU İLE HİÇ YÜZ YÜZE GELMEDİK
Oteldeki tanışma faslının ardından 2 ayrı otomobille Kiev’de bir restorana gittik. Yanımızda Nuri Gökhan Bozkır’ın eşi ve avukatları vardı. Kendisine ilk sorumu gözlerinin içine bakarak yönelttim. Aklımda Necip Hablemitoğlu’nun 17 yıl önce evinin önünde gözünden vurularak öldürülmesi vardı. Aslında ne cevap vereceğini az çok tahmin ettiğim halde gözlerinin içine bakarak sormalıydım: “Necip Hablemitoğlu’nu siz mi öldürdünüz? Neden bu cinayeti işlediniz?”
Şöyle yanıtladı: “Ben katil değilim. Necip Hablemitoğlu’nu öldürmedim.” Necip Hablemitoğlu’nu hayatının hiçbir döneminde görmediğini, yüz yüze gelmediklerini, kendisini kitaplarından ve o dönemin TV programlarından tanıdığını anlattı. Necip Hablemitoğlu cinayeti işlendiğinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda üsteğmen rütbesindeydi. Sadece medyadan tanıdığı Necip Hablemitoğlu’nun siyasi görüş olarak kendisine yakın bir isim olduğunu söyledi. Israrla “Kendi görüşüme yakın birini neden öldüreyim” mesajı vermeye çalışıyordu.
KAYIT DIŞI DA KONUŞTU
Konuşmamız sırasında birçok sorumu avukatlarının müdahalesi ile yanıtlamadı. Buna rağmen kayıt dışı olarak, yazılmaması kaydı ile cinayet hakkında bazı öngörülerini anlattı. Yaklaşık 4 saat boyunca birlikteydik. Bitki çayı ve sıkça sigara içti. Ukraynalı eşi kaygılıydı. Zaman zaman göz göze geliyor, birbirlerine “Aşkım” diye hitap ediyorlardı. Sohbetimiz sırasında 10 yıllık bir beraberlikleri olduğunu öğrendim. Üniversite okuyan eşi ile Ankara’da tanışmış, 1 yıl sonra da evlenmişlerdi. Birlikteliklerinden 9 yaşında bir çocukları vardı. Çocukları İtalya’da dünyaya geldiğinde TSK’dan ihraç edilen Nuri Gökhan Bozkır, ekonomik koşullar nedeniyle oğlunu görebilmek için 3 ay boyunca İtalya’ya gidememişti. Yaşadığı süreci anlatırken bunlardan da söz etti.
TELEFON SİNYALİ CEVABI
Çıkan haberlere göre Hablemitoğlu cinayetini araştıran ekip en önemli ipucuna o dönemin baz istasyonu kayıtlarından ulaşmıştı. Bozkır’a, cep telefonunun Hablemitoğlu öldürüldüğü sırada evinin önünde, sonrasında da Mogan Gölü civarında sinyal verdiğini hatırlattım ve “Neden” diye sordum. Nuri Gökhan Bozkır, cinayet tarihinde Ankara Çankaya’daki Oyak Sitesi’nde oturduğunu, işyerinin ise Ankara Gölbaşı’nda olduğunu söyledi. Hablemitoğlu ile evinin arasında 1 kilometre mesafe vardı. Kendisine göre cep telefonunun aynı bölgede sinyal vermesi son derece doğaldı.
İZLENİYORUZ, KAYDEDİLİYORUZ
Görüşmemizin bir bölümünde oturduğumuz restorandan kalktık. Kiev sokaklarında birlikte fotoğraf ve video çektirdik. Bir kilisenin önündeydik. Fotoğraf çektirmeye başladığımız andan itibaren arkamızda kapşonlu ve kot pantolonlu bir Ukraynalı belirdi. Elindeki cep telefonu ile bizim görüntülerimizi çekiyordu. Kanımca videoya alıyor, belki de canlı olarak bir yere aktarıyordu. Ukrayna istihbarat servisinden olabileceğini düşündüm.
AĞLATAN SORU
4 saati bulan görüşmemiz sırasında Nuri Gökhan Bozkır zaman zaman TSK mensubuyken ülke için verdiği hizmetlerden, 72 defa takdirname aldığından, ödüllerinden söz etti. Oysa şimdi bir siyasi sığınmacı durumdaydı. Başka bir ülkeye iltica etmek istiyordu. Burada bir çelişki vardı. “Madem suçlu değilsiniz, neden iltica etmek istiyorsunuz, gelip Türk mahkemesinde yargılanmıyorsunuz” diye kendisine sorduğumda ağlamaya başladı. Büyük bir iftiraya uğradığını, bu komplo çözülene kadar Türkiye’de olmasının hem kendisi hem de ailesi için hayati tehlike içerdiğini öne sürdü.