Güncelleme Tarihi:
Titanic´i, Alman savaş gemisi Bismarck´ı ve geçtiğimiz aylarda da Sinop açıklarında Nuh döneminden kalan bir köy kalıntısı bulan Amerikalı Profesör Robert Ballard şimdi de yine Sinop açıklarında Roma döneminden kalan 4 batık gemi buldu.
Karadeniz, 200 metrenin altında oksijen bulunmaması nedeniyle batan gemiler için doğal bir koruma alanı oluşturuyor ve aradan binlerce yıl geçse de her türlü kalıntı bozulmadan korunuyor.
MUCİZE DENİZİN KİMYASINDA
Dünya üzerinde bir tek Karadeniz´de bulunan bu özellik sayesinde bilimadamları binlerce yıl önceden kalan kalıntılara ulaşabiliyor. Profesör Robert Ballard, hiç bir arkeoloğun böylesine bir hazineyle karşılaşmadığına dikkat çekerek, bugüne kadar binlerce yıl öncesinde sadece metal iskeletlerin kaldığına dikkat çekiyor.
Bilimadamlarının açıklamalarına göre mucize Karadeniz´in kimyasından kaynaklanıyor. Normal denizlerde batan gemilerin ahşap kesimleri mikro organizmalar tarafından kısa sürede yok ediliyor. Hatta yüzlerce yıl önce batan gemilerin metal kısımları da aynı mikroorganizmaların kurbanı oluyor. Ancak Karadeniz´in 200 metre altında oksijen bulunmaması nedeniyle hayat bulunmuyor. Bu nedenle her ne maddeden olursa olsun her türlü batık bozulmadan kalıyor. Prof, Robert Ballard Karadeniz´in bu özelliğini `doğal laboratuvar' olarak tanımlıyor.
`TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE'
ABD´de bir basın toplantısı düzenleyen Robert Ballard, Sinop açıklarında yaptığı araştırmaların sonuçlarını açıklarken, Teşekkürler Türkiye insanlık tarihini aydınlatıyorsun' dedi. Ballard, bölgede en az 1,500 yıl öncesine ait dört adet ağaçtan yapılmış tekne bulduklarını bildirdi.
Karadeniz'de 1500 yıl öncesine ait ahşap geminin kalıntılarını bulan ekibin başı Profesör Robert Ballard, kendileri adresi gösterdikten sonra hazine avcılarının Karadeniz'deki başka muhtemel batıklara zarar vermesinden endişe ettiğini söyledi.
Karadeniz'in özel yapısı nedeniyle derin deniz diplerinde oksijen bulunmadığı, üst katmanlardaki deniz suyuyla alışverişi olmadığı için, 1500 yıl öncesine ait ahşap geminin, neredeyse hiç bozulmadan muhafaza edildiğini belirten Ballard, 7 yıldır sürdürdükleri bu çalışmanın meyvelerini toplamaktan çok mutlu olduğunu söyledi.
Deniz diplerinde 44 yıldır araştırmalarını sürdürdüğünü belirten Ballard, Karadeniz'deki gemiyi, en büyük keşfi olarak nitelendirdi.
Basın toplantısında, Ballard'ın yanı sıra keşif çalışmalarında yeralan, Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi arkeologlarından Fredrik Hiebert ve Antik Arkeoloji Enstitüsü uzmanlarından Cheryl Ward da bilgi verdi.
Toplam 1 milyon dolara malolan keşif, Eylül ayında, deniz yüzeyinin yaklaşık 350 metre altında gerçekleşmişti.
Profesör Ballard, gelecek yıl Karadeniz'e geri dönerek başka gemileri bulmak için çalışmalara başlamayı sabırsızlıkla beklediğini ancak en büyük endişesinin, derin deniz diplerindeki bu tür yapıları koruyacak yasal düzenleme bulunmadığı için, hazine avcılarının Karadeniz'e hücum etmesi olduğunu söyledi.
HAZİNE AVCILARINDAN KORKULUYOR
Ballard, ''Ne yazık ki canı isteyen, gidip bu keşifleri havaya uçurabilir ve bunun için de hiçbir ceza almaz. Ancak cezalandırılan insanlık olur. O döneme ait insan yaşamını, ekonomiyi, birbirleriyle ilişkilerini anlama fırsatını kaçırmış oluruz. Çünkü bu gemi keşfiyle ilk kez böyle bir fırsatı ele geçirdik'' dedi.
Titanic'in keşfi sonrası hazine avcılarının ortaya çıktığını hatırlatan Ballard, Karadeniz ve Akdeniz'in bu tür müdahalelere karşı acilen korumaya alınması gerektiğini söyledi.
Ballard, Karadeniz'deki keşfi, Titanic kalıntıları, Alman savaş gemisi Bismarck ve İkinci Dünya Savaşı sırasında batan Amerikan Yorktown gemisinin kalıntılarıyla karşılaştırdıklarında, bu kalıntıların hiçbirinde ahşap yapının muhafaza edilemediğini, Karadeniz'in oksijensiz özel yapısı nedeniyle bu tür bir yapının bozulmadan kalabileceğini tahmin ederek bu keşif için kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini anlattı.
Ballard, ahşap gemilerin, çok yavaş biçimde deniz dibine doğru battıklarını ve bu yüzden de içlerindeki pek çok arkeolojik kalıntınınkırılmadan, bozulmadan muhafaza edilebildiğini de belirtti.
ANFORALAR, TOPRAK KAPLAR
Araştırmaya katılan Sheryl Ward da, bulunan çok sayıda toprak kabın şarap, zeytinyağı ve bal taşımak için kullanıldığı kanısında olduklarını söyledi. Ward, ''Bulduğumuz şeyler, kırılmadan, bozulmadankaldığı için, bu geminin 1500 yıl öncesine ait olduğuna inanmakta güçlük çekmek mümkün'' dedi.
Gemiden geriye hiçbir metal kalıntı kalmamasının dikkat çekici olduğunu, bunun nedenini bulmaya çalıştıklarını belirten Ward, ''Karadeniz'de çok daha büyük hazineler olduğuna inanıyoruz. Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan ve Romanya'da da çalışmalar yapacağız'' dedi.
Karadeniz'den topladıkları istiridyeleri analiz ettirdiklerini ve çıkan sonuçlarda, bu istiridyelerden bazılarının Akdeniz ve Ege'ye aitolduğunun ortaya çıktığını belirten Ballard, bu durumun, 15 bin yıl önce Karadeniz'in tatlı su gölü olduğu ve buzulların erime sürecinde, Akdeniz ve Ege sularıyla birleşerek bir sel felaketi geçirdiğine ilişkin teoriyi kanıtlar nitelikte olduğunu söyledi.