Güncelleme Tarihi:
İNTERNET sayesinde hepimizin çok şahane hayatları oldu. Her şey her zaman elimizin altında. Gecenin bir yarısı hamburger de isteyebiliriz, dünyanın ta öteki ucundan bir gömlek veya elektro gitar da. Aynen sokakta gezer gibi 7 gün 24 saat açık dükkanlar, müzeler, bankalar arasında gezebilir, alışveriş yapabilir, eğlenebiliriz. Hele son zamanlarda Türk Telekom’un ADSL’e yaptığı yatırımlarla 1 megabite çıkmış bir bağlantınız varsa... Hani derler ya, tadından yenmez.
İnternet’te hem vakit hem de para harcayabiliriz. Harcamalarımızı aynı alışveriş merkezlerinden bir şey alırken yaptığımız gibi nakit olarak da ödeyebiliriz, kredi kartıyla da. İnternet’ten bu tip işleri yapmanın en büyük avantajı her şeyin çok kolay olması. Hatta genelde bazı ara dağıtım kanallarına ihtiyaç duyulmadığı için, İnternet fiyat avantajı da sunabiliyor.
ParanIzI KaptIrmayIn
Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki; tıpkı sokakta olduğu gibi, İnternet’te de yalnız değiliz. Hırlısı da var, hırsızı da... Park yeri sorunu ve korsan otoparkçılar olmadığı için belki biraz daha huzurlu gibi, ama kesinlikle sorunsuz değil. Dikkatli olmazsanız, başınıza neler gelebileceğine siz bile inanamazsınız.
Şimdi şöyle bir örnek düşünelim: Ben elinize bir tomar para vereyim. Mesela 8 bin YTL. Sonra da sizden bu parayı elinizde sepet gibi sağa sola göstere göstere ya da ceplerinizden taşıra taşıra bankaya götürmenizi isteyeyim. Banka şubesinden içeri girene kadar başınıza bir şey gelme ihtimali nedir? Herhalde oldukça fazladır, değil mi? Bankaya girdiğiniz andan itibaren pek bir problem olmasını beklemezsiniz, çünkü orada artık güvenlik görevlisinin ve diğer müşterilerin gözetimi altındasınız. Yani banka şubesinde 8 bin YTL’yi sallayarak dolaşsanız, birinin üstünüze atlayıp paraları elinizden almaya çalışma ihtimali çok düşüktür. Peki ama ya bankaya gidene kadar?
İşte İnternet bankacılığı ve İnternet üzerinden alışveriş de böyle bir şey. Nasıl ki her banka şubesinin güvenliği tam olarak sağlanmışsa ve banka şubelerinde üstünüze birisinin atlayarak elinizden paralarınızı kapma ihtimali çok düşükse (tabi o anda bankanın soyulmadığını varsayıyorum), aynı şekilde İnternet bankacılığı şubesinde de güvenlik açısından bir problem yok. Asıl iş, bankaya kadar sağ salim ulaşabilmekte. Yani siz gerçekte de banka şubesine paralarınız güvenli olacak bir şekilde giderseniz, paralarınızın elinizden kapılması zor bir ihtimal. Şunu da unutmamak gerek, bankaların bizlerin sokaktaki güvenliğini sağlamak gibi bir sorumlulukları da yok. Bundan ister birey ister kurum olarak, tamamen sadece bizler sorumluyuz.
AyaĞInIza DolaŞmasIn
Sanal mağazalarda ise durum biraz daha farklı olabiliyor. Yine gerçeğine benzer şekilde, sanal alışverişlerde de temkinli olmakta fayda var. Alışveriş yapacağınız kurumun güvenliğinden ve güvenilirliğinden mutlaka emin olmak, işin baş şartı. Çok emin değilseniz ve mutlaka alışveriş yapmanız gerekiyorsa da, en azından sanal kart kullanmakta fayda var. Sanal kart limiti sizin tarafınızdan kontrol edildiği için, her zaman daha güvenli bir araç.
Kısacası, ev ve iş yerindeki bilgisayarlarımız ve iş yerindeki ağ ortamlarımız aslında ciddi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya. Bu nedenle bunların güvenliği de sandığımızdan çok daha önemli bir konu. Kendinizi güven altına almak kendi sorumluluğunuzda ve eğer İnternet erişiminizi güven altına almadıysanız, buna maalesef sizden başka kimsenin yapacak bir şeyi yok. İnternet’te yanınızda korumalarınızla gezemeyeceğinize göre, geriye çare olarak ciddi anlamda koruma sağlayan güvenlik yazılımları kullanmak kalıyor.
Burada dikkat edilmesi gereken bir konu, güvenliğinizi sağlayan korumalarınızın gereğinden fazla "korumacı bir yaklaşımla" yürümenizi bile engelleyecek bir tutum sergilememesi. Yani güvenlik yazılımlarının kaş yapalım derken göz çıkartarak, makinenizi İnternet’te sörf yapmak yerine İnternet’te süründürmemesi.
CasuslarI Küçümsemeyİn
Günümüzün en ciddi sanal tehlikeleri arasında, genellikle göz ardı edilen casus yazılımlar, yani "spyware" tehlikesi bulunuyor. Bunlardan korunmak, bilgisayar virüslerinden korunmaktan çok daha fazla önemli ve gerekli. Zira bilgisayar virüsleri adından da belli olduğu gibi, bilgisayara zarar verebiliyor ve siz bilgisayarınızı kapattığınızda bilgisayarı yeniden açana kadar da canınızı pek sıkamıyorlar.
Oysa, tuş kombinasyonlarını tespit etmek, şifre kırmak gibi misyonlara sahip casus yazılımlar, bilgisayarınıza girip görevlerini yerine getirdiğinde; siz değil bilgisayarı kapatmak, bir daha bilgisayar görmeyeceğinize yemin bile etseniz; banka hesabınızı boşaltarak, tanıdıklarınızı çeşitli şekillerde dolandırarak hayatınızı doğrudan ve ciddi anlamda etkileyebiliyorlar.
Şimdi başa döner ve İnternet’in rahatlığını bu açıdan ele alırsak; yani zaman ve mekanla sınırsızlığını düşünürsek, aynı şey kötü niyetli dahiler için de geçerli. Onlar için oturdukları yerden suç işlemek ve haksız fayda elde etmeye çalışmak, sokağa çıkıp banka soymaya yeltenmekten daha rahat ve güvenli. Yani siz siz olun, İnternet’te özellikle casus önleyici yazılımınız olmadan dolaşmayın. Bankaya yine sokakta paraları sallaya sallaya gidebilirsiniz. Bir terslik olursa imdat diye bağırırsınız, belki vicdanlı birileri yardımınıza koşar. Ama emin olun, İnternet’te çığlığınızı kimseler duymaz.
Taylan Dedeoğlu
CA Türkiye Çözüm Ortakları Yöneticisi