Güncelleme Tarihi:
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, Türkiye’nin AB’nin kapıkulu olmadığını söyledi, özetle şöyle konuştu:
SUİKAST GİRİŞİMİ
“Türkiye, 12 yıl içerisinde çok önemli badirelerden geçti. Darbe senaryoları yazıldı, bazı senaryolar uygulama planına dahi geçti. Şahsıma, arkadaşlarıma tehditler yapıldı hatta suikast girişimleri oldu. İktidardaki, milletin sandıkta verdiği oylarla işbaşına gelmiş bir siyasi parti, parlamentonun yüzde 65’ine sahipken kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 14 Aralık’ta yargı, önündeki iddialardan ve delillerden yola çıkarak soruşturma başlattı. Ancak bu süreç başladığı andan itibaren malum çevreler ‘Basın susturuluyor’ diye bir kampanya başlattılar ve dünyaya da bunun bu şekilde servisini sağladılar. Çok enteresan. Avrupa Birliği (AB) tatil gününde bununla ilgili açıklama yapıyor. Bunlar ne zamandan beri tatil günlerinde bu tür açıklamalar yapmaya başladılar. Ne kadar da hassaslar. Ne kadar da bu ülkede olanları bitenleri seviyor sayıyor hemen açıklama yapıyor. 50 yıldır kapılarında bizi bekletenler acaba bu hassasiyeti nereden elde ediyor.
GUGUK DEVLETİ Mİ
Ben bu AB’nin en büyük ülkesine ‘PKK terör örgütünü ülkenizde besliyorsunuz, barındırıyorsunuz. Buyurun size dosyalar’ diye sunduğumda baştaki zattan veya hanımefendiden aldığım cevap şu: ‘Şu an haklarında 4 bin dava var.’ Netice? Netice yok. Aynı şekilde diğerlerinden aldığım cevap ilginç. ‘Burası bir hukuk devleti. Dolayısıyla bir hukuk devletindeki neticeyi bekliyoruz.’ Türkiye ne, guguk devleti mi? Burası da hukuk devleti.
İngiltere’de telekulak skandalı nedeniyle 50 gazeteci sorguya çekilirken neden çıkıp da ‘Basın susturuluyor’ demediniz. İsrail sadece bu sene 16 gazeteci katletti, neden sustunuz. İsrail lehine haber yapmadı diye kovulan, sürülen gazetecilere neden sahip çıkmadınız. Türkiye’de polis katiline, bekçi katiline, insanların hürriyetlerine kasteden örgüt üyelerine gazeteci diye sahip çıkacaksın ama AB içinde olanı başka ülkelerde olanı görmeyeceksin. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü bir rapor yayınlamış. Her zaman olduğu gibi Türkiye başköşeye yerleştirilmiş. Merak ettim, acaba İsrail’le ilgili ne yazmışlar. Raporun bir yerinde bile İsrail’in adı geçmiyor. Ama hakkını yemeyelim Filistin’in adı geçiyor. Filistin’de 7 gazetecinin öldürüldüğü yazıyor. O gazetecileri Filistin öldürdü gibi bir algı oluşturuluyor.
BİTTİ O İŞ, KAPANDI
Aynı şekilde Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi geldi. Kendilerine her şeyi anlattım. Adalet Bakanlığı’ndan bütün belgeleri aldırttım. ‘Bunların adı gazeteci ama bak bunlar şurada polisimizi şehit ettiler, şurada bekçimizi şehit ettiler, şurada evlerinde bombalar bulundu ve bunlar şu şu terör örgütünün mensuplar. Bunlar gazeteciliği bir maske olarak kullanıyorlar. Şu anda da mahkûm oldular’ dedim. Ne deseler beğenirsiniz: ‘Bunların yeniden yargılanmaları mümkün değil mi?’ Bitti o iş, kapandı defter. Biz öyle sahte raporlarla, yanlı notlarla, kürsülerden yapılan ‘Paralel’ destekçisi açıklamalarla kendisine istikamet belirleyecek bir ülke değiliz.
Türkiye Avrupa Birliği’nin önünde kapıkulu değildir. Paralel Yapı’nın güç kaybetmesiyle inanıyorum ki çatışma hayalleri kuran, çatışma senaryoları yazan çevreler de hayal kırıklığına uğradılar.”