Güncelleme Tarihi:
Siber güvenlik uzmanı Osman Demircan tehlikenin boyutunu anlatırken dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı:
Kontrolsüzce paylaşılan ses içerikli görüntüler ve fotoğraflar maalesef sanal kaçırma vakalarında kullanılıyor. Deepfake teknolojisiyle gerçeğinden ayırt edilemeyecek sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
FİDYE İSTEYEN ÇETELER VAR
- Dünyada bu teknolojiyi kullanarak sanki çocukları alıkoymuş gibi gösterip fidye isteyen çeteler var. Görüntülerin de ses gibi gerçeğinden ayırt edilemeyecek şekilde taklit edilmesiyle, gerçek kaçırılma vakası yaşanmış gibi çocukların acı içinde ebeveynlerinden yardım istedikleri videoların oluşturulmasını sağlayabiliyorlar. Bu konuda çocuğunuzu ağlarken paylaştığınız bir video, onların çok işine yarayabilir.
SOSYAL MEDYA ANNELERİ
- Çocuklarının her saniyesini sosyal medyada paylaşan anneler bu konuda çocuklarını ciddi risk altına sokuyor. Hem sanal kaçırılma hem de sanal kopyalanma konusunda en büyük risk grubunu ise tanınmış kişiler oluşturuyor.
- Ailelerin bir sahte kaçırılma durumunda ilk yapmaları gereken çocukları ile iletişim kurmaya çalışmaktır. Çocukların anlık konumlarını telefonları üzerinden takip etmeye yarayan özellikler aktif edilmeli.
- Özellikle tablet ve telefonlarda ortak ağlara bağlanmak, telefon güncellemelerini yapmamak, tanımadığımız kişilerin bilgisayarları üzerinden telefonumuzu şarj etmeye çalışmak bu videoların kötü niyetli kişilerin eline geçmesine neden olabilir.
- DeepFake teknolojisinin taze veriden beslendiği düşünülürse, telefon ve tabletlerimize program yüklerken verdiğimiz onaylara dikkat etmeliyiz. Örneğin bir fotoğraf işleme programı mikrofona erişim istiyorsa bu erişim yetkisini vermeden iki defa düşünmek gerekiyor. Fotoğraf işleme programının mikrofonla ne işi olabilir?