Güncelleme Tarihi:
Bayazıt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bankanın ilk çeyrekte iyi bir ticari performans sergilediğini ve 447 milyon YTL konsolide net kar elde ettiğini hatırlatarak, geçen yılın ortasında açıkladıkları hızlı şubeleşme planına rağmen masrafları iyi kontrol edebildiklerini, 2007'nin ilk çeyreğine göre neredeyse masraf artışı olmadığını söyledi.
Ayrıca bir seferlik kar-zarar tablosunu etkileyen birkaç unsurun bulunduğunu, bunlardan birinin paketleyip sattıkları sorunlu krediler olduğunu belirten Bayazıt, bunların etkisinden arındırıldığında dahi karlılığın beklentilerin biraz üzerinde olduğunu vurguladı. Bayazıt, şubeleşme çalışmasının yanı sıra, önlerinde ne gibi fırsatlar olacağını zaman içinde göreceklerini, şu anda kısa vadede satın alma fırsatının olmadığını kaydederek, şöyle konuştu:
“Bu banka ve bu bankanın hissedarları geçmiş performansıyla da gösterdi ki, satın alma fırsatları olduğu zaman bu fırsatları etkin bir biçimde değerlendiriyor. Biz geçen sene ortasından itibaren daha değişik bir savla ortaya çıktık. (Biz bu satın alma işlemleri, fırsatları haricinde organik büyüme sürecini de yapabiliriz) diye... Geçen sene ortasından itibaren tamamen odaklandığımız konu organik büyüme... Başarılı şubeleşme operasyonu var. Tam konsantrasyon ile, 2009 sonuna kadar 1000 şubeye ulaşana kadar bu operasyonu gerçekleştirmek istiyoruz. Uyguladığımız programın 3 yıl sonra bizi organik büyümeyle liderliğe getirmesi o kadar kolay olmayacak. Ama bu yolda ilerliyoruz. Onun dışında satın alma, önümüze ne zaman ne fırsat çıkarsa o fırsatı kendi içinde değerlendirip hissedarlarımızın önüne bu fırsatları koyup onların olurunu aldıktan sonra konuşabileceğimiz şeyler. Şu an için olmayan fırsatlar üzerine spekülasyon yapmak çok yanlış olur.”
“GENEL SEVİYEDE ENDİŞE EDECEK DURUM YOK”-
Kredi geri dönüşleriyle ilgili olarak da Bayazıt, Yapı Kredi'nin özellikle lider olduğu kredi kartlarında önemli bir değişikliğin yaşanmadığına işaret ederek, sektörde sorunlu kredilerin artışında telaşlanacak bir durumun olmadığını söyledi.
Sistem genelinde küçük ve orta boy işletmelerde bir miktar aktif kalitesinde bozulma görüldüğüne dikkat çeken Bayazıt, “Ekonominin büyüme ivmesinin bir miktar yavaşlamış, faizlerin artış trendine girmiş olması özellikle küçük, orta boy işletmeler açısından daha sorunlu, sıkıntılı bir döneme işaret ediyor. Burada özellikle ticari işlemlerde vadelerin bir miktar uzadığını, burada sorunların bir miktar artmaya başladığını görüyoruz. Ama bu geçmişe göre bir miktar bozulma... Genel seviyeye baktığımızda endişe edecek bir durum şu an için yok, ama trend biraz daha olumsuza doğru gidiyor” değerlendirmesinde bulundu.
-“FAİZ ARTIŞI, KARARLILIĞI TEYİT EDEN SİNYAL ETKİSİ”-
Türkiye ekonomisinin büyüme beklentilerinde geçen seneye göre tahminlerini bir miktar aşağı revize ettiklerini belirten Bayazıt, daha önce 7,8 olarak tahmin ettikleri enflasyon rakamını 9,7'ye revize ettiklerini aktardı.
Merkez Bankasının, enflasyonun en azından orta vadede hedeflediği yüzde 4 rakamına yaklaşması için elindeki en güçlü silah olan faiz silahını kullandığını ve uzun süre sonra faizde 50 baz puan artış yaptığını hatırlatan Bayazıt, “Bunun, daha ziyade enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankasının kararlığını teyit eden bir sinyal etkisi olduğunu düşünüyoruz. Enflasyonda daha fazla kötüleşme olmadan, mali politikalarla desteklenen orta vadeli enflasyon hedefine daha gerçekçi yaklaşan bir gelişme olacağını bekliyoruz. Ama şu an için hem büyüme hem enflasyon beklentilerinde bir miktar bozulma söz konusu” şeklinde konuştu.
2008 başında bankacılık sektörü için yaklaşık yüzde 20 gibi büyüme öngördüklerine değinen Bayazıt, yılın ilk çeyreğinde bunun üzerinde bir büyüme gördüklerini, ikinci çeyreğin de iyi bir çeyrek olarak tamamlanabileceğini, ancak ilk çeyrek kadar kuvvetli bir ticari ivme görmediklerini söyledi.
-“ENFLASYON, SADECE MERKEZ BANKASININ SORUMLULUĞU DEĞİL”
Ekonomi yönetimi içindeki koordinasyonun, makro hedeflere ulaşma açısından son derece önemli olduğunun altını çizen Bayazıt, şöyle devam etti:
“Burada ne Merkez Bankası ne hükümetin tek başına ve birbiriyle uyumlu olmayan politikalarla bu işi yürütmesi mümkün değil. Özellikle enflasyon, sadece Merkez Bankasının para politikası araçlarıyla kontrol edebileceği bir değişken kesinlikle değil. Maliye politikaları ve hükümetin enflasyon hedefine inancı enflasyonda çok önemli. Ekonomik oyuncuların güvenini kazanması açısından uyumlu ve kendi içinde tutarlı bir programın gündemde olması büyük önem taşıyor. Dolayısıyla Merkez Bankasını yalnız bırakmak da doğru değil. Tek başına enflasyonun sadece Merkez Bankasının sorumluluğu olduğu ve para piyasası araçlarıyla bunu kontrol edebileceği algısı yanlış bir algı olur.
Tayfun Bayazıt, 2008'in geri kalan kısmında faizlerde düşüş beklentisinin çok gerçekçi olmayacağını, ancak 2009 ve sonrasında genelde enflasyonda, faizlerde ve konut kredisi faizlerinde düşüş ihtimalinin hala geçerli olduğunu kaydetti.
AK PARTİNİN KAPATILMA DAVASI...
Herhangi bir ülkedeki siyasi sorunun o ülkenin piyasalarını ve ekonomilerini etkilemeyeceğini söylemenin çok zor olduğuna işaret eden Bayazıt, bu nedenle AK Partinin kapatılma davasının yarattığı belirsizliğin ekonomiye bir ölçüde yansıdığını ve yansımaya devam edebileceğini aktardı.
Bayazıt, ekonomi, mali piyasalar ve bankacılık sektörünün daha önceki yıllara göre bu tip belirsizliklerle mücadelede daha iyi durumda olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bu konunun yarattığı belirsizliğin getirdiği sıkıntıyı not etmek kaydıyla, bu kapatma davasının tek başına ekonomide çok ciddi bir bozulmaya yol açacağını söylemek çok doğru bir sav olmaz. Burada mali disiplinden uzaklaşmadan bununla uyumlu icraatın devamı son derece önemli. Kendi içinde uyumlu bir mali politika ile bununla bütünleşik para politikası ancak başarılı sonuçlar verir ve siyasi belirsizlikten doğan kırılganlığı önemli ölçüde bertaraf edecek etkisi olabilir.”
Tayfun Bayazıt, IMF ile ilişkiler konusunda da, mutlaka bir stand-by yapılmasının gerekmediğinin altını çizerek, “Gerek IMF'li olsun, gerek IMF'siz olsun içinde tutarlı, bütünleşik kuralları olan bir program olması son derece önemli. Bu programa, sonunda IMF desteği olabilirse piyasa oyuncuları açısından belirsizlikleri azaltıcı, daha yol gösterici bir gelişme olur” görüşünü aktardı.