Güncelleme Tarihi:
Bayrak, Gemi İnşa Sanayindeki İş Güvenliği ve Çalışma Şartlarının Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna çarpıcı bilgiler verdi.
Türkiye'nin değişik bölgelerinde tersanelerin yüzde 20, Tuzla'dakilerin ise yüzde 80 kapasiteyle çalıştığını ifade eden Bayrak, “Tuzla'daki tersanelerde kapasitelerin üzerinde iş alımı var. Ben bunu çoğu zaman ifade etmeye çalıştım, ama herkesin aynı işi yaptığı bir ortamda 'Ya arkadaşlar gelin bu kapasiteleri düşürelim, çok fazla iş alıyorsunuz' dediğim anda beni tefe koyarlar. İşin doğrusu bu” diye konuştu.
Bayrak, 2000 yılına kadar cebindeki ekmek parasını işçilere veren tersanecilerin, çok sıkıntılar çektiğini savunarak, bu süre zarfında devletin kendilerine hiç yardımcı olmadığını ileri sürdü.
Tersaneciliğin, 2000 yılından itibaren önemli bir ivme kazandığına dikkati çeken Bayrak, şunları söyledi:
“Bu bir rüzgardı. Romanya, Bulgaristan, Ukrayna bu işleri alırken, biz 20 yıl olduğu gibi bakacak mıydık? Bu furya bitti, bundan sonra ölüleri konuşmayacağız, tersane işsizleri konuşulacak. Bugünün tarihini yazın. Eğer 1 yıl içinde bu söylediğim çıkmaza bana istediğiniz cezayı verin. Tuzla'daki taşeronlar eleştiriliyor. Taşeron devlette yok mu? Biz taşeronu mu tartışacağız, kazaları mı tartışacağız? Devlet Demir Yolları taşeronla çalışıyor, belediyeler taşeronla çalışıyor. Birçok devlet kuruluşu taşeronla çalışırken, gemi inşa sanayinde taşeron parazit mi oldu? Böyle bir şey olamaz. Bu sektör taşeronsuz olmaz. 50-60 personeli olan bir tersane ne yapacaktı? 300 işçiyi bir anda nereden temin edecek? Yurt dışından gelen bu teklifleri nasıl yapacaktık? Kötü mü yaptık? Taşeron aynı zamanda tersanenin elemanı sayılır. Taşeron işçisi hiçbir ayrıma tabi tutulmuyor. Hangi tersanede hangi taşeron çalışıyorsa, o tersanenin şartlarına uygun hareket eder. Kanun kuralı koymuş, tersanenin kapısından misafir dahi girse, onun sorumluluğu işverene ait.”
“DENETİMLER SIKI YAPILSIN”
Gemi inşa sanayinde eğitimli insanın önemli olduğunu ancak eğitim alanların da kuralları uygulamadığını ifade eden Bayrak, şöyle devam etti:
“Tersanelerdeki denetimler çok sıkı yapılmalı. İş sağlığı ve iş güvenliği biriminin tersane bünyesinden çıkartılmalı. Bu kişiler ya birliğe, ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olmalı. Artık ok yaydan çıktı. Birçok arkadaşımız, 'nasıl olsa müfettişler gitti' diye düşünüyor. Günü geçiştirmekle meşgul. Tersanede bir iş güvenliği birimi kurmuşsam, adamın maaşını ben veriyorsam, tabi benim söylediğimi yapacak. Bir kere bunlar tersanelerden çıkartılmalı. Her tersanede, çalışanın sayısına göre iş güvenliği birimi kurulmalı. O birim, risklerin tamamını üstlenecek. Kazaların tüm muhatabı o birim olacak. Ona hesap sorulmalı ki görevini yapsın. Bu sistem biraz zamana, biraz da paraya mal olacak, ama para kazanılıyorsa bu yapılacak.”
Kurallara uymayan tersaneciler nedeniyle kurunun yanında yaşın da yandığını savunan Bayrak, “Tuzla'da demirci atölyeleri gibi olan kuruluşlar var. Onların tasnif etmek, Denizcilik Müsteşarlığının işi. İyi tersaneciyi, kötü tersaneciyi ayırmanın zamanı geldi. Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Dünyanın yatırımını yapan arkadaşlarımız var. Yazık değil mi bu arkadaşlara? Kurallara uymayan küçük bir tersanecinin hatalarına bu kişiler ortak ediliyor” diye konuştu.
DENİZ DOLDURULARAK TERSANE YAPILMASI
Deniz dolgusu yapılarak yeni tersaneler açılmasına da karşı olduklarını ifade eden Bayrak, bu durumun tersane içindeki trafiği olumsuz etkileyeceğini söyledi. Eskiden bir ambulansın, 4 dakikada bir tersaneden diğerine gittiğini, şimdi sürenin 15 dakikaya çıktığına dikkati çeken Bayrak, dolgu yapılarak yapılacak ilave tersaneler nedeniyle kazaların artacağı uyarısında bulundu.
Murat Bayrak, “Herkes Tuzla'da tersanelerde olan ölümlerden bahsediyor ama tersane yollarındaki kazalardan kimse söz etmiyor. işçi tersaneden çıkıyor, kapıda araba çarpıp ölüyor. Bu sayı, tersanelerde olan kazalardan fazla” dedi.