Kaos eylemleri önleme reformu

Güncelleme Tarihi:

Kaos eylemleri önleme reformu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2012 00:00

Cumhurbaşkanlığı, başta gazeteci Hrant Dink suikastı gibi kaos riski içeren eylemlerin önlenmesi konusunda istihbarattan, uygulanacak güvenlik önlemlerine kadar bir dizi reform önerisinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) önceki gün açıklanan ve bir örneği de Başbakanlığa gönderilen raporunda özetle şöyle denildi:

Yapısal sorunlar var
“Hrant Dink’in yaşama hakkının korunamamasına ilişkin olarak ifade edilmesi gereken ilk hususun, güvenlik sektörüyle ilgili yapısal bazı sorunların varlığı olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçevede Dink’in öldürülmesi ve benzeri hadiselerde (Danıştay Cinayeti, gazeteci ve aydın cinayetleri, Sivas ve Maraş olayları vb.) gerek istihbarat toplanması ve değerlendirmesi, gerekse toplumsal ve bireysel güvenliğin sağlanmasıyla ilgili olarak, kurumsal yapılar ve uygulamalarda ‘reform ihtiyacına’ öncelikle temas edilmesi gerekli görülmüştür.

Kamu Güvenlik Müsteşarlığı

Bu itibarla, MİT ve diğer kurumlarda yürütülen çalışmalar ile Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın oluşturulması gibi hususlar söz konusu reform ihtiyacının karşılanması konusunda atılmış olumlu adımlardır. Kaos ortamı yaratmaya yönelik eylemlere ilişkin siyasal, ekonomik ve toplumsal risklerin süratle değerlendirilip, muhtemel bireysel ve toplumsal eylem alanlarına/konularına yönelik etkin ve hızlı bir önleme kapasitesi oluşturulmalıdır. İstihbarat birimlerinin, istihbarat toplama yöntemleri ve araçları gözden geçirilmelidir. Güvenlik sektöründeki gerek koordinasyon gerekse iç/dış denetim ve sivil denetim açıkları giderilmeli, reform ihtiyacının karşılanmasında güvenlik sektörünün bütününü kapsayacak bir reform stratejisinin belirlenmesini ve uygulanmasını zorunlu kıldığı değerlendirilmektedir.”

MİT düzenlemesine destek

Cumhurbaşkanlığı’nın “Dink Raporu”nda, kamu görevlilerinin yargılama usullerinde kökten değişiklik önerilirken, hükümetin MİT yöneticilerine yargı zırhı getiren son düzenlemesine ise şu sözlerle destek verildi: “Hem görev suçlarını hem de görev suçları dışındaki diğer suçları (tüm suçları) kapsayacak şekilde, devletin milli güvenlik siyasetini etkileyen ve kamu yönetiminin güvenliği ve işleyişi bakımından gerekli görülen durumlarda bazı kurumlar/kişiler için açılan soruşturmaların izne bağlanmasına veya durdurulabilmesine dair istisnai bir yetkinin üzerinde düşünülmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Danıştay izni kalksın

Mevcut izin sistemindeki itiraz merci olan Danıştay ve idari yargı mercilerinin bu alandaki (Kamu görevlilerinin yargılanması) fonksiyonlarına son verilerek soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi kararlarına ilişkin itirazların adli yargı yerlerine yapılması yöntemi getirilmelidir. Mevcut sistemdeki yargılama yerlerine ilişkin farklılıklar giderilmeli, tüm kamu görevlilerinin ilk derece mahkemelerinde yargılanması sağlanmak suretiyle ‘zımni kurumsal korunma’ ve ‘örtülü dokunulmazlıklar’ giderilerek kamu görevlileri arasında eşitlik ve kamu yönetiminde hesap verilebilirlik sağlanmalıdır.”

Mevzuata açıklık getirilsin

Raporda, kamu görevlilerinin yargılanma usullerine ilişkin de şu değişiklik önerisi getirildi: “Mevzuatta kavram birliği sağlanmalı, kavramlar tanımlanmalı, varlığını yitirmiş kavramların kullanılmasına son verilmelidir. Bu çerçevede, görev nedeniyle işlenen suç, görev sırasında işlenen suç ve kişisel suç gibi kavramlara mevzuatta açıklık getirilmelidir. İdari güvence sistemi uygulamasında, sadece görev suçlarının özel koruma sisteminde kalması, görev sırasında işlenen ama görev ile ilgisi bulunmayan suçlar ile kişisel suçların soruşturulmasının genel hükümlere göre soruşturulması/yargılanması sağlanmalıdır. Başka bir deyişle, 4483 sayılı Kanunda yer alan ‘izin sistemi’, sadece görev suçlarını kapsayacak bir biçimde tüm kamu görevlileri için cari kılınmalıdır.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!