Güncelleme Tarihi:
Moleküler biyolojinin endüstriye uyarlanması sonucu ortaya çıkan biyo-teknolojinin dünya pazarı 60 milyar doları buluyor. 1990'lı yıllarda başlayan ve halen süren İnsan Genom Projesi (Human Genom Organization Project- HUGO) insanın yanı sıra, bazı bakterilerin, mayaların ve farelerin genlerinin tümünü deşifre edecek. Deşifre edilince ne olacak? Bunun cevabını Moleküler Biyolog Doç. Dr. Ender Altıok veriyor:
‘‘İnsanda 100 bin gen var. Bu 100 bin genin çok azının yapısını ve fonksiyonlarını biliyoruz şimdilik. Bu çalışmalar sayesinde, insan sağlığıyla ilgili bilgilerimiz artmakla kalmayacak, hastalıklara da gen düzeyinde tanı konulmaya başlanacak. Bu, kanserde erken tanı demek. Çünkü, kanser, gen düzeyinde yıllar boyu süren değişimlerle seyrediyor. Kalıtsal bir tür bağırsak kanseri 20'yi aşkın değişiklikten ve 40 yıla yakın bir zamandan sonra klinik olarak ortaya çıkıyor. Böylece, kanseri ergenlik yaşlarında daha ortaya çıkmadan yakalamak mümkün olacak. Gen tedavileriyle bozuk genlerin düzeltilebilmesi, kansere erken müdahale edilebilmesi anlamına geliyor. Gelecekte, ilaçların vücuda verilme şekilleri de değişecek. Tüm ilaçların ve aşıların ağızdan alınması konusunda çalışmalar var. Yani muzlu bir bebek mamasını çocuğa verdiğiniz zaman, çocukluk çağı hastalıklarına karşı pek çok aşıyı da yapmış olacaksınız. Gen mühendisliği yöntemleriyle, bitkilere yerleştirilen genler sayesinde, bu bitkileri, bir tahılı veya proteini yediğinizde aşılanmış olacaksınız. Moleküler biyoloji, şifalı suda yaşayan bir bakteriden, bir tahıla kadar bütün bu materyali tıbbın ilgi alanına sokuyor.’’
İYİ Kİ GENETİK VAR!
Moleküler biyoloji ve genetik bilimi öyle hızlı gelişiyor ki, çok yakında başta kanser olmak üzere bir çok kalıtsal hastalığa çare bulunacak. Halen devam etmekte olan bir çok uluslararası projenin sonlanmasıyla, tıpta tanı ve tedavi yöntemlerinin köklü değişikliklere uğrayacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Kanser genetiği konusundaki son gelişmeleri anlatan Doç. Dr. Ender Altıok, gelecekten çok umutlu. Bir koli basili, bir maya hücresi ve bir insan hücresi gen düzeyinde birbirleriyle büyük benzerlikler taşıyor. Artık her tür gen, laboratuvar ortamında istenilen miktarda (üç saat içinde bir genden, bir milyon kopya) çoğaltılabiliyor.
Yine tıp ile moleküler biyolojinin elele vermesiyle hastalığın kökenine inebilmek, ona gen düzeyinde müdahale etmek mümkün. Hem de hastalık klinik olarak ortaya çıkmadan önce. Bir insanla bir farenin gen düzeyinde birbirinden çok da farklı olmadığını söylemek de mümkün. Doç. Dr. Ender Altıok, bu farkın yüzde 30'a kadar çıktığını, genleri oluşturan DNA moleküllerinin sayısının - 3 milyar çift- aynı, sadece dizilişlerinin farklı olduğunu belirtiyor.
İÜ Tıp Fakültesi'ni bitirip, mecburi hizmetini yaptıktan sonra, 1987'de İsveç Stockholm'deki Karolinska Enstitüsü'nde kanserin moleküler biyolojisi üzerine ihtisas yapan Doç. Dr. Ender Altıok, Türkiye'ye 1995'te döndü. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nde görev yaptıktan sonra, yeni kurulan Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde göreve başlayan Doç. Dr. Altıok, fakültenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı Başkanı.