Güncelleme Tarihi:
Uzun yıllar gazetecilik yapan Hüzün Yücel, önce KOAH’a yakalandı. Daha sonra kardeşine kanser teşhisi konuldu. Doktor “Genetik olabilir” diyerek aile bireylerini kontrol edince Yücel’de çok erken evrede kanser saptandı. Ameliyat oldu, kemoterapi dahi görmeden akciğer kanserini atlattı. 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde doktoru Şule Karabulut Gül ile birlikte MYK Gastroarena’da kendisi gibi kanseri atlatan birçok insanla birlikte mutfağa girdi. Hüzün Yücel hikâyesini Hürriyet’e anlattı:
‘BU SAÇLARI KEMOTERAPİYE KURBAN VERMEYECEĞİM’
“Kardeşime kanser teşhisi konulunca Prof. Dr. Çağatay Tezel bu kanserin genetik olabileceğini söyleyerek diğer aile bireylerini de kontrol etmek istedi. Doktor benden detaylı tahlil isteyince dünyam başıma yıkıldı. Haberi öğrendiğimde minibüsteydim. Bir ileri bir geri gitmeye çalışmışım. Çok uzun saçlarım vardı. ‘Bu saçları kemoterapiye kurban vermeyeceğim’ diye saçlarımı kısacık kestirdim. Ancak sonra kemoterapi görmeme gerek kalmadan kurtuldum. Hâlâ saçlarımı kısacık kullanıyorum. Kanser çok korkutucu bir hastalık. Duyunca dünya başına yıkılıyor. ‘Öleceğim’ diyorsun. Ancak kanserden değil, geç kalmaktan korkun.”
Herkesin farklı bir hikâyesi olduğunu söyleyen Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği yönetim kurulu üyesi Doç. Dr. Şule Karabulut Gül, “Bizler biliyoruz ki kanser günümüzde erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kronik hastalık olarak düşünülmelidir” dedi.
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Selek ise şunları söyledi: “Erken teşhisin önemini ne kadar çok tekrar edersek o kadar dikkat çekeceğimize inanıyoruz. Erken teşhis, kanserin başlangıç aşamasında yakalanması, tedavi şansının artması, daha az agresif tedavilerle kontrol altına alınabilmesi ve hatta tamamen iyileştirilebilme şansının yakalanabilmesi demektir.”