Güncelleme Tarihi:
Kanserle uğraşan değişik disiplinlerdeki bilim insanlarını bir araya getiren, hastalığın kontrolü konusunda ülkedeki uygulamalara yön verip yenilikleri uygulamaya koymak amacı ile oluşturulan Ulusal Kanser Danışma Kurulu'nun 12-13 Aralıkta 100'den fazla bilim insanının katılımıyla yaptığı toplantı sonucunda önemli kararlar alındı.
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer'den alınan bilgiye göre, kurulun toplantısında kanserle ilgili çeşitli konularda kararlar alındı.
Meme kanseri ve taramalar hakkında alınan kararlar şöyle:
“2004 yılında 11 tane olarak açılan Kanser Erken Tanı, Tarama ve Eğitim Merkezlerinin (KETEM) sayısının 2009'da 120'ye ulaşmış olması çok iyi bir gelişmedir.
-Meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve barsak kanserleri konusunda ücretsiz tarama yaparak bu kanserlerin önlenmesi için çalışan KETEM'lere müracaatların artırılması için halkımızın bilgilendirilmesi gerekmektedir.
-Meme kanseri için kadınlarda 49 yaşından itibaren her 2 yılda bir mamografi, rahim ağzı kanseri için evlendikten sonra kadınlarda her 5 yılda bir smear testi ve barsak kanseri için 50 yaşından sonra her iki cinsiyette de yılda 2 kez dışkıda gizli kan bakılması ücretsiz olarak yapılmaktadır.”
Hizmete erişim ve hizmetin kapsamı ile çalışmaların verimliliğinin artırılması konusuna ağırlık verilmesi gerektiği belirtilerek, Türk Radyoloji Derneği ile bir akreditasyon kurulu oluşturularak kalite standartlarının yükseltileceği açıklandı.
Yüksek Öğrenim Kurulu ile birlikte çalışılarak insan kaynaklarında nitelik ve nicelik konusunda iyileştirme sağlanmasının gereğine de işaret edilerek, alternatif ve tamamlayıcı tıp konularında yeterli mevzuat bulunmadığı için yanlış uygulamaların mevcut çalışmalarla düzeltilmesinin önemi vurgulandı.
Haberlerin daha izlenmesi istendi
RTÜK tarafından yanlış haberlerin daha iyi izlenmesi gerektiği de bildirilerek, psiko sosyal onkoloji konusunda da şu düzenlemelere gidilmesi önerildi:
“-Kanser hastalarının ve ailelerinin yaşam kaliteleri desteklenmeli ve psiko sosyal destek sağlanmalıdır.
-Psiko sosyal destek ekipleri oluşturulmalı ve eğitimlerine önem verilmelidir.
-Kanserle çalışan sağlık mensuplarının tükenmişlik sendromuna yönelik iyileştirme yaklaşımları üzerinde durulmalıdır.
-Psiko sosyal destek konusunda bütçe ve performans uygulama talimatlarında uygun düzenleme yapılmalıdır.
-Yaşam kalitesi ölçülebilir standartlarda değerlendirilmeli, bu konuda özellikle onkoloji camiasında farkındalığın artırılması sağlanmalıdır. Psiko sosyal durum ölçümü aynen tansiyon, yaşam değeri gibi bir vital bulgu olarak değerlendirilmelidir.”
Ulusal Kanser Danışma Kurulunda, insan kaynaklarının geliştirilmesi ve tedavi ile ilgili de şu kararlar alındı:
“-Kanser kontrolünde ülkemizin yaşadığı en ağır sorun insan kaynakları konusundaki kısıtlılıktır. Acilen meslek gruplarındaki problem konusunda önlem alınmalıdır.
-Sağlık hizmetlerine ulaşım kolaylaştığı için insan kaynakları konusundaki sıkıntı büyümüştür. YÖK'ün bu konuda ciddi bir iyileştirme programını devreye sokması gerekmektedir.
-Onkoloji kliniklerinde onkoloji konseyleri oluşturulmalıdır.
-Onkoloji ile ilgili uzmanlıklarda mecburi hizmetler merkezi hastanelere yönlendirilmelidir.
-Ulusal tedavi protokollerine öncelik verilmelidir.
-Tedavi merkezleri sayısı ülkenin her köşesinde vatandaşımızın zahmetsizce ulaşabileceği düzeye çıkarılmalıdır.
-Toplum ağrı tedavileri konusunda bilinçlendirilmeli ve yanıltıcı bilgilerin önüne geçilmelidir.
-Kanser tedavisinin en etkin yönteminin sigara ile savaş olduğu mutlaka topluma öğretilmelidir.”
SİGARAYA DİKKAT
Kanser araştırmaları konusunda zaman kaybetmeden Ulusal Kanser Enstitüsü kurulması, kanunun hızlandırılması, Sağlık Bakanlığı'nın uluslararası işbirliği ile yeni bir kanser araştırması vizyonu geliştirmesi gerektiği de belirtildi.
Kanserin önlenmesi ve tıbbi amaçlı radyasyon güvenliği konusunda alınan kararlar da şöyle:
-Asbest, eriyonit gibi mineral tozlara maruziyet sonrası toksik etki nedeniyle ortaya çıkan akciğer zarı kanseri, doğal radyasyonla maruziyet sonrası ise gelişebilecek kanserler konusunda devam eden çalışmalara hız verilmelidir.
-Ülkemizdeki yer altı sularındaki doğal olarak bulunabilen arseniğe karşı içme sularının düzenli olarak izlenmesi ve arsenikli suların kullanılmaması için gereken önlemler alınmalıdır. Türkiye'deki içme sularının yüzde 60'ını yeraltı sularından sağlandığı gerçeği arsenik konusunun önemini artırmaktadır. Çevresel kanserler konusunda ülke haritası çıkarılmalı ve belli aralıklarla güncellenmelidir.
-Öncelikle arsenik başta olmak üzere doğal kanserojenlerin sigarayla etkileşimleri ile artan kanser riski için toplumda farkındalık sağlanmalıdır.
-Çocuk hastalara iyonlaştırıcı radyasyonla yapılan tanı amaçlı incelemelerde düşük doz verilmesine yönelik ileri teknolojilerin kullanılması sağlanmalıdır.
-Radyasyon güvenliği konusunun Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğunda şekillendirilmesi uygun olacaktır.
-Baz istasyonları hakkında ülkemizde devam eden bine yakın davanın çözümü için Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi'nin hazırladığı elektromanyetik alanlar konusundaki yönetmelik biran önce yayınlanarak yürürlüğe girmelidir.”
KANSERDEN NASIL KORUNULUR
Kanserden korunmak için temel kurallar olarak topluma yönelik de şu öneriler dile getirildi:
“-Sigara ve diğer tütün ürünleri kullanmayın, kullanıyorsanız bırakın.
-Günde en az 5 kez taze meyve ve sebze yiyin.
-Yağ tüketimini azaltın, kırmızı eti haftada birden fazla tüketmeyin.
-Alkol kullanımını sınırlandırın.
-Şişmanlıktan kaçının.
-Haftada en az 3 kez 30 dakika tempolu yürüyüş ya da benzeri egzersiz yapın.
-Bölgenizdeki Kanser Erken Tanı ve Eğitim Merkezi'ne (KETEM) başvurun ve önerilen tarama programlarına uyun.
-Güneş ışığının dik olarak geldiği öğlen saatlerinde (saat 10-16 arası) güneş ışınından kaçının.
-Çalıştığınız yerdeki 'İş Sağlığı Kuralları'nı öğrenin ve uyun.
-Anormal kanama, iyileşmeyen yara, yeni ortaya çıkan ya da büyüyen ben veya kitle fark ettiğinizde doktorunuza başvurun.
-Sigara içilen ortamlardan uzak durun.”
GDO'LU TÜTÜNLERE DİKKAT
“TAPDK'nın 7. üyesi atanmadığı için son 2 yıldır denetimler ve satış noktaları reklamları ile ilgili kararlar alınamamaktadır” vurgusunun da yapıldığı kurul kararlarında, TAPDK'nın sigara firmalarının etkilerinden uzak olarak yeniden yapılandırılması gerektiği bildirildi.
İçişleri Bakanlığı'nın sorumluluğundaki denetimlerin yeterince yürütülmediği, Sağlık Bakanlığı'nın çabasının da tek başına yeterli olmadığı kaydedilerek, şunlara dikkat çekildi:
“-Yurt dışından bu yıl 83 milyon kilo tütün ülkemize girmiştir. Bu tütünlerin çoğu GDO'lu tütün üretimi yapılan ülkelerden gerçekleştirilmiştir. Bu ciddi bir sorundur.
-Her türlü nargile kullanımının ve duman çıkaran her türlü modelin sağlığa zararlı olduğu vurgulanmalıdır ve toplum uyarılmalıdır.”
Sigara bırakma yöntemlerinin SGK'nın geri ödeme programına alınması, kanserli hastalara yönelik geri ödemeye öncelik verilmesi, sigara yasağı da önerilerek, “Sigara yasağı ile ilgili kanun yanlış iç yazışmalar nedeni ile sulandırılmaktadır ve denetim ciddiyetini kaybetmiştir. Acilen önlem alınmalıdır” denildi.
Destekleyici bakım konusunda da düzenlemeler yapılmasını isteyen Kurul, şunlara dikkati çekti:
“-Palyatif bakım konusunda ülkemizde yasal düzenlemeler gerekmektedir.
-Ağrı kesicilere ulaşım kolaylaştırılmalıdır.
-Sivil toplumun, kanserde palyatif bakım hizmetleri organizasyonu içine alınması gerekmektedir. Bu amaçla kapsamlı bir proje başlatılmalıdır.
-Tedaviye cevap vermeyen çok ağır hastaların yaşam kalitelerinin düzeltilmesi veya korunması için palyatif bakım merkezleri açılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
-Yine çok ağır hastalar için evde bakım hizmetlerinin organizasyonu veya hospislerin yapılanması gerekmektedir. Bu yapılanmanın SGK geri ödeme kapsamında tanımlanması uygun olacaktır.
-Belediyelerin kanserli hastaların evde bakımları için yardımları alınabilir.”