A.A
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2007 11:29
İsveç Karolinska Enstitüsü Hücre ve Gen Tedavileri Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Sirac Dilber, “Kanserde Çin Mucizesi” olarak tanıtılan ilaçla tedavi için Türkiye ve Avrupa'dan çok sayıda hastanın Çin'e gittiğini belirterek, hastaları uyardı.
Dilber, p53 genini temel alan ilacın Avrupa ve Amerikan ilaç kurumlarınca piyasada satılmasına halen izin verilmediğini bildirdi.
Sirac Dilber, “kanserde Çin mucizesi” olarak lanse edilen ilacın, vücudun gardiyan geni olarak bilinen p53'u temel aldığını ve sağlıklı hücrelerde bulunan p53 genine basit bir virüs eklenerek, bunun kanser hücrelerine enjeksiyonla verildiğini kaydetti. Bu yöntemin Çin'de keşfedilmediğini ve yıllardır bilindiğini ifade eden Dilber, bu yöntemle üretilen ilacın, dünyanın birçok yerinde laboratuvar şartlarında rahatlıkla hazırlanabildiğine işaret etti.
Mucize gibi gösterilen ilacın hemen hemen aynısının 1994 yılından bu yana ABD'de bir şirket tarafından çeşitli araştırmalara tabi tutulduğunu ve baş-boyun kanserinde kullanılmasıyla ilgili klinik çalışmalar başlatıldığını dile getiren Dilber, şöyle devam etti:
“Bu şirketin Faz 3 klinik çalışması devam etmektedir. Bu klinik çalışmanın sonuçları tam ortaya çıkmadığı ve baş-boyun kanserinde bir etkisinin olup olmadığı sonuçlanmadığı için Avrupa İlaç Kurumu (EMEA) ve Amerika İlaç Kurumu (FDA) tarafından piyasada satılmasına halen izin verilmemiştir.”
ÇİN İLAÇ KURUMUNUN İZNİ
Amerika ve Avrupa'daki etik ve ilaç kontrollerinin çok sıkı olması nedeniyle birçok şirketin Uzak Doğu ülkelerine yöneldiğine söyleyen Dilber, 2003 yılında bir araştırmacının ortağı oldugu firmanın Çin İlaç Kurumundan (SFDA) ilacın sadece baş-boyun tümörlerinde kullanılması kaydıyla klinikte kullanılma iznini aldığını kaydetti. Dilber, SFDA'nın da 2004 yılında bu ilacın baş-boyun tümörlerinde kullanılması kaydıyla piyasada satılmasına karar verdiğini bildirdi.
SFDA'nın kararının bilim çevrelerinde şaşkınlık yarattığını söyleyen Dilber, bu durumun ticari kaygılar başta olmak üzere ilaç hakkında birçok kuşku uyandırdığını kaydetti. SFDA'nın kararından sonra firmanın ilacı “ilk gen tedavi ilacı” olarak piyasaya sunduğunu belirten Dilber, bundan sonra işlerin daha da çığrından çıktığını, Avrupa ve Amerika'dan bir çok kurum ve dernek, şirketten bilimsel verilerin açıklanmasının istendiğini bildirdi. Şirketin uluslararası hiçbir dergide tedaviyle ilgili başarısını yayınlayamadığını söyleyen Dilber, ilaçla ilgili kuşkuların bu nedenle daha da arttığını savundu.
Dilber, 2005 yılında bazı istatiksel sonuçlara yer verildiğini, Çinli araştırmacının yazdığı bir makalede de birbirini tutmayan bilgiler olduğunun ve bazı bilgilerin saptırıldığının tespit edilerek, bir dergide yayınlandığını bildirdi.
ÇİN'DE TEDAVİ İÇİN UYARI
Çinli hastaların tedavilerinin hükümet tarafından karşılanması talebinin ”ilacın etkisi belli olmadığı için” reddedildiğini vurgulayan Dilber, Türkiye ve Avrupa'da bazı şirket ve kişilerin bu işi suistimal ederek Çin'deki çeşitli sağlık kuruluşlarıyla anlaşıp isteyen her kanserli hastayı tedavi amaçlı Çin'e götürdüğünü kaydetti.
Çin'de sadece baş-boyun tümörleri için lisansı olan ilacın bir hasta için toplam fiyatının 3 bin 360 dolar olduğunu vurgulayan Dilber, buna karşın Çin'e giden hastalara tedavi maliyetinin yaklaşık 50 bin - 60 bin dolar olarak belirtildiğini savunarak hastaları uyardı.
Dilber, henüz araştırmaları tamamlanmayan ilaçla tedavinin, doğacak çocuklarda büyüme bozukluklarına neden olabileceğini sözlerine ekledi.