Güncelleme Tarihi:
Davaya konu olan olay 2014-2015 yılları arasında meydana geldi. Polis, İzmir’de kanser hastalarının umudu olan ilaçları, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Bezmialem Vakfı Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde e-reçete sistemine sızıp 28 kişi adına ilaç yazıldığını saptadı. Doktorların haberi olmadan sisteme girip onlar adına kanser ilaçlarını reçetelendiren şebekenin, hasta gibi ilaçları eczaneden alıp Azerbaycan, Moldova, Makedonya, İran ve Rusya’ya sattığı belirlendi.
TÜRKİYE'DE 3 BİN LİRA, YURT DIŞINDA 3 BİN DOLAR
Türkiye’de 3 bin lira olan ancak yurtdışında 3 bin dolara satılan ilaçların izini süren polis, Diyarbakır’dan gelen Ahmet K., İrfan E., Ercan E. ve Mehmet G.’nin eczanelerden e-reçete numarasıyla ilaçları aldığını ve İstanbul’dan gelen Erkin F.’ye verdiğini belirledi. Daha önceden eczacı olduğu öğrenilen Erkin F. üzerindeki takibi yoğunlaştıran mali polis, Erkin F.’nin e-reçete ile aldığı ilaçları yurt dışına pazarladığını tespit etti. Çeteyi takibe alan ekipler, geçtiğimiz yıl 8 Şubat’ta operasyon için düğmeye bastı. Gözaltına alınan Ahmet K., İrfan E., Ercan E. ve Mehmet G., çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Erkin F. ise ’denetimli serbestlik’ yasası kapsamında serbest bırakıldı. Yapılan ilk incelemede devletin 102 bin 895 lira 95 kuruş zarara uğratıldığı belirlendi. Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Alyaprak, 4’ü tutuklu 5 sanık hakkında 28 ayrı eylemden dolayı dava açtı.
İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan son duruşmaya tutuklu sanıklar Ahmet K., Ercan E., İrfan E. ve Mehmet G., ile avukatları Seda Ayaz Aksoy, Gönül Atay, Nart Atik, Mehmet Girgin, İlyas Fatih Sadıkay ile SGK avukatı Mehmet Ali Çavış katılırken, tutuksuz sanık Erkin F., katılmadı. Sanık Ercan E.’nin, avukatı Gönül Atay, "Dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurları oluşmamaştır. Sistemde reçetelerin yazıldıktan sonra eczacı tarafından hastaya veya hasta yakınına verilmesi gerekir. Eczacılar bu hususa dikkat etmemişlerdir. Reçetelerin aldatıcılık unsuru söz konusu değildir. Müvekkilimin maddi menfaati yoktur. Doktor tarafından yazılan reçeteleri alıp sanık Mehmet’e götürüp teslim etmiştir. Eylemi bilişim suçunu oluşturmaz. Doktorların şifresini bilmesi mümkün değildir. Kendisi uzun süredir tutukludur. Tahliyesine karar verilsin" dedi.
İrfan E.’nin avukatı Seda Ayaz Aksoy ise "Suçun manevi unsuru açısından müvekkil ortaokul mezunudur. Entelektüel donanımı olmayan teknik bilgisi olmayan sosyo-kültürel olarak toplumun alt kesiminden birisidir. Örgüt anlamına gelmekle beraber bir teşekkül olduğu muhtemeldir. Ancak bu teşekkül birtakım beceriler gerektirmektedir. Müvekkilde bu becerilerin olmadığı aşikardır. Dosyadaki suçları hastanede bilgisayar teknisyeni olarak çalışan, bankalara borcu olan ve vefat eden Tarık’ın becerileri ile ortaya çıkmış suçlardır. Tarık olmasaydı bu suç işlenemezdi. Ancak müvekkil olmasaydı onun yerine herhangi bir çocuğa dahi bu suç işletilebilinirdi. Eczanedeki kalfalar sanık Mehmet’in yüksek meblağlı faturalar kestiğini fark etmekle bunu sorgulama gereği duymamışlardır. Müvekkilimin suç kastı yoktur. Kendisi ve ailesi mağdur durumdadır. Öncelikle beraatine, ceza verilecekse de lehe olan kararlarla birlikte tahliyesine karar verilsin" dedi.
Diğer sanıkların avukatları da benzer savunma yaptı.
Hakim Hüseyin Yavaş Özyavuz başkanlığındaki 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık Mehmet G.’yi 10 yıl 1 ay 15 gün, Ahmet K., İrfan E. ve Ercan E.’yi 8 yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme ayrıca tüm sanıklara 83 bin 420’şer lira adli para cezası verdi. Mahkeme sanıklar hakkında "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte yardım" suçlarından beraatine karar verdi. Tutuksuz sanık Erkin F. de tüm suçlardan beraat etti. Ceza alan sanıkların avukatları kararı temyiz edeceklerini belirtti.