Güncelleme Tarihi:
AÇIKÇA ZULÜMDÜR, KATLİAMDIR
“21’inci yüzyılda yaşıyoruz, geldiğimiz noktada Filistin halkına yapılan açıkça bir zulümdür, katliamdır. Katliamı yapanları, zulmedenleri şiddetle kınıyoruz. Beklerdik ki bütün dünya ayağa kalksın. Amerika’da kendi iç sorununu çözemeyen bir başkan, sorunu gündemden düşürmek için İsrail’le ilgili başka politikaları yürürlüğe koydu. Ortadoğu’nun kan gölü olmasını teşvik ediyorsunuz. Pimi çekilen bir bombayı Ortadoğu’nun kalbi olan Kudüs’e yerleştirdiler. Dün (önceki gün) pazartesiydi, tarihe kanlı pazartesi olarak geçecektir. Kanlı pazartesiyi hiçbir Ortadoğulu ve hiçbir dünyalı unutmamalıdır. ‘BM kararlarını tanımıyorum’ diyorsun, ‘Ben istediğimi yaparım’ diyorsun. İstediğini yaparsan, tarihe kanlı pazartesileri mal edersin, başka bir şey yapmazsın ve insanlık tarihi seni yaşam boyu lanetler. Acımasızca o insanların üzerine kurşun yağdıranları tarih asla ve asla unutmayacaktır. Kanlı pazartesiyi asla dünyaya unutturmayacağız.
KISIK SESLİ PROTESTOLAR
Kimse bundan sonra kalkıp da dünyaya demokrasi dersi vermesin. Her demokrasi dersi verdiklerinde onlara kanlı pazartesiyi anımsatmak insanlığın temel görevlerinden bir tanesidir. Gönül isterdi ki bu katliam karşısında dünya ayağa kalksın. Kısık seslerle protestolar yapılıyor. Kendi içinde birlik olmayan Arap dünyası, birbirini yiyen, birbirini gırtlaklayan Arap dünyası, egemen güçlerin oyununa gelen Arap dünyası, bir araya gelip Filistin’e sahip çıkamıyorlar. Onlar, bizim kadar sahip çıkamıyorlar.
HÜKÜMETTEN DÖRT TALEP
Hükümetten ne istiyoruz? Birincisi, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda kararlar alınmalı ve titizlikle aynen uygulanmalı. İkinci isteğimiz İsrail’deki büyükelçimizi derhal ama derhal geri çekin. ‘Efendim istişare için geri çektik.’ Yok kardeşim, ne istişaresi! Hayır kardeşim, büyükelçiyi kesin, göndermemek üzere geri çekeceksin. Başka bir isteğimiz İsrail’le yapılan sözleşme, Mavi Marmara dolayısıyla bizim onurumuza dokunuyor. Arkadaşlarımız kanun teklifini veriyorlar, 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi öngören kanunu derhal iptal etmeliyiz. Dördüncü talebimiz, Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak için oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin Büyükelçisi olarak bütün dünyaya ilan edin. Bakın hiçbir eleştiri yapmıyoruz, eleştirinin zamanı değil, kavganın zamanı değil. O katliamın hesabını bir şekilde sormak zorundayız. Türkiye bütün gücünü göstermeli, doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi, hangi kimlikten, inançtan olursa olsun, 81 milyon vatandaş bu davaya inanmalı. Dört konuda size her türlü desteği veririz. Meclis tatile gerecek, samimiyeti test etmek için o kanunu iptal edin kardeşim. Belki diyebilirler ki ‘Ya 20 milyon dolar aldık, ne yapacağız o parayı?’ Söz veriyorum, 20 milyon doları ben size bulacağım, götürün İsrail hükümetine verin.”
CASUS PROGRAM İDDİASI
‘Adalet Yürüyüşümüzü bütün dünyanın gözü önünde yaptık, fakat bir gördük ki bütün telefonlarımızı dinlemişler. Bu ahlaksızlığı yapanları ortaya çıkarmasını istiyorum hükümetin. Sayın Erdoğan, bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın, nokta. Şimdi biz merak ediyoruz; bu casusluk programını Alman hükümeti Türkiye’de kimlere sattı? Demokrasi adına aslında bir utanç belgesidir bu. Çıksınlar açık yüreklilikle itiraf etsinler, ‘Sizi dinlemek için aldık’ desinler, vallahi dava açmayacağım. Ortada bir şey yok ki. ‘Oğlum paraları sıfırladın mı’ diye bir durumumuz yok, malı götürme diye bir şeyimiz yok, yolsuzluğumuz yok, ahlaksızlığımız yok.”