Kanlı Noel katliamının 45. yılı

Güncelleme Tarihi:

Kanlı Noel katliamının 45. yılı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2008 20:48

KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın “gerçekleri biraz görmeye başladığını, hakları korumaya çalıştığını” söyleyerek, “Ama girmiş olduğu kanal yanlış kanal. Tek egemenlik, tek devlet kanalı. Bu, bizi boyun eğmeye götürür” dedi.

Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ve Türkiye Muharip Gaziler Derneğinin de aralarında bulunduğu 8 derneğin, Kıbrıs'taki Türklere uygulanan 21 Aralık 1963 Kanlı Noel Katliamı'nın 45. yılı nedeniyle düzenlediği anma töreni, Harbiye Askeri Müze'de gerçekleştirildi.

Katliamda hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başlayan törende konuşan Denktaş, Kıbrıs meselesinde pek çok fedakarlık yapıldığını, Türkiye'nin yıllarca dünyayı karşısına aldığını dile getirerek, “Şimdi geldiğimiz noktaya bakın. Şehitlerimizin kemikleri sızlar mı, sızlamaz mı?” dedi.

Denktaş, Rumların 1963'te Türklere, 1960'ta kurulan meşru Kıbrıs devletini yıkmak ve Ada'daki tek hakim olmak için saldırdığını ve Ada'yı Yunanistan'a bağlayarak Enosisi gerçekleştirmek amacında olduklarını söyledi.

Bunu, ellerinden Kıbrıslı şehitlerin kanları akarken başardıklarını ifade eden Denktaş, BM Güvenlik Konseyinde ABD ve İngiltere'nin desteğiyle Makaryos idaresine “resmi Kıbrıs devleti” dendiğini anlattı.

Bugün Rumlar ve Yunanlıların Kıbrıs'a baktıklarında, Enosisi gerçekleşmiş şekliyle gördüklerini dile getiren Denktaş, “Kıbrıs Rumları, Kıbrıs meselesini kendi açılarından çözülmüş addediyorlar. 'Mesele, 1974'te Türk askerinin Ada'yı işgaliyle başlamıştır' iddiasını dünyaya kabul ettiren Rumlar karşısında bizim iddiamız nedir? Rumlarla yeniden 1960 benzeri bir ortaklık anlaşması yapmaya çalışıyoruz. Olmadı, olmuyor, çünkü Rumların buna ihtiyacı yoktur” diye konuştu.

Denktaş, şimdi başlatılan görüşmelerin çizgisinin ABD çizgisi olduğunu, ABD'nin önce Annan Planı'nı kabul ettirdiğini, bunu yaparken de Ada'daki Türklere, “evet dediler, ayrı devlet isteyemezler” kuralını getirdiğini vurgulayarak, Türkiye'ye ye de Rumlara limanların açılması gibi pek çok şartın öne sürüldüğünü söyledi.

Denktaş, şöyle devam etti:
“Sayın Talat gerçekleri biraz görmeye başladı. Biraz hakları korumaya çalışıyor, ama girmiş olduğu kanal yanlış kanal. Tek egemenlik, tek devlet kanalı. Bu, bizi boyun eğmeye götürür. Biz ayakta durmuşsak, dünya üzerimize geldiğinde direnmişsek, 'Anavatan bizimledir' diye direnmişsek ve haklı çıktık, ama bugün aynı güveni hissedebiliyor muyuz? Israrla diyorum ki Türk milletinin davası Annan Planı'ndan önceki dava ise Millet Meclisi'nde teyit etsinler, bütün dünya duysun.”

AB'nin, stratejik önemi nedeniyle Kıbrıs'ı üye yaptığını ve kuzeyi de istediğini söyleyen Denktaş, buna gerekçe olarak, petrol kuyuları etrafındaki kökten dinci ülkeleri kontrol etmek için en stratejik noktanın Kıbrıs olmasını gösterdiğini anlattı.

Denktaş, “Diyoruz ki 'Türkiye müttefikiniz, niye Ada'dan çıkarmaya çalışıyorsunuz? Cevap; 'Türkiye de gün gelir kökten dinci bir idareye dönüşebilir'. Diyorlar ki 'Atatürk ilkeleri AB normlarına uymaz. Siz bunlardan vazgeçin.' Demek ki siz Türkiye'nin parçalanmasını istiyorsunuz. Kıbrıs ve Türkiye üzerinde çok ciddi oyunlar sürmektedir” şeklinde konuştu.

ERMENİ SORUNU

Türkiye'nin karşısına sürekli birtakım problemlerin çıkarıldığını ve bu bağlamda Kıbrıs meselesiyle yıllardır Ermeni meselesinin de devam ettirildiğini ifade eden Denktaş, “Ermeni meselesi, sadece 'soykırım yaptınız, özür dileyin' meselesi değil. Akdeniz'e kadar Ermenistan devleti olacak. Kıbrıs da bu oyunların anahtarı. Çünkü en güçlü, en haklı olduğumuz dava Kıbrıs davasıdır. Uluslararası anlaşmalar vardır. Buna rağmen soykırım girişimi vardır. Bunları Avrupa'ya anlatabiliyor muyuz?” diye konuştu.

Kanlı Noel Katliamı haftasında bulunulduğunu da belirten Denktaş, “Biz silahların patladığı geceyi, insanların çığlığını hatırlıyoruz. Üzülerek söylüyorum, Nihat Bey kardeşimizin büyükelçilik önünde, bayrağa sarılmış tabutların başında mermer gibi durduğunu hatırlıyoruz” derken gözyaşlarını tutamadı.

Denktaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şimdi korkuyoruz, altımızdan bir devleti alacaklar, çünkü başlayan görüşmeler 'KKTC yoktur ve olmayacaktır' görüşmesidir. Bunlara nasıl güveneceğiz? Arkamızda basın da yok. 'Kıbrıs'ta barış oluyor, aman olsun aman olsun' deniyor. Uzlaşma iki devlet arasında olursa kalıcı olacaktır. İki devlet arasında olursa şehitler yattıkları yerde rahat edecektir. Türkiye'nin stratejik hakları korunacaktır. Biz nefesimizin sonuna kadar bunun tahakkuk etmesi için uğraşacağız.”

“ACILARIMI BAĞRIMA BASTIM”

Kanlı Noel olaylarında eşi ve 3 çocuğu evlerinin banyosundaki küvette şehit edilen emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan da Rumların o dönemdeki amacının, Türkleri öldürmek, yıldırmak ve böylece göç etmeye zorlamaktan ibaret olduğunu anlattı.

Kıbrıs'a geldiğinde, tek katlı bir eve eşi ve 3 küçük oğluyla yerleştiğini kaydeden İlhan, Tasos Papadopulos'un da aralarında yer aldığı Rum çetesinin, Kumsal semtindeki eve 24 Aralık 1963 gecesi kapı kilidini tarayarak girdiğini, eşinin banyoya kaçarak, 3 çocuğunu küvete yatırıp kendisini onlara siper ettiğini dile getirdi.

İlhan, “28 mermi atarak onları şehit etmişler. Evde her şeyi taramışlar. 2.5 yaşındaki misafir kız çocuğunun da bacağına ateş etmişler. Sağ bacağı dizinden koptu. Ankara'dan gönderilen iki uçakla şehit ve yaralıları Türkiye'ye getirdik. Acılarımı bağrıma bastım, gözyaşlarımı içime akıttım. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay'a olayı bütün açıklığıyla anlattım. Kıbrıs'a dönmek istediğimi da arz ettim. Ancak olayların daha da karışacağını söylediler. Elazığ Askeri Hastanesine tayin edildim” diye konuştu.

İlhan, KKTC'nin, anavatanın desteğiyle varlığına devam etmesi, birlik ve beraberlik içinde eski acıların bir kenara bırakılıp iyi günlere birlikte koşulması dileğinde bulundu.

Emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu da Kanlı Noel'in üzerinden 45 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Acaba ders aldık mı?” diye sordu.

Yunanlıların uzun soluklu politikalara sahip bir millet olduğunu, Türk dış politikasında ise bunun bulunmadığını ifade eden Yirmibeşoğlu, “Uzun vadeli devlet politikaları yapamazsak, ki bu devletlerin pusulasıdır, gemiyi yönetenler biraz acemiyse, gemi ya yan yatar ya batar. Keşke bir Ermeni, Kıbrıs, Güneydoğu politikamız olsaydı” şeklinde konuştu.
Anma töreninde, Kıbrıs Barış Harekatı'na giden olayların başlamasını konu edinen kısa bir belgesel de gösterildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!