Güncelleme Tarihi:
Yüksekdağ, “Türkiye’de savaşın, çatışmanın tırmandırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Saray merkezli çatışma süreci gittikçe yükseltiliyor. Türkiye’nin barış sorunu bölge barışı, dünya barışı sorunu demektir. Bu çerçevede bölgedeki siyasi parti temsilcileriyle işbirliği tavrı içerisinde hareket etme kararı aldık” açıklaması yaptı. Yüksekdağ, kamuoyuna yansıyan HDP’den bir heyetin Kandil’le görüşme yaptığı iddialarını ise şu sözlerle yanıtladı:
ENFORMASYON BAĞI BİLE KESİLDİ
“Kandil’e gitmedik. Kandil’e gitme koşulları da yok. Bugün Kandil dediğiniz yer sürekli bombardıman altında bir coğrafyadır. Siyasi muhataplık temelinde bir görüşme gerçekleştirmenin asgari güvenlik koşulları dahi yoktur. Bu nedenle Kandil’e gitme üzerine bir plan yapmanın zemini de yoktur. Israrlı bir şekilde gitiğimiz sorularının temelinde de bu savaşın tarafları arasından birinin söyleyeceği bir söz, yapacağı bir açıklama, çatışmasızlığın önünü açması bakımından belirleyicidir. Kamuoyunun ve siyasetin beklentisi buraya çevrilmiş durumda. Bu beklentinden kaynaklı söylentiler, bir ihtiyacın dışa vurumu. Böyle bir siyasi köprünün, bağın kurulması bir ihtiyaçtır. Sorulması gereken şudur; ‘Neden bugün Kandil’le bir görüşme gerçekleştirilemiyor?’ Bundan 3 ay önce HDP heyeti Kandil’e gidebiliyorken neden böyle bağlar, köprüler atıldı. Enformasyon bağı bile kesilmiş durumda. Kandil’e bugün gidilmiyor, doğru. Çünkü siyasi iktidar, savaşa karar verdi. Çözüm süreci ne zaman siyasi iktidar tarafından buzdolabına kaldırıldı, o günden bu yana taraflar arasındaki bütün bağlar da kesilmiş durumda.”
O BAYRAKTA KÜRTLERİN DE KANI VAR
Türkiye’de ırkçılık ve Kürt düşmanlığının tırmandırıldığını da savunan Yüksekdağ, “Türkiye toplumu artık Saray’ın çobanlarıyla güdülemez” dedi. TOBB’un önderliğinde Ankara’da yapılacak yürüyüşü de eleştiren Yüksekdağ şöyle devam etti: “Bizim seçim sürecinde parti genel merkezimize saldırdılar. Parti genel merkezimiz önündeki Türk bayrağına da saldırdılar. Bizim itiraz ettiğimiz şey, bayrağın kutsiyetinin ve bayrağın birleştirici değerlerinin ırkçılığa ve devlet terörüne alet edilmesidir. Kimse Türk bayrağını ve onun taşıdığı kutsiyeti ırkçı, savaş yanlısı, katliamcı emellerine alet etmeye kalkmasın. Yürüyüşlerde bayrağın gölgesine sığınarak faşizm yapmasın. O bayrağın alında, kızılında Türk’ün Kürt’ün Laz’ın Çerkez’in kanı var. O bayrağın kızılını, gölgesini Türkçülüklerine, kafatasçılıklarına, faşizmlerine alet etmeye kalkmasınlar. Biz buna itiraz ediyoruz, ederiz.
Bizler karakolların basılmasını, asker, polislerin, gerillaların, sivillerin ölmesini istemiyoruz. Bu gerçekleştirilecek yürüyüşte terörün her türlüsüne karşı tutum alacaklar mı? Cizre’de yaşamını kaybeden 35 günlük bebeğin ölümünü kınayacaklar mı? Sokağa çıkma yasağı kalkmadan 1 saat önce ekmek almaya giderken fırın kapısında katledilen 75 yaşındaki ihtiyarın katledilmesini lanetleyecekler mi? Bizler şiddetin her türlüsüne karşı bütün Türkiye olarak ses ve tepki verelim diyoruz.”