Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, şunları söyledi:
HAKARET ETMEK DEĞİL MİDİR?
“Bizim davamız sadece seçim, belediye davası değildir, bizim davamız her alanda ülkemizi ve milletimizi layık olduğu hizmetlere kavuşturma davasıdır. Biz gönüllere girmek için çalışırken CHP ne yapıyor? Etimesgut’a bu ilçeyle ilgisi olmayan Kılıçdaroğlu’nun özel avukatlığını yapan bir ismi aday olarak gönderiyor. Hadi bunu geçtik diyelim. Bu kişinin FETÖ soruşturmalarında gözaltına alınan şaibeli bir isim olmasına ne diyeceksiniz? 15 Temmuz’da en büyük bedeli ödeyen ilçede böyle bir şahsı aday göstermek bu ilçeye hakaret etmek değil mi? Biz ülkenin ve milletin selameti için Cumhur İttifakı’nı kuruyoruz, onlar terör örgütlerinin desteğini almak için ittifak yapıyor. Talimat nereden? Kandil’den. Kandil’in verdiği talimatla PYD-YPG hep birlikte bu örgütün dıştan destekçileri. Dikkat edin HDP ile CHP omuz omuza, bunların yanında adı İYİ Parti olan bir parti, bunların yanında maalesef Saadet, dörtlü çete.
3.2 MİLYON METREKARE ALAN
Milletimiz 31 Mart seçimlerinde ben sizlere inanıyorum inşallah bunun hesabını soracaktır. Öyle bir cevap verin ki CHP Genel Merkezi’nden dahi duyulsun. Bunlardan CHP anlamaz, ben kıraathane diyorum o kumarhane anlıyor. Dervişin fikri neyse zikri de odur. Bunlardan derviş olmaz o ayrı mesele. Etiler Mahallesi ile askeri lojmanların arasındaki AOÇ arazisini milletimizin istifadesine sunacak bir proje hazırlıyoruz. Göksu ikinci etapta da bir rekreasyon alanı projemiz var. Toplam 3.2 milyon metrekare alanda yapılacak ve 7 etaptan oluşacak dev bir proje olan Kanal Ankara’yı şehrimize kazandırıyoruz.
ONLAR YOKLUK KUYRUĞUYDU
Geçenlerde patlıcan, soğan, domates filan... Tutturdular bu Bay Kemal’in tayfası. Diyorlar ki kuyruklar oluştu... Bak iki kuyruk var. Bir kuyruk sizin döneminizdeki, bir de bizim dönemimizdeki. Senin dönemindeki kuyruklar Bay Kemal yokluk kuyruğuydu, yokluk. Bizdeki ise varlık. Her şey var ve üstelik fiyatlar yarı yarıya indi daha da aşağı iniyor inecek. 31 Mart’a kadar bu işi düzeldi düzeldi, düzelmedi biz yola devam edeceğiz. Ne demek bu, nerede bir mahalle arasında şurada burada market varsa onlarla anlaşacağız, onlarla beraber bu yolculuğu sonuna kadar devam ettireceğiz.
20 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI
20 bin sözleşmeli öğretmenin atamasını 8 Şubat’ta yapmıştık. Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmen ataması daha gerçekleştireceğiz. Böylece 2019 senesi içinde toplam 40 bin öğretmenimizin ataması yapılmış olacak. Sizleri bir kez daha Cumhur İttifakı’nda birleşmeye davet ediyorum. Cumhur İttifakı pazara kadar değil, mezara kadar olmalı.”
DÜNYAMIZ HIZLI ŞEKİLDE ATİNALILAŞIYOR
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan dün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Birinci Yaşlılık Şûrası’na katıldı. Erdoğan şu mesajları verdi: “Dünya nüfusu özellikle gelişmiş ülkelerde hızla yaşlanıyor. Türkiye’nin durumu, her ne kadar batı ülkeleri kadar vahim değilse de çok da iç acıcı gözükmüyor. Ülkemizde 65 yaş ve üzeri nüfus oranı yüzde 8.8’e kadar ulaşmıştır. Bu da 7.2 milyon yaşlıya sahip olduğumuz anlamına geliyor. Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040 yılında şimdikinin yaklaşık iki katına ulaşması bekleniyor. İşte bunun için katıldığım tüm nikâh törenlerinde gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse daha fazlasını tavsiye ediyorum. Mecburuz, çünkü dinamik genç nüfus yapısını sağlam tutalım. Bizim gibi ülkeler için nüfus güçtür.
YAŞLI VİZYON BELGESİ
Bakanlığımız 2019-2023 dönemini kapsayan bir yaşlı vizyon belgesi hazırlıyor. Bu çalışmada yaşlılarımızın pek çok alana aktif katılımını desteklemeyi amaçlayan programlar da yer alıyor. Antik Roma döneminin filozoflarından Çiçero, eski Atina’ya ilişkin şöyle bir hadise anlatır. Atina’da ihtiyar bir adam tiyatroya gider. Kendisine Atinalıların oturduğu bölümde kimse yer vermez. Bunun üzerine ihtiyar Spartalıların oturduğu bölüme geçmek zorunda kalır. Orada hemen ihtiyara bir yer açılır. Atinalılar ise bu davranışı alkışlarla karşılarlar. Çünkü Atinalılar iyilik nedir bilirler ama yapmak istemezler. Dünyamızın hızla Atinalılaştığı bir dönemde yaşlılarımıza sahip çıkmayı, onlara saygıda kusur etmemeyi, onları hep el üstünde tutmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Yaşlıların tek başına hayatlarını sürdürdüğü, çocukların da tek başlarına büyüdüğü bir dünya bizim dünyamız değildir. Biz köklerimizle varız, sizlerle varız. Huzurevi tabelalarının arttığı değil kuşakların aynı çatı altında birlikte yaşadığı veya ilişkilerin her gün kesintisiz sürdüğü bir Türkiye istiyoruz. Anneciğini, babacığını huzurevine bırakan evlatlar değil, onlarla beraber yaşayan evlatlar istiyoruz.”