Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de son yılların en yoğun kar yağışları devam ederken birçok il ve ilçe merkezinde belediyeler ve kamu kurumlarına ait iş makineleriyle toplanıp, kamyonlara yüklenen karlar, kuruma tehdidi altındaki göllere taşınıyor. Van, Meke, Karaman, Eğirdir ve Beyşehir göllerinde bu uygulamaya ilişkin bölgedeki belediyelerce duyurular da yapıldı.
GÖL UZMANI KARŞI ÇIKTI
TTKD bilim danışmanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Su Ürünleri Fakültesi'nden emekli öğretim görevlisi Dr. Erol Kesici, şehir merkezlerinde ve kara yollarında biriken karları temizleme sırasında kullanılan kimyasal ürünler ve tuzların karıştığı bu karların doğal su kaynaklarına taşınıp, karıştırılmasının tehlikelerine dikkati çekti.
Yaşamı tehdit eden kimyasalların ve tuzların su kaynakları ve tarım alanlarına taşınmaması gerektiğini belirten Dr. Erol Kesici, “Kar yağışlarının mevsim normallerine dönmesi yaşam için çok önemli. Fakat, kar ve buz mücadelesinde, yolların asit, agrega (çimento ve su ile birlikte betonu oluşturan temel malzemelerden biri) ve benzeri karışımlı tuz kullanımı ile buradaki karların, içme suyu kaynaklarının su seviyesi artsın diye göllere, göletlere taşınması çok ama çok tehlikeli sağlık ve üretim olumsuzluklarına neden olmaktadır" dedi.
Trafik kazalarına neden olan, yaşamı belirli bir süre etkileyen yollardaki buzlanmayı önlemesine rağmen tuzlamanın zararının oldukça fazla ve tehlikeli olduğunu kaydeden Dr. Kesici, “İçindeki kimyasallar ve bu kimyasalların asfaltı çözmesi ile oluşturdukları karışımlar, göller, dereler, yer altı suları ve tarım alanlarına tuz ve tehlikeli kimyasalları taşıyıp, depoluyor. Suyun ve toprağın tuz oranı (toksitite) artarak, suda yaşayan ve sudan beslenen canlılar için çok zararlı. Yüksek oranda tuz, bazı sucul hayvanlar için öldürücü olabilir. Tuz, suyun karışım yolunu değiştirerek, göllerin tabanına yakın yerlerde tuz cepleri oluşturabilir ki; bunlar biyolojik olarak ölü bölgeleri meydana getiriyor. Bu ekolojik değişiklikler, su kalitesini etkiler. Tuz asfaltı parçalıyor, araçlarda ve köprü demirlerinde aşınmaya neden oluyor, lastikleri çürütüyor ve tarım alanlarını çoraklaştırıyor" diye konuştu.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Çözümün ise bu tür kimyasallar yerine yine insanların elinde olduğuna işaret eden Dr. Kesici, şu önerileri sundu:
“Kesinlikle fazla oranda tuz ve içerisinde yaşamı tehlikeye sokan çözücü zehir etkisi yapan kimyasallar kullanılmamalı. Tuz miktarını azaltan yöntem olarak, çok az miktardaki doğal tuza nişasta, şeker ve içki fabrikalarının sıvı atıkları, glikoz türevli şeker pancarı artıklarından oluşan çözücülerin (küspe suyu) çok daha sağlıklı olduğu bildirilmektedir. Bu karışımın metrekareye 60-70 gram atılmasının, buzlanmayı önlediği ve çözdüğü bildirilmektedir. Bu karışım, kara yollarında ve araçlarda neden olduğu bozulmaları da yüzde 75- 90 oranında azalttığı ve bir fabrikadan günlük ortalama 50 ton atık elde edildiği düşünülürse, ham madde sıkıntısı da yaşanmayacaktır. Maliyeti tuzla yaklaşık aynı, ama tuzun verdiği zararları düşününce çok daha ucuza mal olduğu ortaya çıkacağı bilimsel çalışmalarla belirtilmektedir."
Kar ve buzlanmanın bereket anlamına geldiğini ve suyun kalıcılığını sağladığını da anlatan Dr. Kesici, “Son 20 yıl içerisinde yağışların mevsim normallerine dönüşmesi ve bilhassa kar yağışları ve kalıcılığı su kaynaklarımız, gıda üretimi, sağlık bakımından çok önemli bir gelişmedir. Karların bilim dışı yöntemlerle eritilmesi ve su kaynaklarımıza, toprağımıza adeta 'zehir' etkisi yapabilmektedir. Bu nedenle, yerleşim alanlarında, kara yollarında kar ve buzla mücadelenin sabırla, bilimsel veriler doğrultusunda yapılması amaçlanmalıdır" diye konuştu.