Güncelleme Tarihi:
Hükümet, Danıştay’dan çıkan farklı kararlarla tartışma konusu olan kamuda türban serbestliğiyle ilgili adımı, seçim öncesinde Meclis’ten çıkarılması hedeflenen paketle atmayı planlıyor. AK Parti yetkilileri, bu düzenlemelerin sadece çözüm süreciyle ilgili olmadığını, partinin son büyük kongresinde Başbakan’ca deklare edilen 2023 Siyaset Vizyonu’nun esas alındığını vurguladı. İktidar, kamuda türban serbestliğini kamu görevlileriyle ilgili yasal mevzuatta yapılacak değişikliklerle getirmeyi tasarlıyor.
YASAL DURUM
Devlet Memurları Kanunu’nda türbana doğrudan yasak öngörülmezken, sadece “Devlet memurları, kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak zorundadır” hükmü bulunuyor. Geçmiş yıllarda Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarılan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’te ise “Kadınlar; elbise, pantolan etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur” hükmü bulunuyor. Türbanlı memurlar, bu maddeye dayanılarak verilen disiplin cezaları sonucunda kamudan çıkarılabiliyor.
ANAYASA’DAKİ HÜKÜM
Anayasa’da ise “Kamu hizmetlerine girme hakkı” maddesinde, “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” deniyor. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarında AK Parti ve BDP, “Hizmete alınmada liyakat dışında hiçbir şart aranmaz” ifadesinde anlaştı. Bazı anayasa hukukçuları, sadece “likayat” şartının getirilmesiyle kamuda türbana serbestlik sağlanabileceğini savunuyor. Ancak bazı hukukçular da Anayasa’nın mevcut hükümlerinin de türbana engel oluşturmadığını ileri sürüyor. Buna karşın Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş kararları türbana engel oluşturuyor. Hükümetin yasal düzenleme yapması durumunda, bunun Anayasa Mahkemesi’ne götürülmemesi veya iptal davası açılsa da Anayasa Mahkemesi’nin bu kez özgürlükçü bir yorumla türbana vize verme olasılğı bulunyor.
28 ŞUBAT AFFI
Meclis, 2006’da yaptığı yasa değişikliğiyle, 28 Şubat sürecinde türban da dahil olmak üzere disiplinsizlikten atılan memurlar için geri dönüş yolunu açmıştı. Ancak bu durumda olanlardan kadrosuzluk nedeniyle kamuya dönemeyenler yeni düzenleme istedi. Meclis’te bu ay kabul edilen ve Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulan torba yasaya göre, 28 Şubat 1997’ten sonra memuriyetten çıkarılanların geri alınmasında bütçe kanunundaki kadro sınırlamaları uygulanamyacak. 28 Şubat’ta atılıp geri dönemeyen türban memurların, bu yasayla ilgili başvuru yaparken Danıştay kararlarını örnek göstererek fiili uygulamayla kamuya dönebilecekleri belirtiliyor.
TÜRBAN KARARLARININ GEÇMİŞİ
Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, 1990’lı yıllardan bu yana istikrarlı şekilde türbanın, anayasanın değiştirilemez ilkelerine göre, kamusal alanda kullanılamayacağına hükmetti. Bu nedenle, kanunlarda açık bir yasak olmamasına rağmen öğrenciler üniversiteye türbanlı giremedi. Önce MEB, 2010’da açıköğretim fakültesi sınavına türbanla girilmesinin yolu açıldı. Ardından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da aldığı kararla 2010 ALES sonbahar dönemi sınavına türbanla girilmesine olanak sağladı. Sonrasında da YÖK, ÖSYM sınav giriş kılavuzundaki, “Başı açık” olma zorunluluğunu kaldırdı.
STAJYER ÖĞRETMENLERE TÜRBAN İZNİ
Milli Eğitim Bakanlığı, Aralık 2012’de aday öğretmenlik uygulama yönergesinde yaptığı değişiklikle stajyer öğretmenlerin okullara türbanla girmesine vize vermişti. Yapılan değişiklikle stajyer öğretmenler, “devam-devamsızlık, günlük ders programları ile öğretim müfredatının uygulanması” dışında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na değil, yükseköğretim mevzuatına tabi oldu.
TÜRBANLI AVUKAT KARARI
Danıştay 8. Dairesi’nin, geçen ocak ayında türbanlı avukata vize veren kararı da tartışma yaratmıştı. Danıştay, İstanbul Barosu’na kayıtlı türbanlı bir kadın avukatın davasında, önceki içtihatlarından geri dönerek avukatlığın “kamu görevi” değil “serbest meslek” olduğu gerekçesiyle türbana vize vermişti. Kararda, “Avukatlık, sunulan hizmet açısından bir kamu hizmeti, mesleki faaliyet olarak ise serbest meslektir” değerlendirmesi yapılmıştı. Danıştay, Nüfus Kanunu’nu gerekçe gösterip “yüz açık” kriteri getirirken, başörtülü fotoğraf nedeniyle kimlik kartı verilmemesinin, Anayasa ve tarafı olunan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan çalışma hak ve özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlali sonucunu doğuracağı kaydedilmişti.