Güncelleme Tarihi:
AYM kararına göre, S.S aynı kurumda çalıştığı evli erkek Z.K.’nın eşi H.K.’yı evden sabit telefondan aradı. S.S., H.K.’ya, “Kocanla gönül ilişkim var. Ayrıl” dedi. H.K., S.S. hakkında bu telefon ve Facebook’ta kendisine hakaret ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Kapatılan Ankara 18. Sulh Ceza Mahkemesi, 3 Aralık 2013’te S.S.’yi, ‘huzur ve sükunu bozmak’tan 3 ay hapis, ‘hakaret’ten 2 bin 240 lira para cezasına çarptırdı ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verdi. S.S. karara itiraz etmeyince, bu karar 17 Aralık 2013’te kesinleşti. Bu süreçte Z.K., eşi H.K.’dan boşanıp S.S. ile evlendi. Çalıştığı kurum ise S.S.’ye kınama verip memuriyetten çıkardı. S.S.’nin cezalarının iptali davası reddedildi. 22 Mart 2016’da nihai kararı alan S.S., 14 Nisan 2016’da AYM’ye başvurdu.
İKNA EDİCİ GEREKÇE YOK
18 Temmuz’da oy birliğiyle S.S.’nin başvurusunu kabul eden AYM, özel hayata dayalı memuriyetten çıkarma cezasını adil bulmadı. Cezayı ölçüsüz diye nitelendiren AYM ihlal ve yeniden yargılama kararı verdi. Karar özetle şöyle: “...Mahkemelerin gerekçelerinin bireyin özel hayatına müdahaleyi haklı kılacak yeterlilikte olması zaruridir. Oysa mahkemece söz konusu eylem ve davranışların başvurucunun mesleki hayatı aday memur olarak görev yaptığı kurum üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun eylemlerinin mesleğine bir etkisinin bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirilmektedir.”