Güncelleme Tarihi:
Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı (KPDS)'na ilişkin tartışma bir ses getirdi ki, sormayın.
Bir dokunduk, gerçekten bin ah işittik.
E-mailler, fakslar, telefonlar...
*
Devlet memurlarının yabancı dil seviyesini ölçmek için yapılan bir sınav, KPDS. İlk olarak bu amaçla uygulamaya konuldu.
Sınavda alınan nota göre memura yabancı dil tazminatı ödeniyor. Ayrıca bu sınav, memur atama ve terfilerinde de etkili oluyor.
Daha sonra, akademisyenler de bu sınava tabi tutuldu. Araştırma görevlisi olmak isteyenler, doktora öğrencileri KPDS'ye alındılar, barajı aşamayanlar elendiler.
*
KPDS'nin çok zor bir sınav olduğu, genel bir şikayet.
Yılda iki kez ve sadece Ankara'da yapılıyor olması, bir başka şikayet.
Üstüne üstlük, 100 üzerinden 60-70-80 gibi baraj puanları uygulanması, bir başka şikayet.
Doktora öğrencilerine mesela, 60 puan barajı uygulanıyor. Doçentlik için 70 puan. Mayıs 1999 KPDS'na girenlerin tümü içinde 50-60 arasında puan alanların sayısı ise sadece 5 bin 500. Varın gerisini siz anlayın.
*
Uygulamada, sınav sonuçlarının ne derece adil değerlendirildiği ise ayrı bir tartışma.
Bir örnekle anlatalım:
Uzmanlık eğitimini tamamlayan bir doktor, eğer uzmanlık eğitimi veren bir SSK hastanesine atanmak isterse, yaptığı bilimsel yayın, katıldığı kongre gibi bir çok önemli şartı yerine getirip getirmediğine bakılıyor. Bir de KPDS'den 80 puan almak şartı aranıyor.
Ama bir doktorun doçent olabilmek için KPDS'den 70 puan alması yeterli sayılıyor.
Bugün SSK'nın eğitim hastanelerinde klinik şeflerinin çoğu, doçent unvanı taşıyor. Yani şef 70 puanla, onun astı uzman doktor 80 puanla aynı hastanede görev yapabiliyor.
Ya da, üniversitede öğretim üyesi olan doçent doktorun bu işini yapabilmesi için yabancı dilde 70 puan yeterli oluyor, ama SSK'nın eğitim hastanesinde uzman doktor olabilmek için yeterli olmuyor.
Bazı kurumlarda, işte böyle garabetler de yaşanıyor.
*
Bütün bu yakınmalardan, Kamu Personeli Dil Sınavı'nın yeniden ele alınması gerektiği sonucu ortaya çıkıyor.
Sınavın içeriği değişmeli belki. İlgi alanlarına göre ayrılmalı.
Tabii, herşeyden önce uygulama adil olmalı.
Eğitim ve formasyon
BİR süre önce sayfanızda, Boğaziçi Üniversitesi İngilizce bölümü mezunu bir genç, MEB'in formasyon şartı konusunda bilgilenmek istemişti.
Verilen yanıtta MEB'de formasyonun şart olduğu belirtilmiş, ancak formasyon olmadan üniversitelerde İngilizce öğretmeni (okutman) olarak çalışma olanağından bahsedilmemişti.
Öğrencilerin değişik fakültelerde öğrenim gördüğü üniversitelerde öğretmenler ‘‘yabancı dil kurlarında’’ (haftada 2-4-6 saat) veya derslerin tamamının/ belirli bir oranının yabancı dilde okutulduğu üniversitelerde (haftada 25 saat civarı) ‘‘hazırlık sınıflarında’’ okutmanlık yapabilirler. Yabancı dil okutmanı olmak için mutlaka dille ilgili bir lisanstan mezun olmak da gerekmez. Ancak her üniversitenin özerk olarak yaptığı yazılı ve sözlü dil sınavında başarılı olmak gerekir.
Şimdi MEB'e bağlı okullar ve YÖK'e bağlı üniversitelerde yabancı dil (ingilizce-fransızca-almanca) öğretmenliği ile ilgili hususları irdeleyelim.
MEB'e bağlı okulllar: Üniversiteler:
Formasyon şart Formasyon şart değil
Bareme 9/1'den başlanır Bareme 7/1'den başlanır
Maaş 15 ders karşılığı Maaş 12 ders karşılığı
Birlikte olunan grup Birlikte olunan grup ergenlik sonu
çocukluk ve ergenlik çağında erişkinliğin başında
Öğretmenlik yapmak isteyen kişinin başvuru esnasında dikkate alması gereken esas husus bu son faktördür. Hangi grupla daha mutlu, daha keyifli ve daha randımanlı olacak? Yeni öğretmen/okutman adayları işlerini ne kadar çok severek yaparlarsa, yeni yetişenler de onlardan o kadar çok yararlanabilecektir.
Kanımca eğitim ordusundaki herkesin genel eğitim metorları, özel eğitim metodları, psikoloji gibi dersleri alması gerekir.
Gülçin SILAY