Kalplerdeki Elektrik

Güncelleme Tarihi:

Kalplerdeki Elektrik
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2003 11:20

Her şey bir enerjidir. Güneş gibi, hava gibi, su gibi, toprak gibi. Her şey bir enerjidir. Enerji yoksa kütle de, hareket de yani yaşam da yoktur. İnsan da bir enerjidir.

Haberin Devamı

Her şey bir enerjidir. Beyin de bir enerjidir. Ağlamak, gözyaşı, hıçkırmak, bağırmak, yutkunmak, haykırmak birer enerjidir. Susmak, düşünmek, için için yanmak, yüreklerin dağlanması, gözlerin kızarması birer enerjidir. Ama her enerjinin açığa çıkabilmesi için, barajların sularlarla dolmasını beklemek gereklidir. Barajlar dolmadan enerji olmaz. Beyinlerin bilgilerle dolması tamamlanmadan ortaya çıkacak konuşma enerjisi, düşünme enerjisi de, işte bu yüzden pek bir şeye benzemez.

 

Her şey bir enerjidir. Bilgi de bir enerjidir. Beyinsel bilgi barajları tamamlanmadan, düşünce ve konuşma da pek bir işe yaramaz. Bilimin, memleketin her köşesine yayılması için, ana arterlerdeki enerji damarlarının can damarları vazifesine devam etmesi gerekir. Bunun içinse, bilim tarlasında açmış gonca gül kitaplarının, arılar gibi kitap kitap, yaprak yaprak dolaşılarak, özlerinin çıkartılması gereklidir. Kitaplardaki bilgilerin zaman ırmağında akıp gitmesine, yok olmasına mani olmanın başka bir yolu yoktur.

Haberin Devamı

 

Düşünmek için beyinlerin, ağlamak için yüreklerin, konuşmak için ciğerlerin  dolması gereklidir. Tabi beyinlerimizi “televole dolması” yapmaktan kurtarabilirsek! Kaç yığın bilgi ile dolu beyinlerimiz? Kullanmadığımız ve asla işimize yaramayacak kaç yığın bilgi var barajlarımızda? Bilginin öz suyu yerine, taşlarla, topraklarla dolduruyoruz barajlarımızı. Peki ama nasıl üreteceğiz gelişmemiz için gerekli olan enerjiyi?

 

Gelişim enerji ile oluyor. Enerji de onu ürettirecek hammadde ile. Hammadde yoksa enerji olmuyor. Enerji yoksa da hiçbir şey olmuyor. Şimdi sizden gelişmeden ne anladığınızı 10 madde halinde yazmanızı rica ediyorum.

 

1’inci kağıda yazın lütfen; gelişim nedir? Bilmek midir? Görmek midir? Duymak, konuşmak, susmak, yürümek, gezmek, anlamak mıdır? Gelişim keşfetmek midir? Bulmak, meydana çıkartmak ve bencil bir hırsla üzerine kapaklanmadan paylaşmak mıdır, gelişim? Sahi nedir gelişim?

Haberin Devamı

 

Şimdi de 2’inci bir kağıda kendi gelişiminiz için yapmanız gereken 10 maddeyi yazmanızı rica ediyorum. Gelişim için ne yapmalıyım? Eğer gelişim gezmektir, görmektir, bulmaktır dediyseniz, kendi gelişiminiz için gezip, görüp bulacağınız yer ve şeyin ne olduğunu yazmanızı istiyorum. Sizce gelişmek için. Sizce mükemmel bir insan olmak için. Sizce, size gerekli olan, yapmanız gereken şeylerin bir listesini çıkartmanızı istiyorum.

 

Şimdi 3’üncü ve son kağıda yapmanız gereken şey ile ilgili ihtiyaç duyduğunuz hammadde ve enerjiyi yazmanızı istiyorum. Bunun için neye ihtiyacım var? Bunları 3 ayrı kağıtta yapacağınız gibi, yanlamasına tek sayfada (aşağıda benim yaptığım gibi) de yapabilirsiniz.

Haberin Devamı

 

 

Gelişim Nedir?

Bunun için ne yapmalıyım?

Bunun için neye ihtiyacım var?

Gezmektir…

Amerika’ya gitmeliyim…

2.000$’a

Okumaktır…

Her hafta 1 kitap okumalıyım

52 x 10 = 520 milyon

 

Listeyi 10’a tamamladığınızda, kendi gelişiminiz için ihtiyaç duyduğunuz hammadde ve enerji kaynaklarının yekünunu bulmuş olacaksınız.

 

Sonuçta gelişiminiz için şu kadar milyon TL’ye, şu kadar desteğe, şu kadar dost’a, bu kadar arkadaşa, şu kadar bilgiye ihtiyacınız olduğu ortaya çıktı.

 

Peki şimdi ne olacak? Bu sizin yaşam listeniz. İster bu kağıdı katlayıp cebinize koyun. İster her gün göreceğiniz bir yere asın. Ama her bir maddenin gerçekleşmesi için, en hakiki enerjiye ihtiyacınız olduğunu unutmayın: Kalplerdeki elektriğe.

 

ABD’de herkese 11 Eylül kaosunu yeniden yaşatan elektrik kesintisi gibi, kalplerde de elektrik kesintisi varsa, yaşam boyu öğrenme, gelişme ve uygulama enerjimizde sorun var demektir. Gönülsüz, isteksiz, zevksiz bir yaşam kuşatır bizi çepeçevre. Kalplerdeki elektrik bitince, yaşam da biter çünkü.

Haberin Devamı

 

Acil servislerde, kalbi duran hastalara verilen elektrik şoku, kalplerindeki durmuş olan titreşimi yeniden başlatmak, bitmiş olan enerjiyi yeniden harekete geçirmek içindir.

Kalplerdeki elektriği üretimini krize yakalatmamak ve krize kurban etmemek gerek. Çünkü kalplerdeki titreşim bir kez durdu mu, tıpkı kalbi duran hastalara verilen elektro şok gibi güçlü bir şok gerekiyor, yeniden canlanma için. O şoku yaratacak enerjiniz varsa, sorun yok. Sorunu bir şekilde aşarsınız. Ama ya yoksa? Ya enerji santraliniz kriz anında gereken o yüksek voltajlı elektriği üretemezse?

 

“Eskiler bir musibet, bin nasihatten evladır” derlerdi. Çünkü söylenen nasihatlerden çıkartamadığımız dersleri, başımıza gelen bir musibetin yüksek dalgalı elektro şoku ile kavrayıveriyoruz.

Haberin Devamı

 

Yaşam listenizin gerçekleşmesi için, kalplerdeki elektriğin bittiği anlarda, yaşama arzusunun, yaşama sevincinin yeniden canlanması için ara sıra şoklanması gerekiyor. İnsan bu şoklanmayı 2 türlü yaşıyor. Ya çevremizdeki eş dosttan aklımızı başımıza devşirmenin gerektiğini anlatan mesaj bombardımanı geliyor. Ya da başımıza bir musibet geliyor. Annemiz, babamız, sevgilimiz, çocuğumuz bir kazaya kurban gidiyor. Yani sahip olduğumuz değerleri kaybediyoruz. Ve şoka giriyoruz. Kalbimiz titriyor. O titreşimde kalplerdeki elektrik üretimi maksimuma çıkıyor. Ve hayatı daha iyi anlayabiliyoruz. Olanları daha kolay kavrayabiliyoruz. Yapmamız gerekenlere daha çabuk konsantre olabiliyoruz.

Peki ya o şoktan kurtulamayanlar? Onlar sizlere ömür efendim. Hayatın acı tatlı hatıraları ile, mazideki yerlerini alıyorlar.

 

Şimdi önümüzde 2 seçenek var. Ya kendi kendimize yaşam listemizi başarmak için, kalbimizin, aklımızın, beynimizin, ruhumuzun ve yüreğimizin bütün gücüyle tabana kuvvet hayata asılacağız. Başarmak için bütün gücümüzle bastıracağız. Ya da gözlerimizin sönen ferini anlayan dostların şok dalgalarına maruz kalacağız. Dostların şok dalgası doktorların kurtarma harekatı gibi. Hadi o neyse de. Ama kaderin şok dalgaları geldiğinde, kurtulmak herkes için aynı ölçüde kolay olmuyor.

 

Çare basit dostlar. Yeni bir döneme yaklaşıyoruz. Elinizi çabuk tutun. Listelerinizi güncelleyin. Yaşam ipine sımsıkı sarılın. Yapabileceklerinize odaklanın. Yaşamı sevin. Evrene bir katkı daha. Yaşama bir ekti daha. Çevreye bir ışık daha. Hayata bir çiçek daha. Kalbimizde bir tatlı titreyiş, bedenimizde bir tatlı ürperiş ve ruhumuzda bir tatlı diriliş.

Aksi takdirde, ABD’deki son enerji krizi gibi, yaşam taşları bir sarsıldı mı, domino etkisi ile bütün taşları yere sermeden, hayatımızı felç etmeden, bizi anamızdan doğduğumuza bin pişman etmeden yakamızı bırakmıyor.

 

Asılın, kalplerdeki elektrik üretimine. Asılın hayata. Asılın küreklere. Asılın yüreklere. Sevin. Sevindirin. Ve yaşayın dünyayı. Yaşanabilir bir dünya adına, kendi elektriklerimizi üretmekten başka çaremiz yok artık. Zira kişiler arası eskiyen, pörsüyen ve yok olan enerji nakil hatları yüzünden, kimsenin kimseye verecek 5 kuruşluk enerjisi kalmadı, neredeyse.

Canlanın ki, canlansın dünya. Yaşayın ki yaşasın dünya. Yaşasın kalpler, gönüller, beyinler. Yaşasın insanlık. Yaşasın kalplerdeki elektrik.

 

Aman dikkat. Şalterleri attırmayın.

 

Münir Arıkan – NLP Trainer & Düşünce Öğretmeni

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!