Güncelleme Tarihi:
Denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, 'Karadeniz'deki kirliliği önleyemediğimiz takdirde, Türk Boğazları, Ege ve Akdeniz, kirlilik canavarının eline teslim edilecek' dedi.
Bakan Mirzaoğlu, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Çevre Bilimleri Enstitüsü ve Manchester Üniversitesi tarafından Tarabya Oteli'nde düzenlenen 'II. Uluslararası Akdeniz ve Karadeniz'deki Kirliliğin Önlenmesi' konferansının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geçmiş dönemde olduğu gibi günümüzde de zengin ülkelerle fakir ülkeler arasında köprü görevi gördüğünü söyledi.
Türkiye'nin, daha önceki yıllarda kalkınma planını hazırlarken 'inanılmaz hatalar' yaptığını, bugünkü çevre tahribatının temelinde 'Ne pahasına olursa olsun kalkınalım' anlayışının yattığını ifade eden Mirzaoğlu, bu anlayışın bugün iflas ettiğini bildirdi.
Denizlerde meydana gelen kirliliğin esas itibariyle iki unsurdan kaynaklandığını, bunların birinin kıyı tesisleri, diğerinin de deniz araçları olduğunu belirten Mirzaoğlu, şöyle devam etti: "Denizlerimizde, zehirli ve radyoaktif petrol ve petrol ürünleri, evsel ve kentsel atıklar ile endüstriyel atıkların nehirler vasıtasıyla taşınması veya doğrudan akıtılması neticesinde bir kirlilik meydana gelmektedir. Aycrıca yine deniz araçlarının çarpışmasından, karaya oturmasından, tank yıkama ve balast sularını boşaltma gibi nedenlerden dolayı da ayrı bir kirlilik oluşmaktadır."
Mirzaoğlu, geçen yıl Florya açıklarında şiddetli lodos nedeniyle parçalanarak karaya oturan 'Volganeft-248' adlı tankerden Marmara Denizi'ne 800 ton fueloilin yayıldığını, ilk aşamada bu yakıtın 5 kilometrekarelik bir alanda etkili olduğunu hatırlatarak, kirliliğin etkisiyle denizde yaşayan canlıların yüzde 99'unda toplu ölümlerin meydana geldiğini anlattı.
İstanbul Boğazı'ndan yılda ortalama 50 bin civarında gemi geçtiğini ve bunların 5 bin 500'ünün tehlikeli yük taşıyan gemiler olduğunu vurgulayan Mirzaoğlu, taşınan tehlikeli yük miktarının ise 80 milyon tonu bulduğunu kaydetti.
Radar projesi
Mirzaoğlu, boğazlarda meydana gelecek kazaları en aza indirmek amacıyla önümüzdeki yılın ortalarında hizmete girecek olan Gemi Yönetim ve Bilgi Sistemi (VTS) projesine de değinerek, bu projenin hayata geçirilmesi sırasında yaşadıkları zorlukları anlattı.
Bakan Mirzaoğlu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından ortaya konan engelleri, Atatürk'ün 1936 yılında çıkardığı 'Tahkim Yasası' ile aştıklarını dile getirerek, 'Bu yasa ilk kez bakanlığımızca uygulandı. Sanki Atatürk, bu günleri düşünerek bu yasayı çıkartmış' dedi.
Akdeniz ve Karadeniz'deki deniz kirliliğinin önlenmesinin kolay olmadığını, buna rağmen Çevre Bakanlığı ve sivil toplum örgütlerinin ısrarlı ve özverili çalışmalarıyla bu sorunun çözülebileceğini kaydeden Mirzaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Karadeniz'deki kirliliği önleyemediğimiz takdirde, Türk boğazları, Ege ve Akdeniz, kirlilik canavarının eline teslim edilecek.Türk milleti olarak denizi korumak ve denizi sevmek zorundayız. Sevgi zorla olmaz, ama bizler sahip çıkmazsak koruyacak bir denizimizin kalmayacağını hepimiz bilmek zorundayız."
Önlem alınmalı
BÜ Rektörü Prof. Dr. Sabih Tansal da, 21. yüzyılda en önemli enerji kaynağının petrol olacağını belirterek, Orta Asya petrollerinin dünyaya taşınması sırasında Türk boğazlarında ciddi bir tanker trafiğioluşacağını bildirdi. Trafikteki artışın beraberinde artan kaza riskini de getireceğini ifade eden Prof. Dr. Tansal, "Olası bir kaza sonrası çevreye yayılacak petrol kirliliği, haftalarca, aylarca, hatta senelerce çevreyi ve hayatı olumsuz etkileyecek. Bunun önlemleri şimdiden alınmalıdır" dedi.