Güncelleme Tarihi:
BBC Türkçe’ye konuşan Kalın şunları söyledi:
OPERASYON TERÖRE KARŞI
“Biz bu terörist şebekenin sınırımızda faaliyet göstermesine izin veremeyiz. Ayrıca Afrin halkı da bu insanların bölgeden uzaklaştırılmasını istiyor. Fırat Kalkanı operasyonuna baktığınızda çok başarılı bir sicil görürsünüz. Tüm DAEŞ unsurlarını oradan temizledik. Cerablus ile El Bab arasındaki alana 100 bin insanın dönüşünü sağladık. Afrin’de de aynı tabloyu görmek istiyoruz. Buradan da teröristler temizlenecek. Burayı da yerel halk yönetecek. İnsani yardım göndereceğiz. Sınırımızda güvenliği sağlayacağız. Bu, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da çok önemli. YPG gibi ayrılıkçı bir örgütün daha fazla toprak kazanmasına izin vermeyeceğiz. Asıl amaç da bunlardır. Bu kesinlikle Kürtlere ya da Suriye’ye ya da Afrin’e karşı bir operasyon değildir. Bu, ABD’nin Menbiç’te ya da Suriye’nin başka noktalarında DAEŞ’le mücadele ediyor diye destek verdiği terör örgütüne karşı yapılan bir operasyondur. Biz sınırımızdaki bu tehdidi bertaraf etmek istiyoruz.
SÖZÜN ÜZERİNDEN İKİ AY GEÇTİ
(Hedef ABD’nin YPG’ye verdiği desteği kesmek mi?) Bunun için çok uzun süredir çağrıda bulunuyoruz. Obama yönetiminden Trump yönetimine miras kalan bir politika bu maalesef. Bir terör örgütünü bir diğer terör örgütüyle yenilgiye uğratamazsınız. Herkes PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğunu biliyor. PKK AB, ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş durumda. PYD/YPG’nin merkez komutası doğrudan PKK’ya bağlı. Kendi başlarına karar veremezler. PKK şemsiyesi altındalar. Herkes de bunu biliyor. Ama ABD DAEŞ’i Suriye’de yenilgiye uğratmak uğruna YPG’ye destek verdi. Şimdi de onlara mecbur kaldılar. Çünkü askeri açıdan bu örgüte çok yatırım yaptılar. Bu tabii ki bizi kaygılandıran bir unsur. PKK/YPG’nin Suriye sınırımızda devlete benzer bir yapı oluşturmasına müsamaha gösteremeyiz. Bu mümkün değil. Silahları, cephaneleri, eğitimleri, destekleri ABD ordusundan aldılar. Bu noktada bir kez daha Washington yönetimine çağrı yapıyoruz. Bize daha önceden de söz verdikleri gibi PYD/YPG’ye destek vermeyi kessinler. ABD Başkanı Trump bu sözü Cumhurbaşkanımıza 24 Kasım’da yaptıkları telefon görüşmesinde vermişti. Üzerinden neredeyse iki ay geçti. Ama hala PYD/YPG’ye destek vermeyi sürdürüyorlar.
OPERASYON GEREKLİYDİ
Bu operasyon kesinlikle gerekliydi. BM Sözleşmesinin 51’inci maddesi ve BMGK kararları gereği Türkiye’nin kendini terör tehdidine karşı savunma hakkı vardır. Türkiye bir NATO üyesi. NATO’daki müttefiklerimizin ve diğer müttefiklerimizin bizi teröre karşı verdiğimiz mücadelede desteklemesini bekliyoruz. Daha önce de söylediğim gibi Afrin’den ve diğer noktalardan Türkiye’ye YPG/PYD teröristleri tarafından yüzlerce sınır ötesi saldırı yapıldı. Bu nedenle bu operasyonu başlatmak zorundaydık.
ANLAŞMAYA VARMIŞLAR GİBİ
Bu çok ilginç. Buraya gelmeden hemen önce bir son dakika gelişmesi söz konusu oldu. YPG/PYD’nin bugün bir grup DAEŞ teröristini serbest bıraktığı belirtiliyor. Böylece Türk askerlerine ve ÖSO’ya karşı birlikte saldırmaları söz konusu olacak. Bir anlaşmaya varmışlar gibi görünüyor. Belki askerlerimize saldıracaklar, belki ÖSO’ya. Ne olacak bilmiyoruz. Daha çok yeni bir bilgi bu. Ama önemli olan nokta şu: YPG de olsa DAEŞ de olsa Afrin’den ülkemize, sınırımıza, kentlerimize, milletimize yönelen bir terör tehdidi var. Bunu defalarca gündeme getirdik. Ama kimse kılını kıpırdatmadı. Dolayısıyla sınırlarımızı korumak bizim vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuzdur. Operasyon sona erince ve YPG ve PYD’den temizlendiğinde, bu bölge -aynen Fırat Kalkanı’nda yaptığımız gibi- bölge halkına devredilecek. Bizim Suriye’nin toprağında gözümüz yok. Bizim amaçlarımızdan biri zaten Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak. Ayrıca biz tutarlılıktan yanayız. Teröre karşıysanız, bir terör örgütüne karşı çıkıp diğerini destekleyemezsiniz. DAEŞ kötüyse PKK da kötü. DAEŞ terör örgütüyse, PKK da terör örgütü.
SURİYE TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK
Suriye’yi işgal etmiyoruz. Bir terör tehdidini bertaraf ediyoruz. Suriye toprağında kesinlikle gözümüz yok. Eğer böyle bir niyetimiz olsaydı o zaman Cerablus, El Bab ve diğer noktalarda kalırdık. Böyle bir niyetimiz yok. Hiçbir komşu ülkenin bir başka ülke tarafından işgal edildiğini görmek istemiyoruz. Uluslararası koalisyonla olduğu gibi Rusya’yla da yakın işbirliği içerisindeyiz. Astana süreci çerçevesinde çatışmasızlık bölgelerini Rusya ve İran’la birlikte tesis ettik. Şimdi de Suriye’de siyasi geçiş sürecinin tüm Suriyelileri kapsayacak şekilde gerçekleşmesi için Rusya ve İran’la birlikte çalışıyoruz. Zaten takdir edersiniz ki böylesi kapsamlı bir operasyon müttefiklerinizle koordinasyon içinde olmadan gerçekleştirilemez. Rusya, İran ve uluslararası koalisyonla bir koordinasyon yapıldı ve operasyon şu ana kadar gayet iyi ilerliyor. Bir pazarlık içerisinde değiliz. Bir dizi önceliğimiz var. İdlib’de barış ve güvenliğin sağlanmasını istiyoruz.
NE KADAR GEREKLİYSE O KADAR SÜRECEK
(Operasyon ne zaman bitecek?) Bu operasyonel bir bilgi. Günler de sürebilir, haftalar da. Ne kadar gerekliyse o kadar sürecek. Askeri istihbaratımız çok kapsamlı planlar çıkardı bu operasyonun başarısı için. Üçüncü gündeyiz ve iyi bir ilerleme kaydediyoruz.”