Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlediği basın toplantısında, bir açıklama yaparak, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 1915 olaylarının 101’inci yılı olduğunu hatırlatan Kalın, ’soykırım’ iddialarına ilişkin konuşarak, "Birileri soykırım iddialarıyla, soykırım yalanlarıyla Türkleri ve Ermenileri birbirine düşürmek isteyebilir. Kendilerince siyasi husumet yaratmak isteyebilir. Ama biz buna karşı ortak acı perspektifiyle aynı acıları paylaştığımızın altını çizmeye devam edeceğiz. Dün Erivan’da da birtakım etkinlikler yapıldı. Türk bayrağına yapılan o saygısızlığa rağmen biz vakur bir şekilde asaletimizden ve ciddiyetimizden taviz vermeden o dönemde yaşananları andık ve anmaya da devam edeceğiz. Burada hiç de adil olmayan, tek taraflı bir tarih perspektifi empoze edilmeye çalışılmakta. Ama artık buna karşı daha adil perspektiften bakabilen yaklaşımların yer bulduğunu, bu seslerin daha fazla duyulmaya başladığını görüyoruz. Ümit ediyoruz 100 yıl önce yaşanan bu acıların artık geride bırakılması, geleceğe bir dostluk ve birliktelik perspektifinden bakılması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"MUTABAKAT, MÜZAKERE, ANLAŞMA GİBİ KAVRAMLARIN KARŞILIĞININ OLMADIĞI ORTADA"
Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde bu sabah 2 askerin şehit edilmesiyle ilgili konuşan Kalın, terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaparak, "PKK’lı teröristler tarafından bırakılan bir bomba düzeneğinin patlaması sonucu şehit olan 2 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralanan 2 askerimize de acil şifalar diliyoruz. Terörle mücadele konusundaki kararlılığımız aynen devam ediyor. Bu alçak terör örgütü belli yerlerden çekilirken bile geriye bomba düzenekleri bırakmak suretiyle terörün çirkin, alçak yüzünü göstermeye devam ediyor. Ama buna karşı bizim kararlılığımız devam edecektir. Terörün hiçbir türünün, şeklinin kabul edilmesi asla söz konusu değildir. Çeşitli şekillerde gündeme getirilen mutabakat, müzakere, anlaşma gibi kavramların hiçbir karşılığının olmadığı açıkça ortadadır. Dün de Sayın Cumhurbaşkanı’mız Adana’da yaptığı konuşmada böyle bir mutabakatın söz konusu olmadığını ve olmayacağını ifade etmişlerdir. PKK terörünün ve diğer terör türlerini şu veya bu gerekçelerle aklanmaya çalışılması, temize çıkartılması yönünde yapılan bütün faaliyetleri net bir şekilde reddettiğimi ve kınadığımızı da ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
"CENEVRE’DE YAPILAN GÖRÜŞMELERİN ARZU EDİLEN HIZDA İLERLEMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Suriye krizi konusuna değinen Kalın, ilan edilen ateşkese rağmen Esad rejiminin Rusya’yla beraber Suriye topraklarındaki ihlallerinin devam ettiğinin altını çizerek, "Suriye’de siyasi bir geçiş sürecinin sağlanması amacıyla Cenevre’de yapılan görüşmelerin de maalesef arzu edilen hızda ilerlemediğini görüyoruz. Son olarak BM temsilcisinin yaptığı açıklamalar da buradaki müzakerelerin bir hayli zor devam ettiğini gösteriyor. Bunun temel sebebi rejimin 2 temel konuda; siyasi geçiş sürecinin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması konusunda şu anda ayak diremesi ve yardımcı olmamasından kaynaklanıyor. Bu noktada Suriye’deki çatışmaların durması ve siyasi geçiş sürecinin sağlanması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması büyük önem arz ediyor. Türkiye’nin pozisyonu temelde Suriye’nin bu toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, fiili durumların asla kabul edilmemesi noktasında aynıdır. Bu konudaki kararlılığımız devam etmektedir" açıklamasında bulundu.
"TÜRKİYE-AB EYLEM PLANI HAYATA GEÇİRİLİYOR"
Avrupa Birliği (AB)’yle yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye-AB Eylem Planı’nın hayata geçirilmeye başlandığını belirten Kalın, mülteci krizine de değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye-AB Eylem Planı da hayata geçiriliyor. Yunan Adaları üzerinden Avrupa’ya geçiş yapmaya çalışan kayıt dışı illegal göçmenlerin sayısı konusunda ciddi bir düşüş gerçekleşti. Bu her açıdan memnuniyet verici. Avrupa’ya gidecek olan Suriyelilerin kayıt altına alınması önem arz ediyor. İnsan kaçakçılarının elindeki kozların ortadan kaldırılması ve bunların önlenmesi noktasında büyük önem arz ediyor. Geçtiğimiz ekim ayında günde 6-7 hatta 7 bin 500 insan Yunan Adaları üzerinden Suriye’ye geçmeye çalışırken bugün bu sayı adeta sıfırlanmış durumda bugün itibariyle. Bu memnuniyet verici bir durum. Sorun ne Türkiye’nin ege sahillerinde ne Yunan Adalarında. Sorunun kaynağı Suriye’dedir ve Suriye’deki savaş devam ettiği müddetçe bu kanlı yıkım devam ettiği müddetçe mülteci krizi de maalesef derinleşerek devam edecektir. Mültecilerin Yunan Adaları üzerinden Avrupa’ya gidişinin azalmış olması mülteci sorununun ortadan kalktığı anlamına asla gelmez. Bu Avrupalıları rahatlatmış olabilir. Ama işin özünde mülteci krizi çözülmüş değil. Suriye’deki savaş devam ediyor"
"3 BİN 300’DEN FAZLA YABANCI UYRUKLU SINIRDIŞI EDİLDİ"
Kilis’e atılan IŞİD roketleri üzerinden IŞİD’le mücadele konusunda atılan adımlara ilişkin bilgiler paylaşan Kalın, "Son günlerde Kilis’te yaşanan hadiseler de birçok insanın hayatına mal oldu. Suriye tarafından Kilis’e düşen roketler neticesinde, bununla ilgili şu anda en üst düzeyde tedbirler alınıyor. Bugün itibariyle özellikle DAİŞ’le irtibatlı olduğundan şüphelenilen yabancı terörist savaşçılar bağlamında 3 bin 300’den fazla yabancı uyruklu kişi makamlarımız tarafından sınır dışı edilmiştir. Bu çerçevede bugün itibariyle yaklaşık 41 bin kişi yine yabancı uyruklunun ülkemize giriş yasağı konmuştur. Bunlar bir şekilde DAİŞ terör örgütüyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen kişilerdir. Risk analiz gruplarımız tarafından yaklaşık 9 bin 500 yabancı kontrolden geçirilmiş, bunlardan 2 binden fazlasının ülkemize girişine izin verilmemiştir. Ülkemizde yürütülen DAİŞ’le ilgili operasyonlar bağlamında da bin 232’si yabancı uyruklu olmak üzere toplam 2 bin 770 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 954 kişiyse tutuklanarak adli süreçleri başlatılmıştır. Adli süreçleri devam etmektedir. DAİŞ’le mücadele bağlamında ülkemize zaman zaman düşen roketler ya da sınır ihlali olayları olduğunda da silahlı kuvvetlerimiz derhal karşılık vermektedir. Bu konudaki tavrımız da aynı netlik ve kararlılıkla devam edecektir" ifadelerini kullandı.
"OPERASYONLAR SON NOKTASINA KADAR GÖTÜRÜLECEK"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kalın, terör örgütü liderlerinden birinin, uluslararası basına, ABD ve İngiltere ile doğrudan temasın ötesinde bir diyalog içerisinde olduklarını açıkladığı bir mülakatın sorulması üzerine şöyle konuştu:
"Bu iddia daha önce de terör örgütü liderleri tarafından dile getirildi ve ilgili devletler tarafından reddedildi. Biz o devletlerin yaptığı resmi açıklamaları esas alıyoruz. Bu tür terör örgütünü aklamaya yönelik çalışmaların gazetecilikle bir ilgisi yoktur. Bu terör propagandasına verilmiş dolaylı bir destekten başka bir şey değildir. PKK’nın şu sözcüsü bu lideri vesaireyle gidip oralarda buralarda görüşmeler yapıp ondan sonra da PKK örgütünün söylemlerini makul ve meşru taleplermiş gibi empoze etmeye çalışmak dolaylı olarak terör propagandasına yardımcı olmaktan başka bir şey değildir. Terör örgütü çok açık şekilde kendi örgüt gündemini Kürt vatandaşlarımızın meselesiymiş gibi empoze etmeye çalışıyor. Bu yalana kimse inanmıyor, hiç kimse de inanmayacak bundan sonra. DAİŞ’le mücadele ediyoruz, bahanesiyle terör örgütüne alan açmaya çalışmak herhalde ne gazetecilikle ne ifade özgürlüğüyle bağdaştırılabilir bir durumdur. Gerek bu terör örgütü liderinin verdiği mesajlar gerekse bu yayın kuruluşunun yaptığı yayın açısından ortada sadece teröre hizmet eden bir durum vardır. Terörle mücadelemiz kararlı şekilde devam etmektedir. Şu anda bu operasyonlar son noktasına kadar götürülecek. Bütün bu terör belasından, terör örgütlerinden, saldırılarından, düzeneklerinden, hendeklerinden, planlarından kurtulana kadar da bu mücadele kararlı şekilde devam edecek ve bundan asla geri adım atılmayacaktır"
"İSRAİL’LE YAKIN ZAMANDA YENİ BİR TEMASIN OLMASI PLANLANIYOR"
İsrail’le yürütülen müzakereler üzerinden yakın zamanda İsrail’le bir temasın olup olmayacağı sorulan Kalın, "İsrail’le bir müddettir devam eden müzakerelerin son aşamasına doğru geliyoruz. Türkiye’nin ortaya koyduğu şartlar çerçevesinde yürütülen bir müzakere vardır. Artık bunun son aşamasına geliyoruz. Yakın zamanda yeni bir temasın olması planlanıyor. Tazminat ve ablukayla ilgili son 2 madde üzerinde de nihai mutabakat sağlandıktan sonra anlaşmanın imzalanması ve ilişkilerin normalleşme sürecinin başlaması planlanıyor. Bu çerçevede bizim açımızdan büyük önem arz eden Gazze ve Filistin topraklarındaki insani durumun iyileştirilmesine yönelik adımların da hızla atılacağını bekliyoruz"
’GÜVENLİ BÖLGE’ AÇIKLAMASI: UYGULAMAYA GELDİĞİ ZAMAN GÜÇLÜ BİR İRADENİN OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ
Suriye’de terör örgütlerinin arındırılmış güvenli bir bölgenin oluşturulması konusunda hayata geçecek somut planların olup olmadığı sorulan Kalın, bu konuda ABD Başkanı Barack Obama ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de açıklamalarını hatırlatarak, şu yanıtı verdi: "Bunu uygulamaya geldiği zaman ortada güçlü bir iradenin olmadığını görüyoruz. Biz bu konuda bu teklifimizi yapmaya devam edeceğiz. Belki 2 yıl önce güvenli bölge orada kurulmuş olsaydı mülteci akını bu kadar yoğun şekilde yaşanmayacaktı. Bizim bu teklifimiz hala bakidir. Bunun uygulanması için ortak uluslararası iradenin ve koordinasyonun yapılması gerekiyor. Türkiye bunu tek taraflı olarak yapmayacak. Bunu müttefiklerimizle, uluslararası koalisyon bağlamında yapacağız. Sadece karadan bir güvenli bölge sınırının çizilmesi yeterli değil. Aynı zamanda orada havadan bir korumanın da sağlanması ve bunun da uluslararası mutabakatla yapılması gerekiyor. Orada bir güvenli bölgenin kurulması hala birçok acının önlenmesi konusunda büyük katkılar sağlayacaktır"
"GÜVENLİ BÖLGENİN KURULMASI ROKET SALDIRILARINDAN KORUYABİLECEK"
Kilis’e atılan IŞİD roketleri üzerinden bölgede farklı bir güvenlik konseptinin uygulanıp uygulanmayacağı sorusu için Kalın, "Biz güvenli bölge meselesini bu bağlamda da kendi ulusal güvenliğimiz açısından da önemsiyoruz. Orada yaklaşık 90 km’ye yaklaşık 45-50 km derinliği olan bir güvenli bölgenin kurulması bizi bu tür saldırılardan bu tür roket vesaire olaylarından da koruyabilecektir. Bu derinliğin sağlanması için de bir koordinasyon gerekiyor. Bunu bekleyecek halimiz yok tabi. Biz Türkiye olarak kendi tedbirlerimizi sınırda almaya devam edeceğiz. Bunları artıracağız. Özellikle o bölgede o noktalarda bu tür hadiselerin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almaya devam edeceğiz" diye yanıt verdi.
"YENİ İMKANLARIN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLAYACAK ADIMLARA HAZIRIZ"
Rusya-Türkiye ilişkileri üzerine açıklamalarda bulunan Kalın, yeni imkanların ortaya çıkmasını sağlayacak adımların atılmasına hazır olduklarını belirterek, "Bizim baştan beri bu sorunu diplomatik müzakere yoluyla çözelim, çağrısı devam ediyor. Bu teklifimiz hala bakidir. Zaman zaman Rus tarafından yapılan haksız, temelsiz, Türkiye’yi itham eden açıklamaları da tabi ki üzüntüyle takip ediyoruz. Her yapılan açıklamaya karşılık vermeyi gerekli görmüyoruz. Devlet ciddiyetine yakışır şekilde bu sorunların çözümü için atılacak adımlar olursa Türkiye buna hazırdır. Tarım heyetinin Rusya’ya gidecek olması memnuniyet vericidir. Buna benzer alt orta düzeyde bir trafiğin olduğunu görüyoruz. Umarız bu trafik biraz daha artar. Zira Türk-Rus ilişkileri sadece bir hadiseye kurban edilecek kadar önemsiz ya da sınırlı bir ilişki değildir. Bir derinliği vardır. Maalesef 24 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen uçak hadisesinden beri Rus tarafının sürekli Türkiye’yi itham eden kara ve ucuz propaganda yollarına başvuran tavrı bu süreci şu ana kadar kilitledi. Engelledi. Umarız bundan sonra yeni imkanların ortaya çıkmasını sağlayacak adımlar atılır. Türkiye olarak biz buna hazırız" ifadelerini kullandı.
"BİLİNÇLİ OLARAK YAPILDIĞI, YAPILMADIĞI KONUSUNDA BİZE ULAŞAN BİLGİ YOK"
Kilis’e Katyuşa mermilerinin bilinçli olarak atılıp atılmadığı sorulan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şu açıklamalarda bulundu: "Bunun bilinçli olarak yapıldığı, yapılmadığı konusunda bize ulaşan bir bilgi yok. Suriye tarafında kaotik bir savaş ortamı var. Bunun bir kısmı yanlışlıkla geliyor olabilir, bir kısmı kasıtlı atılmış olabilir. Son tahlilde karşımızda bizim de mücadele ettiğimiz bir terör örgütü var. Biz mücadeleyi yoğunlaştırdıkça tabi ki DAİŞ ve benzeri terör örgütleri de Türkiye’ye karşı daha farklı eylemlere girişebilirler. Ama bu bizim mücadele azmimizi hiçbir zaman ortadan kaldırmayacaktır"