Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
TANK PALET FABRİKASI
“Tank ve Palet Fabrikası’nın öyküsünü anlatacağım. Önce 9 Kasım 2018’de BMC firmasına ‘Sen tank yap’ diyorlar. Onun sahibi de ‘Sayın Erdoğan, bunu yapacağız ama bende para yok. Para Katar Emiri’nde’ diyor. Bir anlaşma imzaladılar. Anlaşmaya göre 18 ay sonra Mayıs 2020’de BMC’nin ilk tankı teslim etmesi gerekiyor. Sakarya Karasu’da 19 Şubat 2016’da 2 milyon 220 bin metrekarelik bir araziye BMC firmasına münferit yatırım diye tahsis ediyorlar. Hiçbir firmaya verilmeyen büyük teşvikler veriliyor. Arsa ve teşvik var; tank yapması lazım. ‘Tank yapacağım ama bunu beceremiyorum. Hazır ordunun elinde fabrika var, bana burayı ver’ diyor. İkinci bir sorun çıkıyor. ‘Fabrikayı verdin ama bana para lazım’ diyor. Katar Emiri bu parayı hemen vermiyor. Şirkette benim söz sahibi olmam lazım ve garanti isterim diyor.
MEMLEKET SEVGİLERİ YOK
Komutanlığı devredemeyecekleri için burayı, KHK ile anonim şirkete dönüştürüyorlar. ASFAT A.Ş. oluyor. Cumhurbaşkanlığı bir kararname çıkarıyor ve ASFAT’ın özelleştirme kapsamına alınmasını istiyor. Bunun üzerine kıyameti koparıyoruz. Biz kıyameti koparınca, ‘Bu bir özelleştirme değil’ dediler. İyi de senin kararnamen var, Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Bana dünyada ordusunun silah fabrikasını başka bir orduya peşkeş çeken ikinci bir devlet gösterin? Bana milliyetçilik dersi vermek isteyenlere de kapak olsun. Bunların dini imanı, memleket sevgisi de yoktur.
BENİ SUSTURMAK İSTİYORLAR
Niye milletten gizliyorsunuz? Sırf ben konuşmayayım diye gizli kararname çıkardılar. Ben yeri geldiğinde uçan kuşun kanadından da haber alırım. Saraydaki de duysun. Tank Palet Fabrikası ihalesiz ve bedava Katar ordusuna teslim edildi. 20 milyar dolarlık bir fabrikayı 25 yıllığına ihalesiz bedava veriyorsun. Bunun adı vatana ihanettir. Bunu söylediğim için ‘Dokunulmazlığınızı kaldıracağız’ diyorlar. Dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz. Vatan sevgisi sıradan bir sevgi değildir. Vatan sevgisi eşittir hayattır. Biz yeri geldiğinde canımızı, hayatımızı veririz. Vatan, askeri bir fabrikanın bir yabancı orduya peşkeş çekildiği bir alan değildir. Biz buna isyan ediyoruz. O nedenle konuşmamı engelleyecekler. İstedikleri kadar engellesinler. Biz her yere ulaşmak ve anlatmak zorundayız.”
52 MADDELİK DEĞİŞİKLİK
Grup Başkanvekili Özgür Özel de kampın ilk günündeki çalışmalarla ilgili gazetecilere verdiği bilgide, Siyasi Partiler Kanunu ve İçtüzük’e uyum düzenlemeleri kapsamında 52 maddelik bir değişiklik yapıldığını ifade etti. Özel, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ile ilgili de bilgi verdi ve “Cumhurbaşkanı adayı belirleme yetkisini gruba bırakarak, gruba MYK’nin belirlediği adayı sunma, teklif etme maddesini de ifade ederek yasaya bir uyum gerçekleştirdik” dedi.
TÜRKİYE’NİN ÇIKIŞA İHTİYACI VAR
‘MALUM ZAT DİNLESİN DİYE’
“Konuşmayı saat 14.00’e aldık ki malum zat da dinlesin diye. Çünkü söylediğimiz şeyler doğru ve değerli şeyler. Sade yurttaşından en üst makama kadar olanların hepsinin dinlemesi gereken şeyler. Çünkü adaletten, sevgiden, kardeşlikten bahsediyoruz. Aynı toprakta aynı havayı teneffüs etmekten bahsediyoruz. Ayrışmak, kavga etmek bizim düşüncemizde yok. O nedenle bizim sesimizi kesmek isteyebilirler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar biz sesimizi geniş kitlelere duyuracağız.
Eylülde 24 ile milletvekili arkadaşlarımızı grup görevlendirdi. Gittiler güzel görüşmeler yaptılar. O görüşmelerden sonra birer rapor verdiler. Ortaya çıkan sonuçlar... Birincisi şu: Yaşanan ekonomik kriz bütün illerde derinden hissediliyor. Tarımın ağırlıklı olduğu yerlerde çiftçiler perişan. Bazı illerde özelleştirilen fabrikaların kapatılması sonucu yeni işsizlik alanlarının oluştuğunu görüyoruz. Bu illere bir daha gideceğiz. O illerdeki kanat önderleriyle bire bir görüşeceğim. Türkiye’nin bir çıkışa ihtiyacı var. Siyasi görüşü ne olursa olsun, geldiğimiz nokta Türkiye’nin bu karanlık süreci aşma noktasıdır. Aşma noktasında en çok güven duyacakları parti de hiç kimse endişe etmesin, CHP’dir.
SİVİL ÖLÜME MAHKÛM EDİLENLER
KHK ile görevlerine son verilenler Ankara’da toplantı yapacaklardı, o toplantı da yasaklandı. Onlar dertlerini anlatmak istiyorlar. Eğer demokrasi varsa sadece bizim için değil, açlığa, sivil ölüme mahkûm edilen insanların da demokrasiye ihtiyacı var. Eğer haklıysa, hakkında bir dava açılmamış ve açılmış davadan beraat ediyorsa bunun hakkını teslim etmek gerekmez mi? Barış bildirisi imzaladı diye üniversite hocalarını işten at. Ayakkabı kutusunda rüşvet aldı, ‘Bakara makara’ diyerek Kuran-ı Kerim’le dalga geçeni de büyükelçi tayin ediyorsun. Buna itiraz etmeyecek miyiz? Biz onlar gibi değiliz. Biz devlet yönetiminde adalet isteriz. Onlar sadakat isterler. Çünkü malı götürürken kimsenin ses çıkarmaması lazım. Beraber yolsuzluk yapacaklar.”
SUYA PARTİ ROZETİ TAKACAKLAR
Sultan Abdülhamid’in kurduğu ve İstanbul’a kazandırdığı Hamidiye suyunu nasıl kullanmayız? İnsanın içtiği suya ayrılık getirilir mi? Suya parti rozeti takacaklar. Allah akıl fikir versin. AK Parti’nin yöneticileri toplumu Hamidiye suyu içenler ve içmeyenler olarak ayırıyor. Böyle bir rezalet dünya siyaset tarihinde yoktur. Böyle bir intikam, kin duygusu da yoktur.