Güncelleme Tarihi:
Kalandar, her yıl ocak ayının 13'ünü 14'üne bağlayan gece kutlanır. Kalandarın ilk günü başkasının evine gidilmez. Yeni yılın bu ilk gününde eve ilk olarak, uğurlu olduğu sınanmış kişinin gelmesi beklenir.
Kalandarın ilk 12 gününde gün sayılır. Her bir gün yılın aynı sıradaki ayıyla ilişkilendirlir. O gün havanın durumuna bağlı olarak hava tahmininde bulunulur.
Kalandar ayında gün saymak için 12 zeytin yaprağı, her biri bir ayı temsil edecek şekilde tek tek ateşe atılır. Ateşe atılan yaprak yanarsa havanın açık, yaprak alevin alazıyla savrulursa o ayın rüzgârlı olacağı kabul edilir.
Kalandar gecesi aralarında bir ananın ilki ile bir ananın küçüğü de bulunan 7 kişi evleri gezerek su, tuz ve un toplarlar. Ev ziyaretine giden kişiler kılık değiştirir, yüzlerini boyar ve üzerilerine zil, çan, kelek gibi ses çıkaran eşyalar takarlar. Ev ziyaretlerinde bir ananın ilki ile bir ananın küçüğü hiç konuşmaz, bu konuşmama mühim bir kuraldır. Yiyecek istenen evlerin sahipleri özellikle bu kişileri konuşturmaya çalışırlar, konuşacak olurlarsa ev gezmeleri yeni baştan yapılır.
Yiyecek toplama işi bitince üç yol ağzı bir yerde toplanan malzemeler yoğrulur. Yakılan ateşte bu hamur pişirilir. Pişirilen bu hamura kolos / golot denir. Bu kolostan yiyen kişi o gece evleneceği kişiyi rüyasında görür diye umulur (Bilgin ve Yıldırım, 1990).
Kalandar ayında kışlık ihtiyaçların eksik olmamasına dikkat edilir; odun, hayvan yemi, mutfak erzağı gibi temel ihtiyaçlar yeterli değilse temin edilir. Çarşıbaşı ve çevresinde kalandarcılığa koncolozculuk da denir.
Kalandarla ilgili inanış ve uygulamaların Rus işgalinden sonra bölgede yaygınlaştığı söylenir.