Güncelleme Tarihi:
Çikolatasız bir yaşam dünya için iç karartıcı olurdu. Saten gibi siyah ya da kremsi haliyle çikolata kutlama, rahatlık, haz ve aşırılığı simgeler. Çikolatanın üretildiği meyve olan kakao, anavatanı Orta ve Güney Amerika ormanları olan, koyu kahverengi çekirdeklerle sarılmış iri meyveler veren küçük bir ağaçtır. Kakao bitkisinin Meksika’daki Olmeklerden bu yana 3000 yıldır ekilip biçildiği düşünülmektedir. Önce Olmekler, sonra da Mayalar ve Aztekler kakao çekirdeklerini mayalar, kavurur ve öğütüp macun haline getirirlerdi. Su, kırmızı biber, mısır unu ve diğer bileşenlerle karıştırarak köpüklü ve kokulu bir içecek elde ederlerdi. İçecek ve yapıldığı çekirdekler kutsal kabul edilirdi. Eski Mezoamerika’da (ç.n.: Meksika ve Orta Amerika’ya verilen ad),
çikolatanın “tanrıların yiyeceği” -“Theobrama”- olduğuna inanılırdı.
İspanyollar kakao ve çikolatayı Avrupa’ya 1500’lü yılların başında getirdiler. Acı mayayı şekerle tatlandırdılar, farklı baharatlar ekleyip ısıttılar. Çok geçmeden sıcak çikolata, en azından bu meyveye ulaşabilen zengin Avrupalılar arasında, hızla yayıldı. Bir içecek olarak yaygınlaşırken aynı zamanda sağlık verici bir içecek olduğu kanaati de oluştu. 16. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’daki şifalı bitkiler ve tıp kitapları çikolatanın nasıl kullanılacağına dair listeler yayınladılar. Farklı zamanlarda, kansızlık, yüksek ateş, bronşit, tüberküloz, bitkinlik, gut, iltihap ve böbrek rahatsızlıklarının tedavisinde kullanıldı. Kakao yağı birçok merhemin yapımında kullanıldı ve başka ilaçlar daha lezzetli olacakları düşüncesiyle çikolatayla kaplandı.
Günümüzde çikolata zengin bir flavanoid antioksidan olarak bilinir (bu özellik şarapta da vardır) ve kardiyovasküler sistem üzerinde olumlu etkileri olduğuna inanılır. Ölçülü bir şekilde yendiğinde saf siyah çikolatanın tansiyonu düşürdüğü ve kandaki LDL (“kötü”) kolesterolü düşürdüğü kanıtlanmıştır. Çikolata kanın pıhtılaşmasını engelleyerek kalp krizini engelleyebilir. Yakın zamandaki araştırmalar çikolata yemenin kalp krizinden kurtulma şansını arttırdığını göstermiştir.
AĞACIN GÖVDESİNDE YETİŞİYOR
Ağacın gövdesinde ve ana dallarında büyüyen canlı kakao meyvesinin çekirdekleri, çikolatanın kaynağıdır.
m.ö. 1500-400 arası: Olmekler kakaoyu bir ürün olarak ilk defa ekip biçen insan grubu oldu.
m.s. 600 dönemi: Mayalar Meksika’nın Yucatab bölgesinde ilk kakao plantasyonlarını kurdular.
1753 yılı: İsveçli doğa bilimci Carolus Linnaeus kakaoya Theobroma bilimsel adını verdi.
1875 yılı: İsviçre’de yapılan sütlü çikolata ilk olarak uluslararası pazara sürüldü.
Theobromanın Güney Amerika’da yetişen 20 türünden yalnızca bir tanesi, Theobroma cacao, çikolatanın kaynağıdır. Ancak 6 metreye kadar uzayabilen ve yaprak dökmeyen bu küçük ağacın 30 cm uzunluğunda mızrak şeklinde kayışımsı yaprakları vardır. Çiçekler ve meyve, doğrudan gövdeden çıkan ya da dalların parçası olan kısa saplardan çıkar. Dikdörtgen şeklinde, 10 tane çıkıntısı olan sarı morumsu meyveler olgunlaştıkça kahverengileşir ve boyu 30 cm’ye kadar ulaşır. Meyvenin içinde çok sayıda tohumu kaplayan beyaz bir zamk gibi bir öz vardır, tohumlar sert ve yoğun olmasına rağmen dolgun kuru fasulyelere benzer. Bu kısım, çikolatanın hammaddesidir. Çikolata üretiminde, kakao yağı kakao çekirdeklerinden ayrılır.
NASIL YETİŞTİRİLİYOR?
Bin yıldır Amerika’da yetiştirilen kakao ağacı genetik kanıtlara göre And dağlarının eteklerinde doğup Güney Amerika’nın kuzeyine yayılmış ve insanlar tarafından Meksika’nın ortalarına getirilmiştir. Theobroma cacao’nın yanı sıra başka Theobroma türleri (ya da melezleri) de çikolatanın ticari üretiminde kullanılır, maymun çikolatası (T.angustifolium), kaplan çikolatası (T.bicolor) ve cupuacu (T. grandiflorum) bu türler arasındadır.
Kakao bir alt bitki örtüsü ağacıdır ve 400 ile 700 metre yükseklikte büyük yağmur ormanlarının yarı gölgelik alanlarında yetişir. Sıcaklık değişikliklerinin pek yaşanmadığı sıcak ve nemli iklimleri sever. Cins adı olan Theobroma, Avrupalı gözlemcilere kakaonun Maya ve Aztek kültürlerindeki kutsal yerine dair bir fikir verir. Cacao olarak adlandırılan türün adı (ve “çikolata” kelimesi), Aztek dilinde kakaodan yapılan içecekler için kullanılan cacahuatl kelimesinden türemiştir.
Çikolata, eski çağda Mayalar tarafından ve M.Ö 600 yılında var olan daha erken dönem uygarlıkları tarafından yetiştiriliyordu. İspanyolların geldiği zamanlarda Aztekler tarafından geniş ölçüde ekiliyordu, kakao tohumları 1850’li yıllarda bile para olarak kullanılıyordu. Kakao, birçok tropikal bölgede ihraç etmek için üretilir. Başlıca üretim bölgeleri Batı Afrika, Malezya ve Brezilya’dır, Meksika, Orta Amerika ve birçok Karayip adasında da belirli bir miktar üretimi yapılır. Kakao, Ekvator’un 20 derece üstünde ve altındaki bölgelerde üretilebilir. Büyümek için mücadele eden kakao ağacı, çiftlik sırası şeklinde yetişmez. Çoğu kez muz ya da mango gibi büyük yapraklı tropikal ağaçların altına ekilir.
NEYE İYİ GELİYOR?
İYİ GELDİĞİ KONULAR: Antioksidan, Kalp sağlığı (tansiyon ve kolestrol dahil), İltihap tedavisi
Çikolata tüketiminin kardiyovasküler sistemin sağlık durumuyla ilişkisine dair daha fazla araştırma yapıldıkça çikolatanın insanlar için iyi bir besin ve ilaç olduğu daha da belirginleşmektedir.
Çikolatanın sağlık üzerindeki esas etkisi, güçlü bir antioksidan ve iltihap önleyici olan polifenollerden gelir; bu bileşenler ayrıca çikolataya koyu kahverengi rengini de verir. Benzer bileşenler yeşil çay, kırmızı şarap ve birçok meyve ve sebzede bulunur. İlginçtir ki, çikolatadaki polifenollerin antioksidan özellikleri diğer gıdalardaki antioksidanlardan daha etkilidir. Bu polifenollerin insanlarda farklı yollardan etkili oldukları düşünülür. Polifenoller, koroner atardamardaki plak oluşumunun aşamalarından birini durdurur, bunu düşük yoğunluklu lipoproteinin (LDL), diğer adıyla “kötü” kolesterol, oksidasyonunu azaltarak yapar. Böylece LDL plağı oluşmaz, pıhtılaşma olmaz ve kalp krizi engellenir. Polifenoller yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL), diğer adıyla “iyi” kolesterol, düzeyini de yükseltir ve kardiyovasküler rahatsızlıkları azaltır. Bu bileşenler, platelet etkinliğini de orta ölçekte engeller ve aspirine benzer biçimde kanı sulandırır.
Çikolatanın bir başka ilginç bileşeni de kakao yağıdır. Çikolatanın ağırlığının büyük kısmı çikolata yağıdır. “İyi” yağ olarak kabul edilir, zeytinyağında da bulunan mono doymamış bir yağ olan oleik asit içerir; kakao yağı ayrıca ikisi de doymuş yağ olan stearik ve palmitik asit de içerir. Bu birleşim kalbe ve kolesterol seviyesine faydalı görünmektedir.
ÇİKOLATA NASIL TÜKETİLMELİ?
Polifenol içeriğini ve tıbbi faydayı en yükseğe çıkartmak için en az % 70 oranında çikolata içeren siyah çikolata tüketin.
ÇİKOLATA ÇİLEK: Yarım bardaktan biraz fazla doğranmış siyah çikolatayı mikro dalga fırında 1 dakika pişirin. Karıştırın ve çikolata eriyene kadar devam edin. 1/8 çay bardağı kadar tarçını çikolataya ekleyin. Çilekleri çikolataya batırın waks kağıdı serilmiş tabağa koyun, çikolata donuncaya kadar buzdolabında bekletin. Kalp dostu yiyeceğinizin tadını çıkarın!
ZARARLARI VAR MIDIR?
İçeriğindeki az miktardaki kafein ve teobromine bağlı olarak çikolata uyarıcı ve uykuya dalmayı engelleyici bir etki uyandırabilir. Çikolatadaki yağ içeriği yüksek kalori içerir. Çikolatadaki kakao oranı düştükçe, kakao yağının faydalarını azaltan süt yağı oranı artar ve süt yağı polifenolleri sararak emilimi azaltır.
BU VE BUNA BENZER BİRÇOK ŞİFALI BİTKİNİN LİSTELENDİĞİ KİTABI GÖRÜNTÜLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ