Güncelleme Tarihi:
Kahve, Türk kültürünün önemli bir motifi. 40 yıllık hatırın, bitmez sohbetlerin kaynağı. Tarihçiler kahvenin Avrupa ülkelerine Osmanlı’dan geçtiğinde mutabık. 16. yüzyılda Yemen’den İstanbul’a getirilmiş, 18. yüzyılda da Viyana’dan Avrupa’ya geçmiş. Türkiye’deki kültürel ve gastronomik karizması devam ediyor. Türkiye 2024 Ocak ayından bugüne kadar 82 bin ton kahve ithal etti. Bunun 62 bin tonu Brezilya’dan geldi. Artık Yemen’den kahve gelmiyor. O sadece eski türkülerde kalmış. İspanya ve Hindistan Türkiye’nin en çok kahve ithal ettiği diğer ülkeler. Kolombiya, Etiyopya, Vietnam ve Guatemala da kahve alınan ülkeler arasında. Genellikle “çiğ çekirdek” halinde ithal edilen kahveler Türkiye’de işleniyor. Bir kısmı “Türk Kahvesi” bir kısmı da filtre kahve ve türevleri oluyor.
TÜKETİM GİDEREK ARTIYOR
Filtre kahve zincirlerinde dikkat çeken bir artış var. Geçen yıla göre tüketim yüzde 10 artmış. Artık sadece ana caddelerde değil şehrin her yerindeler. Meşhur yabancı kahve zincirlerinin artık Türk rakipleri de var. Yüzlerce şubeye ulaşan bu zincirler çoğalmaya devam ediyor. Kimi bu artışı “Z kuşağı” etkisine bağlarken kimi tüketim ve sosyalleşme alışkanlıklarının değişimine vurgu yapıyor. Türkiye’de ilk kahve ortamları otel lobilerinde kurulmuş. İlk kahve zinciri ise 1999’da gelmiş. 2003’te o meşhur Amerikan zinciriyle birlikte şubeler ve markalar çoğalmış. Şimdi Türkiye’de Amerikan, Fransız, İtalyan markalarının yanı sıra Avustralya ve Avusturya’dan kahve zincirleri de var.
TEZGÂHIN ARKASINDAYIM
Hep önünden geçip kahve kokladığım dükkanda bu kez önlüğümü giydim ve kahvenin kavrulmasından öğütülüp satılmasına kadarki süreci izledim...
OTELLERDE BAŞLADI
Tolga Özgül (47), 1999’da kurulan ilk kahve zincirinde “barista” olarak başlayıp üst yönetici olmuş. Şimdi Avusturya kökenli kendi kahve zincirinin başında. Filtre kahvenin Türkiye’deki 25 yıllık serüveninin yakın şahitlerinden. “Gençler için özel bir sosyalleşme ortamı. Gençler bu mekânları bir kütüphane, ders ortamı ve ofis gibi çok amaçlı da kullanabiliyor. Gelip sürekli ‘ne yersiniz ne içersiniz’ diye soran da yok. Bu yüzden filtre kahve mekânları artmaya devam edecektir.”
KAHVENİN MERKEZİ: TAHMİS SOKAĞI
Türk kahvesinin İstanbul’daki merkezi Eminönü’ndeki Tahmis Sokak... Mısır Çarşısı’nın hemen yanındaki bu sokak kahve kokusunun dalgalar halinde yayıldığı bir yer. Buradan geçip de kahvenin kokusunu almayan yoktur. Zaten tahmis “kahve kavrulan yer” demek. İsmiyle müsemma bir sokak yani. Zira İstanbul’un en eski kahvecileri bu sokakta. Sokağın basındaki Kurukahveci Mehmet Efendi, 1871’den beri aynı yerde. Kemalettin Öçay 40 yıldır burada çalışıyor. Adeta kahve tarihçisi gibi… “Gençler filtre kahveye çok ilgili ama Türk kahvesinden de vazgeçmiyorlar” diyor. Kahve evvela iyi kavrulmalı. Ne az ne çok orta kıvamda olmalı. Bakır cezveler tercih edilmeli, cezve de çok ince olmamalı. Ama kahve makineleri de fena değil. Dengeli pişiriyorlar” diye de ekliyor. Türk kahvesini daha çok eski kuşakların tükettiğine dair bir kabul olsa da araştırmalar “Z” kuşağının da bolca tükettiğini gösteriyor.
FINDIĞI ‘RENKTEN’ İNDİRDİ
Kahve 1568’de Yemen’in fethiyle ilk kez İstanbul’a gelmiş. İlk kahvehaneler de şimdiki Tahmis sokaktan birkaç sokak ötedeki Tahtakale’de açılmış. Kısa zamanda yayılıp meşhur olmuş ve bir rengin de yeni adı olmuş. O zamana kadar “fındık rengi” veya “boz” denilen renk artık “kahverengi” olarak anılmaya başlamış.
1.5 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT
Türkiye 2020-Ağustos 2024 arasında 1 milyar 504 milyon dolarlık kahve ithalatı yaptı. Bu ithalatın neredeyse yüzde 70’i Brezilya’dan yapılıyor.
1 YILDA 110 ŞUBE
Türkiye’deki en büyük yerli kahve zincirlerinden biri sadece 2024’te 110 şube birden açtı. 6 bin metrekare büyüklüğüyle her gün binlerce kişiyi ağırlayan Avrupa’nın en büyük kahve mekânı da yine bu zincire ait.