'Kahrolsun Ankara!'

Güncelleme Tarihi:

Kahrolsun Ankara
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2001 00:00

'İstanbul'a bir bakın, Ankara'yı göremeyeceksiniz. İşte bu yüzden, bu ülkenin geleceği Ankara'da değil, İstanbul'dadır.'Böyle diyorlar, böyle yazıyorlar. Bu cümleyi yazabilecek onlarca yazar, binlerce 'insan' var Türkiye'de. Bu nedenle, yazımın muhatabını anonimleştirmek istiyorum.Cümlenin bütünsel mantığı 'saçma'ya varan bir sığlıkta. Türkiye'nin geleceği Ankara'da değil, İstanbul'daymış...Neden? Çünkü, 'İstanbul'a bakın, Ankara'yı göremeyeceksiniz' de ondan!Buna serçe yumurtasından devekuşu çıkartmak, denir. Acem tevatürü!Cümlenin saçma mantığını bir yana bırakılım. Söz konusu cümlede yer alan 'Ankara' ve 'İstanbul' sözcüklerinin anlam ve görevlerini irdeleyelim. Cümlenin mesajını anlamlandırmamız için, saydam olmayan, dolaylı anlam sunan metnin düzgüsünü (kodunu) çözümlememiz gerekiyor. Yazar, 'Ankara' ve 'İstanbul' sözcüklerini düzdeğiştirmece (mecaz-ı mürsel, métonymie) olarak kullanıyor. Bir sözü, benzetme amacı gütmeden, gerçek anlamının dışında kullanmaya düzdeğiştirmece denir. Yerinde kullanılınca, dile sınırsız zenginlik ve incelik katar. Örneğin, Çankaya, 'Cumhurbaşkanlığı', Quai d'Orsay 'Fransa Dışişleri Bakanlığı' anlamına gelir. Argoda, 'Koltuk', randevu evi, 'Ampul' kadın memesi, 'Delik' hapishane yerine kullanılır. Peki birer düzdeğiştirmece olarak 'Ankara' ve 'İstanbul' ne anlamlara geliyorlar?ANKARA: Devlet, hükumet, TBMM, Anıtkabir, bürokrasi..., yani siyasal iktidar.İSTANBUL: Para, banka, sanayi, medya, borsa..., yani üstiktidar.*Ankara, Anayasa'ya göre Türkiye'nin değişmez, değiştirilemez başkentidir. Türkiye'de birtakım insanlar, başkentin İstanbul'dan Ankara'ya aktarılmasını hiçbir zaman içine sindirememiştir. Ankara'ya türlü nedenlerle düşmandır. Örneğin Cumhuriyet'i, demokrasiyi, laikliği temsil ettiği için Ankara'dan nefret ederler. Adını vermek istemediğim yazar Ankara'dan nefret etmiyor olabilir, ama duyguları nefrete yakın.Başka ülkelerin 'Ankara' ile 'İstanbul'u aynı kentte buluşur: Paris, Londra, Madrid,vb. Ama 'Ankara' ve 'İstanbul'u iki ayrı kente olan ülkeler de var: ABD'nin Washington ile Newyork'u.Başkenti Ankara'ya taşıyan Cumhuriyet'in en büyük hatası (düzdeğiştirmece anlamıyla) İstanbul'u da Ankara'ya taşıyıp bu 'Bizans'ı gizli tahtından indirmemesidir. Bunun sonucu olarak, İstanbul hálá Ankara'ya karşı fesat çeviren bir karşı-iktidarı temsil etmektedir.Ankara'dan nefret eden yazarların hepsinin, büyük 'D'si ile devletten ve Anıtkabir'den nefret etmediklerini düşünebiliriz. Geriye hükumet, TBMM, politikacılar ve bürokrasi kalıyor.TBMM'si üyeliği babadan oğula geçmediği için 'vekiller' halk tarafından seçiliyor. İstanbul nüfusu da neredeyse milletvekillerinin %10'unu seçiyor. Yani politikacılar Ankara'nın kalmayan bağlarında yetişen 'Ankara Armudu' gibi bir şey değil. 'Milli İradenin Tecellisi!' 'Bu halkın seçtiği politikacılar bu kadar olur!' dediğiniz anda, aynı yazarlardan 'demokrasi düşmanı' olduğunuz için şamarı yersiniz.Bu, aslında, 'Ana karnına haklı düşenler'in kurtulamadıkları çelişkidir.*Dünyanın bütün ülkelerinde İstanbul, Ankara'yı yönetir. Ankara, yönetir gibi görünür ama İstanbul adına yönetir. Ankara sanayi, banka, finans ve ticaret arasındaki dengeyi bulduğu, çok zordur ama, İstanbul kartalları da kendi aralarında anlaşıp uzlaştıkları zaman bütün işler yolunda gider. Bunalımı, kartalların av alanı paylaşımı çıkartır ve bedelini Ankara ile Anadolu öder. Kendi aralarında pek uzlaşamayan İstanbul kartalları, Anadolu çaylaklarından da pek hoşlanmaz.Fanatik ve goygoycu İstanbulperverler, genellikle taşra kökenlidirler. Onun yeldeğirmenini döndürmek için hep birlikte üfürürler. Ama ekonomi bunalımından bir yıl önce, bütün bankaların binlerce ithal otomobilin satılması için '0' (sıfır) kredi ile para dağıtmasının bunalımdaki rolünü ağızlarına bile almazlar. Bankaların bu girişimine engel olsaydı, Ankara'yı kurşuna dizdirirlerdi. Ankara'yı içinde bulunduğumuz bunalımın sorumluluğundan sıyırmak istemiyorum. Ancak bunalımda İstanbul da en az Ankara kadar sorumludur.*Bu 'Perest' ve 'Perver' kafaları çok iyi bilirim. Özel televizyonlara öykünmediği için TRT'yi de yerden yere vurmuşlardı. Şimdi pek beğendikleri özel televizyonları, gazino ve kumarhaneye dönüştüğü, reyting uğruna goygoyculuk yaptığı için eleştiriyorlar.Onlar her zaman haklıdırlar! Öyleyse Yaşasın İstanbul, kahrolsun Ankara!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!