Güncelleme Tarihi:
Kırımoğlu’nun hayatı boyunca, Kırım Tatarları’nın özgürlüğü için mücadele verdiğini belirten Gül, törende şunları söyledi: “Sayın Kırımoğlu’na bu nişanın verilmesini, aslında iki sene önce düşünmüştüm. Bunu Dışişleri Bakanlığımıza ve Bakanlar Kurulumuza tavsiye etmiştim. Geçen sene Ukrayna’da ilk olaylar ortaya çıktı, onun üzerine biraz bekleyelim ve ortalık sakinleşsin ve ona göre bu merasimi yapıp nişanı tevcih edelim diye düşündük ama daha sonra zaman gösterdi ki bu olaylar geçici değil. Onun üzerine bugün bu nişanı, ömrünü Kırım Tatarları’nın haklı davasını dünyaya duyurmaya adayan Sayın Kırımoğlu’na takdim etmekten çok büyük gurur duyuyorum, onur duyuyorum. Kırımoğlu’nun hayatı, adeta Kırım halkının çektiği çilelerin kısa bir özetidir. Bu fedakâr insan, uluslararası baskılar yüzünden 1986’da tahliye edilene kadar, 15 senesini hapishanelerde, sürgünde veya çalışma kamplarında geçirmiştir ki, o dönemleri hatırladığınızda ve rejimi hatırladığınızda, bu çilelerin ne olduğunu çok daha iyi idrak edeceğiz. Davası kutlu, azmi sabit olunca; elbette çekilen çileler karşılıksız kalmamıştır. Böylece Kırım Tatarları, anavatanlarından sökülüp atılamayacaklarını tüm dünyaya ispatlamışlardır. Sayın Kırımoğlu’nun liderliğindeki bu özgürlük mücadelesi, tarihe altın harflerle kazınmıştır.”
303 GÜN AÇLIK GREVİ
Kırımoğlu, 13 Kasım 1943’te Bozköy’de doğdu. Ailesi, Stalin döneminde ‘Kulak’, yani zengin aile çocukları oldukları gerekçesiyle Urallar’a sürüldü. 2. Dünya Savaşı sırasıda gizlice Kırım’a dönen aile, Kırım’ın çöl bölgesindeki Bozköy’e yerleşti. Kırımoğlu henüz 6 aylık bir bebekken 18 Mayıs 1944’de, aile tekrar Kırım’dan Özbekistan’a sürgün edildi. Taşkent Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girmek için müracaat ettiğinde, “Kırım Tatarları’nı, yani Sovyetlere sadık olmayan bir milletin mensuplarını bu fakülteye almıyoruz” diyerek reddedilmesi üzerine bir fabrikaya işçi olarak girdi. 1961’de arkadaşlarıyla birlikte ‘Kırım Tatar Millî Gençlik Teşkilatı’nı kurdular. 1962’de Taşkent Ziraat Mekanizasyon ve Sulama Enstitüsü’ne yazıldı. Ama 3 yıl sonra KGB’nin isteği üzerine “Milliyetçi, Komünist Parti ve Sovyet Devleti aleyhine propaganda yapmak ve yazdığı, ‘Kırım’da XIII-XVII. Yüzyıllarda Türk Medeniyeti’ adlı makalesini enstitü talebeleri arasında dağıtmakla” suçlanarak okuldan atıldı. Askere alınmak istendi. “Benim milletimi yok sayan, tanımayan bir devlete askerlik yapmam” diyerek Kızıl Ordu’da askerlik yapmayı reddedince tutuklandı ve 1.5 yıl hapse mahkum edildi. 1974 yılında üçüncü defa tutuklandı ve 1 yıl müddetle Sibirya’da ağır şartlı çalışma kampına sürgün edildi. Cezasının bitimine üç gün kala kamp arkadaşlarına ve akrabalarına yazdığı mektuplarla Sovyet Devleti’ne karşı propoganda yapmak ve iftira etmek gibi suçlamalar ile hakkında yeni bir dava açıldı. Bunun üzerine açlık grevine başladı. Açlık grevi 303 gün sürdü. Onun için Türkiye’de pek çok yürüyüşler, protestolar ve açlık grevleri yapıldı.
REAGAN’IN ŞARTI
1986 yılında 7. kez hapse atıldığında ilk Gorbaçov-Reagan zirvesinde, Reagan’ın ön şart olarak aralarında Kırımoğlu’nun da bulunduğu hapisteki 5 insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasını talep etmesi sonucunda şartlı olarak serbest bırakıldı. 1987 yılında Kızıl Meydan’da Sovyet tarihinde benzeri hiç görülmemiş Kırım Tatar gösterilerini organize etti. 1991 yılında da, Kırım Türkleri’ni temsile yetkili en üst organ olan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı oldu.